Çöpteki Ekmeğime Dokunma!

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın aldığı karar, sayıları yüz binleri bulan atık kağıt toplayıcılarını kış ortasında perişan etti. Büyük firmalara yarayacak olan düzenlemeye isyan eden kağıtçılar, "Kimse bizim ekmeğimizle oymasın" diyor.

Eklenme Tarihi: 26 Oca 2016
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Çöpteki Ekmeğime Dokunma!

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sokaklardan kâğıt toplayan binlerce atık kâğıt işçisini işsiz bıraktı. Bakanlık, kâğıt işçilerinden kâğıt alan lisanslı firmalara yolladığı tebligat ve denetleme memurları ile toplayıcıdan kâğıt almaları durumunda yasal çerçevede 140 bin lira ceza uygulayacağını belirterek binlerce ailenin geçim kapısına kilit vurdu. Kâğıt işçilerine ise 20 bin lira para cezası ile boyun eğdirmeye çalışan bakanlık, şartları iyileştirme adı altında yüzbinlerce emekçi ve ailelerini kış gününde çaresiz bıraktı. 2011 yılında yürürlüğe giren ve son zamanlarda uygulanmaya başlanan düzenlemeyle, kâğıt işçilerini tekelci firmalara kurban eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu tutumu, sokaklardan ekmeğini kazanan yüzbinlerce kişiyi kara kara düşündürmeye başladı.

ONURUMUZLA KAZANIYORUZ

Millî Gazete’ye konuşan kâğıt işçileri: “Kimsenin canına, malına kastetmedik. Dizilerde, filmlerde gösterildiğinin aksine çalmıyoruz, çırpmıyoruz, sokak serserisi de değiliz. Birçoğumuzun bakmakla yükümlü olduğu aileleri ve çocukları var. Namusumuzla, onurumuzla kimseye eyvallah etmeden ekmeğimizi kazanıyoruz. Kimse bizim ekmeğimizle oynamasın.”

“5 ÇOCUĞUM VAR, ONLARA NASIL BAKACAĞIM?”

Kâğıt işçisi Orhan abi ile konuşuyoruz. Çok dolmuş Orhan abi. Kaç gündür gazetelerden, televizyonlardan takip ediyorum bizimle alakalı haberleri diyor ve içini döküyor: “Evliyim. 5 çocuğum var. Yıllardır bu işten ekmeğimi kazanıyorum. Şimdi bize bırakın gidin diyorlar. Nereye gideceğiz, ne iş yapacağız, ben evime, çocuklarıma nasıl bakarım? Allah rızası için bıraksınlar da ekmeğimizi kazanalım.”

“BU İŞE BİR ÇÖZÜM BULSUNLAR”

KATI atık deposu işletmesi sahibi Mehmet Demir ise, “Bu işten yüzbinlerce kişi ekmek yiyor. Sadece bizim bulunduğumuz Beyoğlu bölgesinde 66 tane irili ufaklı toplama deposu var. Benim şu an lisans için belirtilen şartları ve maddi külfeti karşılamam mümkün değil. Buraya topladıkları atıkları getiren onlarca kağıt işçisi var. Artık korkarak geliyorlar. Açıkçası biz de korkarak alıyoruz atıkları onlardan. Biz de ekmeğimizin peşindeyiz, onlar da. Kimseyi geri çeviremeyiz. Devlet bu işe bir çözüm bulmalı” dedi.

“NE AİLEME PARA GÖNDEREBİLİRİM NE DE AVRUPA’YA GİDEBİLİRİM”

Aynı bölgede çalışan Afganistanlı İsmetullah ile de karşılaşıyoruz. Avrupa’ya gitme hayali var. Türkiye’de atık kağıt toplayarak biriktirdiği parayla Avrupa’ya geçmeyi düşünüyor. Türkiye onun için güvenilir bir limandı. Bakanlık ve tekelci firmalar kâğıt işçilerinin ekmeğine taş koyana kadar. Çat pat öğrendiği eksik bir Türkçe ile, “İki çocuğum var. Ailem Afganistan’da. Buradan Avrupa’ya gideceğim” diyor ve ekliyor: “Yabancı olduğumuz için bize iş vermiyorlar. İş vermeye niyeti olanlarsa yarı fiyatına çalıştırmak için iş vermek istiyor. Bu işi yapmazsam ne aileme para gönderebilirim ne de Avrupa’ya gidebilirim.”

“Ekmeğini taştan çıkarmak” deyiminin vücut bulmuş hali olan yüzbinlerce kâğıt işçisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın aldığı kararla bir an da işsiz kaldı. Ger dönüşüm işini alan büyük firmalarla aleyhlerine olan şekilde çalışmaya zorlanan yüzbinlerce kâğıt işçisi ve küçük işletmeci, para cezası tehdidiyle sindirilmeye ve sokaklardan çekilmeye zorlanıyor. Birkaç gündür hiç olmadığı kadar baskı altında olan kâğıt işçileri, sıkıntılarını Millî Gazete’ye anlattılar.

“YABANCI OLDUĞUMUZ İÇİN BİZE İŞ VERMİYORLAR”

Afganistanlı kâğıt işçisi İsmetullah, “İki çocuğum var. Ailem Afganistan’da. Buradan Avrupa’ya gideceğim. Yabancı olduğumuz için bize iş vermiyorlar. İş vermeye niyeti olanlarsa yarı fiyatına çalıştırmak için iş vermek istiyor. Bu işi yapmazsam ne aileme para gönderebilirim ne de Avrupa’ya gidebilirim.”

“BU İŞE BİR ÇÖZÜM BULSUNLAR”

Katı atık deposu işletmesi sahibi Mehmet Demir, “Bu işten yüzbinlerce kişi ekmek yiyor. Sadece bizim bulunduğumuz Beyoğlu bölgesinde 66 tane irili ufaklı toplama deposu var. Benim şu an için lisans için belirtilen şartları ve maddi külfeti karşılamam mümkün değil. Buraya topladıkları atıkları getiren onlarca kâğıt işçisi var. Artık korkarak geliyorlar. Açıkçası biz de korkarak alıyoruz atıkları onlardan. Biz de ekmeğimizin peşindeyiz, onlarda. Kimseyi geri çeviremeyiz. Devlet bu işe bir çözüm bulmalı.”

“İŞİMİZİ ELİMİZDEN ALMASINLAR”

Kâğıt işçisi Orhan abi: “Evliyim. 5 çocuğum var. Yıllardır bu işten ekmeğimi kazanıyorum. Şimdi bize bırakın gidin diyorlar. Nereye gideceğiz, ne iş yapacağız, ben evime, çocuklarıma nasıl bakarım? Allah rızası için bıraksınlar da ekmeğimizi kazanalım. Kimseye bir zararımız yok. Kendi yağımızda kavruluyoruz. Vatandaşa sıkıntı vermemeye dikkat ediyoruz. Esasen yaptığımız iş herkesin faydasına. İşimizi elimizden almasınlar. Bizi mağdur etmesinler. Başka bir şey istemiyoruz.”

ATIK SEKTÖRÜNDE TEKEL DÖNEMİ

2011 yılına kadar gelinen süreçte mevcut düzenlemelerin yeterli seviyede olmadığı öne sürülerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2011 yılı Ağustos ayında “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ni yürürlüğe sokuldu. Söz konusu yönetmelik, atık toplama işinin her alanına maddi külfeti olan bir lisans zorunluluğu ve dev şirketlerin iştahını kabartan tekelleşmeyi beraberinde getirdi. Kendi sektörünü oluşturmuş olan ve ekonomiye ciddi katkıları olan katı atıkların geri dönüşüme kazandırılması süreci, tekelleşmeyle birlikte en çok bağımsız olarak sokaklardan atık toplayan işçileri vurdu. 2011 yılından bu yana kısmi olarak baskı altında olan ve kamuoyunda kâğıt atık işçisi olarak bilinen bu kesim, yönetmeliğin son günlerde sert bir şekilde uygulanmaya başlanmasıyla ekmeklerinden olma tehlikesiyle karşı karşıya. Atık işçilerinin ekmeğine taş koymaya çalışan tekelci zihniyetin tek amacı, böylesi büyük bir sektörde kendileri dışında kazananın olmamasını sağlamak.

RANT SAVAŞININ ORTASINDA EKMEK KAVGASI

TÜİK verilerine göre sayıları 500 bini aşan atık işçilerinin çok büyük bir bölümü işsiz bırakılmak üzere. Son günlerde atık sektörü içindeki küçük firmalar ile kendi başlarına çalışan atık kâğıt işçileri belediyeler ve tekel firmalar tarafından hedef alınıyor. Cezai yaptırım tehdidiyle korkutulan kağıt işçileri, “Ya bizim şartlarımızda çalışırsın, ya da bu işi size yaptırmayız” anlamındaki tehditlerle korkutularak sindirilmek isteniyor. Rant kavgasının ortasında kalanlar, çöplerden ekmeklerini çıkarmaya çalışan atık işçileri. Atık toplama işinin ihale edildiği büyük firmalar, ilk etapta kendi nakliye ve toplama süreçlerini oluşturmaya çalışmış fakat yüksek maliyet ile birlikte bundan vazgeçmek zorunda kaldılar. Firmalar, mecburiyetten ötürü atık kâğıt işçileri ile geçici bir dönem süren malı tek bir yere vermeleri şartıyla uzlaştılar. Fakat bunun yanında fiyatlar da mümkün olduğunca firmalar lehine düşürülmeye çalışıldı. Bu durum tekelci firmalar için rant kapısını sonuna kadar araladı.