Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Grup toplantımızın ülkemiz ve partimiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Ülke ve millet olarak böyle bir Meclis'e sahip olmakla ne kadar övünsek azdır. Şimdi, TBMM'yi yeni ve tarihi bir görev daha bekliyor. Bir süredir hazırlıklarını yürüttüğümüz reform hareketimizin çatısını oluşturan yeni anayasa teklifimizi milletimizle paylaştık. MHP'nin de bu teklife olumlu bakmasıyla Türkiye, tarihinde ilk defa sivil bir anayasa hazırlamak ve gerçek bir özgürlük ortamında millete sunma şansına sahip olmuştur.
Sürekli yeni reformlarla sistemi iyileştirme çabasında olmamıza rağmen, darbe anayasasından kaynaklanan anaforlar bir türlü bitmek bilmedi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni çalışırken karşımıza hep anayasa meselesinin çıktığını gördük. Daha sonraki uyum çalışmalarında da aynı sorunla karşılaştık. Yargı reformunda da buna şahit olduk. Yakında kamuoyu ile paylaşacağımız İnsan Hakları Eylem Planı'nda da bunu gördük. Attığımız her adımda meselenin eklektik yöntemlerle, yamalarla çözülemeyecek gerçeğiyle bir kez daha karşılaştık. Geçmişte aynı tespitler ve ihtiyaçlarla Meclis'te yeni bir anayasa çalışması başlatmıştık. Tüm partilerden eşit sayıda üyenin katılımıyla ilk adımı atmıştık.
Bu samimi adımımız CHP'nin işi sürekli yokuşa sürmesi ve nihayet masayı devirmesiyle akamete uğramıştı. Tekrar bu hususu değerlendirmeye aldık. Bugün hem vesayetin gücünü kırmış, hem darbe niyetlilerine mesajını vermiş, hem uluslararası arenada özgürce hareket etme iradesini ortaya koymuş bir Türkiye var. Yeni anayasayı konuşmak ve hazırlamak için şartlar gayet uygun.
Geçmişteki reform çalışmalarımızda epeyce bir birikim ve tecrübe sahibi olduk. Kimi siyasi partiler kendini sürecin dışında tutsa bile biz, milletin tüm kesimiyle konuşarak yeni anayasa çalışmalarının içinde olmalarını mutlaka temin edeceğiz. Bu yeni anayasa öyle bir metin olsun ki, Türkiye'nin 150. yılı, 200. yılı kutlanırken bu anayasa tarihin dönüm noktalarından biri olarak gösterilsin. Türkiye'nin 100. yılını darbe anayasasıyla değil, sivil anayasayla karşılayalım.
Salgın sürecinde hiçbir vatandaşımızın kendisini yalnız hissetmemesi için devletin tüm imkanlarını seferber ettik. Sosyal koruma kapsamında vatandaşlarımıza ve çalışanlarımıza verdiğimiz destekler 51 milyar lirayı geçti. Doğrudan veya dolaylı olarak yüzlerce milyarlarca kiralık kaynağı milletimizin hizmetine sunduk. Şu anda Hazinemiz, hamdolsun tamamen esnafımız ve milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ben ne yapayım? Biz kasamızdan çıkanı biliyoruz.
Neredeyse her hafta yok viyadük açılışlarıydı, bir diğer tarafta bakıyorsunuz hastanelerin açılışlarıydı, okulların açılışlarıydı, bütün bunlar devam ediyor. Sağlıkta sadece şu salgın döneminde hizmete açtığımız hastaneler bile pek çok ülkenin toplam kapasitemizi aşıyor. Bizim uluslararası finansman kredilerinin şartlarının, kendi buldukları kredilerden daha uygun olduğunu bilmiyor. Hepten cahil. Hangi yalanlarınızı düzelteceğimizi, inanın bunu bile bilmekten artık usandık. Sayın Kılıçdaroğlu, şunu iyi bil. Hazine ve Maliye Bakanlığı herhangi bir tahvil müsaadesi vermedikten sonra hiçbir belediye böyle bir borçlanmaya gidemez. En son bu bana gelir, benim de bunu onaylamam gerekir. Bunu Aziz Bey'e sorarsan o da bunu sana öğretir. O da ricada bulunmuştur, ben de onamışımdır. İnanın hiçbir şeyi takip etmiyor. Bundan sonra da eğer sen bu yanlışlıkla gidecek olursan burada soru işaretleri artmaya başlar.
Şimdi, geçmişten bugüne bu manzaraların bir kısmını hep birlikte seyredelim. Bu CHP belediyeciliğinin çöp çukur çamur ne olduğunu hep birlikte görelim.
Aslında büyükşehirler özellikle suyu kendisi temin etmek zorundadır. Ama İzmir'de böyle bir şey söz konusu değil. Suyunuz yoktu. DSİ ile onu da biz hallettik. Ve İstanbul, Ankara, kar falan geldi de toparladık işi. Buralarda da sıkıntı olabilir. Buraların da barajlarını biz yaptık.
CHP'nin başındaki zat yüzsüz ve onursuz bir yöntemi ısrarla partisine ve ülkesine dayatıyor. Aynı hezeyanlarla tekrarlamasını acı bir tebessümle seyrediyoruz. Karikatür bir tiple, bir adamcağızla karşı karşıyayız. Daha kabinenin nasıl kurulduğunu dahi idrak edemeyen bu zat atamayla geldiğini söylüyorlar. Yeni sistemde bakanlar, CHP gibi kasetle gidip kasetle gelmiyorlar. Bize 19 yıldır ne yaptığımızı soruyor. Kafasını kaldırıp etrafına baksa, yürüdüğü yoldan musluğundan akan suya, oturduğu binadan kullandığı internete, gittiği hastaneden torunlarını gönderdiği okula kadar hepsinin altında AK Parti'nin imzasını görecek.