Çözüm sürecinin geleceği

AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, yeni dönemde çözüm sürecindeki hataların bir daha yapılmayacağını belirterek, muhataplarının sadece tek bir siyasi hareket olmayacağını söyledi.

Eklenme Tarihi: 09 Kas 2015
7 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Çözüm sürecinin geleceği

AK Parti'den 'çözüm süreci' açıklaması 1 Kasım seçimleri ile yeniden tek başına iktidar çoğunluğuna ulaşan AK Parti'nin yeni döneminde 'buzdolabında' olduğu ifade edilen çözüm sürecinde nasıl bir yol izleneceği tartışılıyor.

Çözüm sürecinin devam edeceği ifade edilirken, yeni dönemin aktörlerinin Abdullah Öcalan ve HDP olmayacağı da vurgulanıyor.

Seçimlerin ardından Meclis'in toplanması ve yeni hükümetin kurulması bekleniyor. Yeni hükümetin çözüm süreciyle ilgili yol haritası da merak ediliyor. Kulislerde konuşulan yol haritasına göre, sürecin adı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tanımlamasıyla ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci’ olacak. Yeni dönemde PKK'ya yönelik operasyonlar kamu düzeni tamamen sağlanana kadar hem sınır ötesinde, hem de ülke içinde devam edecek.

Sürecin aktörleri de değişecek. HDP ya da örgüt muhatap alınmayacak. Bölgede Kürt halkının HDP dışındaki temsilcileri, etkin olan sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, aşiretler muhatap alınacak. Demokratikleşmeye yönelik adımlara hız verilecek. Ekonomik paketler hazırlanarak, bölgede yatırımların artırılması, işsizliğin azaltılması için pozitif ayrımcılık yapılacak. HDP'nin katkısı da sadece Meclis zemininde yasal değişiklikler görüşülürken diğer muhalefet partileriyle birlikte istenecek.

'NET YOL HARİTASI YOK AMA BİR ANLAYIŞ VAR'

Çözüm süreci yeni aktörler ile Öcalan, HDP ve KCK muhatap alınmadan başarıya ulaşabilir mi?

Sputnik'e değerlendirmelerde bulunun AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, süreçle ilgili yeni yol haritasını konuşmak için erken olduğunu söyledi.

Miroğlu'na göre henüz net bir yol haritası da yok ama bir anlayış var. Bu anlayışın da üç yıldır devam eden çözüm sürecinin HDP ve İmralı'ya muazzam bir muhataplık konumu kazandırması olduğunu ifade eden Miroğlu, “Bu aslında bizim bu meseledeki tarihimiz bakımından bir ilk. Şimdi bir muhasebe yapıp geriye doğru baktığımızda aslında bu ilkin çok istismar edildiğini gördük” dedi.

‘SÜREÇ İSTİSMAR EDİLDİ’

Markar Esayan: Çözüm süreci tamamen sona erdi Çözüm sürecinde en önemli problemin bu hareketin Abdullah Öcalan üzerinden silahsızlandırılması, kendi liderinin öngördüğü gibi yüzünü barışa dönmesi gibi talepler olduğunu anlatan AK Partili Miroğlu, maalesef tam tersi bir durumla karşı karşıya kalındığını söyledi. Miroğlu, “Müthiş bir istismar, o istismarın ötesinde Doğu ve Güneydoğu'da kurulan sistemin Haziran seçimlerinde HDP'ye kazandırdığı oylar var” diye konuştu. KCK'nın yöneticilerinden Cemil Bayık'ın “Biz olmasak HDP yüzde 5'i bile aşamazdı” şeklindeki açıklamasına hatırlatan Miroğlu, “Durum bu kadar net" dedi.

‘SİLAH ÜZERİNDEN ÇÖZÜM SÜRECİ, TAM ANLAMIYLA HAYAL’

Davutoğlu: Ne çözüm süreci ne de terörle mücadele süreci yarım kalacak Çözüm süreci açısından AK Parti'nin hala hem Türkler, hem de Kürtler açısından Türkiye'nin yegane imkanı olduğunu vurgulayan Miroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü bu işe talip olan başka kimse yok. Olsa bile siyasi güç itibariyle, elini taşın altına koyabilecek bir parti yok. Aldığımız ders bize şunu gösteriyor PKK işi sürüncemede bırakıyor. Grupların elinde tuttuğu silah üzerinden bir çözüm süreci hayal ediliyorsa bu hakikaten kelimenin tam anlamıyla hayaldir. Türkiye Cumhuriyeti ister AK Parti hükümetleriyle yönetilsin ister yönetilmesin hiçbir zaman, ne Abdullah Öcalan ne Kandil ne de HDP ile silahların gücü üzerinden bir anayasasını konuşmayacak. Bunu HDP'lilerin çok iyi anlaması ve görmesi lazım. Ama HDP Meclis'te temsil edilen bir parti olarak elbette anayasa sürecine katkıda bulunabilir. Buna hepimiz saygı duyarız. Fakat ‘Benim elimde silah var. Sen demokratik adımları atmadan önce benimle müzakere edeceksin’ ya da ‘Bu silahın gücüne rağmen demokratik bana rağmen yapamazsın’ demek Türkiye şartlarında artık savunulacak bir şey değil.”

‘TEKRAR DİYALOG İÇİN İKİ ŞARTIMIZ VAR’

Tekrar diyalog için iki öncelikleri olduğunu kaydeden Miroğlu şöyle devam etti:

“Bu hareketin parlamentodaki kanadı dışında başka kurulları itibariyle muhatap alınması söz konusu değil. Dolayısıyla bu hareketin yasal temsilcisi olan grupla, yani HDP ile tekrar diyaloga geçebilmemiz için iki şartımız. Silahlı gruplar Türkiye'yi terk edecek ve KCK fesih edilecek. Ayrıca KCK, Türkiye'deki siyasi faaliyetlerini durdurduğunu ve kadrolarının ülkeyi terk ettiğini deklere edecek.”

‘MAHMUR’DAKİLERİN TÜRKİYE’YE GETİRİLİŞİNİ KONUŞABİLİRİZ’

Bu şartlar yerine getirildikten sonra yüzleşme ve geri dönüşler dahil her şeyin konuşulabileceğini ifade eden Miroğlu, “Mesela Mahmur'da yaşayan insanların Türkiye'ye getirilişini konuşabiliriz. Zaten o kamp şimdi IŞİD'in tehdidi altında. IŞİD, Musul'a girdiği zaman en çok o kamptakiler zarar gördü ve kamp önemli oranda tasfiye edilip, orada yaşayan insanlar Erbil'e taşındı. Zübeyir Aydar gibi geçmişte milletvekilliği yapmış ama şu an bu hareketle siyasi bakımdan ilişkisi olan insanların Türkiye'ye dönüşünün, demokratik haklarını kazanmalarının ve siyaset yapmalarının önü açılabilir. Bunda hiçbir problem yok” dedi.

Miroğlu, ileride geçmişle yüzleşme ve hakikat komisyonlarının kurulmasının da gündeme gelebileceğini söyledi.

ÖCALAN NEDEN DEVRE DIŞI KALDI?

Öcalan'ın devre dışı kalmasının AK Parti hükümetinin izlediği siyasi tutumdan değil, bu hareketin Öcalan'ın önüne başka programlar koymasından kaynaklandığını savunan Miroğlu, şöyle konuştu:

"Eğer Suriye, Arap Baharı’ndan etkilenip bir ayaklanma ile karşı karşıya kalmasaydı Esad rejimi de, çözüm süreci de bugün bu halde olmazdı. HDP kendine vazife olmayan şeylerin peşinde koşup Cumhurbaşkanı'na 'Seni başkan yaptırmayacağız' gibi bir sloganla Kürt toplumunda oy istemezdi. Rojava ve Kobani üzerinden üretilen sahte milliyetçilik saman alevi gibi yanıp sönmezdi. Bu seçimlerde Haziran seçimlerinde olduğu gibi ne Rojava konuşuldu ne de Kobani. Bu arkadaşlarımız toplumu hep oyalıyorlar. Her dönem bir şey üretiyorlar ve bu ürettikleri şey hem kendi seçmenlerine, hem de Türkiye'ye zaman kaybettiriyor. "

'BURASI SURİYE YA DA IRAK DEĞİL'

Yüzde 49,5 oy alan bir parti olarak AK Parti'nin sorumluluğunun büyük olduğunu kaydeden Miroğlu, çözüm sürecindeki bir daha asla yapmayacaklarını söyledi. Miroğlu, “Zaten Haziran seçimlerinde bizim oy oranımızın HDP'ye kaymış olması bu hataların bir uyarısıydı. Fakat HDP öyle bir politika izledi ki Kürt seçmen büyük bir korku yaşadı. Bu korku aslında Türkiye'den kopma korkusuydu. Çünkü önlerine konulan model bunu emrediyordu. Türkiye'nin siyasi sistemi bir yana, biz bölgede bir iktidar oluşturalım, Türkiye de bu sistemi tanısın. Burası Suriye ya da Irak da değil” diye konuştu.

'MUHATABIMIZ SADECE BİR SİYASİ HAREKET OLMAYACAK'

Yeni dönemde sürecin 'milli birlik projesi' nitelendirilmesine destek veren Miroğlu, muhataplarının sadece bir siyasi hareket olmayacağını, Hakkari'den Edirne'ye kadar bütün bir toplum olduğunu söyledi. Miroğlu, "Ama bu hareketin özgün koşullarında yarattığı sorunları çözmek için de evet şartlarımız bellidir" dedi.

'ÖCALAN'A ATFEDİLEN SÖZLERİN DOĞRU OLDUĞUNU DÜŞÜNEBİLİRİZ'

Basına Devlet heyetiyle görüşen Öcalan'ın "Ben, ‘Silahların gölgesinde barış olmaz’ demiştim. Silahlar konuşurken, çözümden, barıştan söz edilemeyeceğini söylemiştim. Dinlemediler, haklı çıktım. PKK ve HDP için özeleştiri yapma vakti" dediği iddiaları yansımıştı. AK Partili Miroğlu, büyük tartışma yaratan bu iddiayı, "Doğru olduğunu düşünebiliriz" diye değerlendirdi ve şöyle konuştu:

"PKK'nın tarihine baktığınız zaman ortada başarı varsa liderlik kurumları başta Öcalan olmak üzere o başarının sahiplenmesini yaparlar. Eğer ortada bir başarısızlık varsa HDP'ye yüklerler, Kandil'i yönetenlere yüklerler. Ama bu tabi Öcalan'ın söylediklerinin yanlış olduğunu ortaya koymaz. Öcalan doğru söylüyor.

'ÖCALAN KENDİ HAREKETİNE DÖNÜK BİR ŞEYLER SÖYLEMELİ'

KCK: Öcalan'ın müzakere koşulları yaratılırsa çözüm süreci devam eder Ama bu doğruluk yetmez bence Öcalan'a. Kendi hareketine dönük esastan bir şeyler söylemesi ve Türkiye'nin yeniden AK Parti hükümetiyle buluştuğu bu dönemde ciddi bir paradigma değişikliği teklifinde bulunması lazımdır kendi hareketine. O da şudur. Artık Türkiye'nin siyasi geleceği, Türk halkının siyasi geleceğini Rojava'ya ya da Suriye'ye ya da Esad'ın ordusuna bağlamaktan vazgeçin diyebilmeli Öcalan. O da bence o aşamalarda tereddüt geçirdi. Sanki Suriye'de bu harekete yeni bir alan açılıyormuş gibi bir sevinç duydu. Bu sevinci duymasına bence hiç gerek yoktu. O da süreci doğru analiz edemedi, doğru tahlil edemedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin AK Parti üzerinden özerk yönetimlere izin verebileceği gibi bir vehme kapıldı, bir yanlışlığa kapıldı. Bu yanlışlıktan onun da dönmesi bence iyi olacaktır.

'ÖCALAN YENİ BİR ÇAĞRI YAPMALI'

"Silahların gölgesinde barış olmaz diyor. Doğru söylüyor. O zaman silahların gölgesinde barış olmayacaksa önümüzde seçim de yok şu da yok bu da yok. Bir çağrı yapabilir, diyebilir ki seçimlere girmeden önce yaptığı çağrı gibi, bir silahsızlanma kongresi toplayın ve bu işi bitirin demesi lazım."

'ÖCALAN'IN ETKİSİNİN OLMAMASI İÇİN ÇABA GÖSTERİYORLAR'

Miroğlu, Öcalan'ın örgüt üzerinde hiçbir şekilde etkisi olmadığı görüşünü de savunuyor. Miroğlu'na göre son üç yıldır örgüt Öcalan'ın bütün fikirlerinin bu örgütü benimseyen özellikle genç kuşaklar üzerinde onun hiçbir etkisinin olmaması ve unutulması için çok yoğun çaba gösterdi. Miroğlu, "Seçim sırasında bu arkadaşlarımızın bir gün bile Abdullah Öcalan'dan bahsettiklerini duydunuz mu? Hayır. Onun fikirlerinden bahsettiklerini duydunuz mu? Hayır.” dedi.

'BAŞKANLIK SİSTEMİ İLE SÜREÇ ARASINDA BAĞ KURULMAMALI'

Başkanlık sistemi ile çözüm süreci arasında bir bağ kurmadığını da vurgulayan Miroğlu, şu anda büyükşehir yasalarının bile bölgede büyük problem olduğunu söyledi. Büyükşehir yasasının mantığının yerelde demokrasiyi güçlendirmek olduğunu ifade eden Miroğlu, "İl genel meclisi kalktı gidin şimdi Mardin'de görün. AK Parti'ye oy verene belediye su vermiyor. Bu anlayış olduğu sürece bölge halkı ve bu siyaset bölge halkı üzerinde hükümdarlık kurduğu sürece başkanlık sisteminin çözüm sürecine ne faydası olacak? Hiçbir faydası olmaz" dedi.

'BÜYÜKŞEHİR YASASI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ'

Miroğlu, bölgeden Ankara'ya bu konuda bir hazırlıkla geldiğini anlatarak, büyükşehir yasalarının kesinlikle gözden geçirilmesi, vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini söyledi. Miroğlu, gerekirse büyükşehir yasalarının değişmesi, değişmiyorsa da o hizmetten herkesin eşit pay alması için, adil dağılımın sağlanması için düzenlemeler yapılabileceğini belirtti ve "Yerellerde demokrasi güçlensin, AB Yerel Özerklik Şartı'na biraz daha yaklaşmış olalım gibi bir anlayışla hayata geçirildi büyükşehir yasaları. Ortadaki durum fiyaskodur. Vatandaş artık devleti arıyor, devletin varlığına her bakımdan muhtaç, maddi olarak, manevi olarak ve güvenlik manasında" diye konuştu.

Miroğlu, başkanlık sisteminin ise kişilere bağlı olmadan, dünya örnekleri üzerinden tartışılması gerektiğini söyledi.

sputnik news