HDP’nin önceki dönem eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, sağlık durumuna ilişkin, “Zaman zaman göğsümdeki sancı nüksediyor, nefes alışverişimi zorluyor. Tetkikler devam ediyor. Henüz bir teşhis konulamadı. Sağlığım çok iyi değil maalesef. Sağlık durumumu dışarıya geç iletmek benim kararımdı. HDP’nin bu nedenle haberi olmadı. Bunca sorunun ve hasta tutsağın olduğu bir dönemde gerçekten de sağlık meselem gündem olsun istemedim. Bakın, daha bu hafta Urfa Cezaevinde 64 yaşındaki Emine Aslan Aydoğan, hasta bir tutsak yaşamını yitirdi. Durum gerçekten çok ciddi. Haber vermemekle belki de eksik düşündüm. Yoksa partimle aramızda en küçük bir sorun ya da gerilim yok” açıklamasını yaptı.
Avukatı aracılığıyla Evrensel gazetesinin sorularını yanıtlayan Demirtaş, 30’a yakın HDP’li belediyeye kayyımatanması için, ‘amaç tasfiye etmek, halkın iradesini, umudunu yıkmak’ yorumunda bulundu.
"Direnmeye devam ediyoruz"
4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olan Demirtaş, gündeme ilişkin şu değerlendirmede bulundu:Yargı paketi çıktı, hakkınızda iki tahliye kararı, bir AİHM kararı var, ama hâlâ hapistesiniz…Tüm halk faşizmin pervasız, ahlaksız, ağır saldırısı altındadır. Bizim sözde yargılamalarımız da bunun bir parçasıdır. AKP-MHP ortaklığının yargı içine çöreklenmiş ayağı tarafından rehin alınmış durumdayız. Binlerce siyasi tutsağın pozisyonu tam olarak budur. Bu nedenle kanun, usul, hukuk gibi tartışmalara girmenin bir anlamı yok. Esir kampı veya toplama kampı uygulamalarının 2000’li yıllar versiyonunu yaşıyoruz. Hangi esir kampında adalet, hakim, mahkeme, hukuk vardı ki bu dönemde olsun. Biz de bunun farkında olarak elimizdeki her türlü imkanla direnmeye devam ediyoruz. Yargılama varmış gibi yapılan duruşmalarda da, hukukun tüm imkanlarıyla tarihe not düşmeye gayret ediyoruz. AKP-MHP’nin yargı reformu gibi sözüm ona adımları da faşizmi sürdürme niyetinden başka bir amaç taşımıyor.
"Asıl amaç topyekün tasfiye etmek"
Seçimlerin hemen ardından belediyelere yeniden kayyumlar atanmaya başladı. Seçilmişler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor… ‘Amaç Kürtleri sandıktan uzaklaştırmak’ değerlendirmesi yapılıyor, katılır mısınız?Faşist cephe kendisinden bekleneni ve öngörüleni yapıyor. AKP’nin Bahçeli, Ağar, Perinçek tarafından desteklenmesinin şartı, Kürtlere ve diğer muhalefete yönelik içeride ve dışarıda kesintisiz bir savaş yürütmesidir. AKP tekçi rejimi de bunu büyük bir şevkle yapıyor zaten. Burada asıl amaç sandıktan uzaklaştırmak değil, topyekün tasfiye etmek, yok etmek, iradesini, umudunu, geleceğe dair hayallerini yıkmaktır. Sandığa ve sandık sonuçlarına yönelik müdahale bu amacın aşamalarından biri sadece. Topyekün ve çok yönlü, asimetrik bir saldırıyla muhalefeti ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla şunu bilmek lazım, kayyum olsa da olmasa da faşizm başka yol ve yöntemlerle saldırılarını sürdürecektir. Tekrar söylüyorum, tek yol faşizmin yıkılmasıdır.
"İlk adım doğruydu"
HDP, tüm bu süreci değerlendirdiği bir toplantı yaptı, sine-i milleti de tartıştı. Ve nihayetinde erken seçim çağrısı yaptı. Siz bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz ve bundan sonraki adım ne olmalı?HDP erken seçim çağrısı yaptı ve bence ilk adım olarak bu doğruydu. Şimdi bunun devamını getirmek ve seçime nasıl, hangi ittifaklar ve hangi ilkelerle gidileceğini netleştirmek, bunun için asgari bir demokrasi programı ilan edip hayata geçinceye kadar faşizme karşı her yerde mücadeleyi örgütlemek gerekir. Yoksa HDP istedi diye erken seçim olmayacak. Ama halkın önüne somut bir program ve demokrasi blokunun ilanı ile çıkılıp konferanslar, mitingler, yürüyüşler ve yaratıcı sivil itaatsizlik eylemleriyle kitle desteği görünür kılınırsa (Ki çok fazla destek olacaktır) erken seçim çağrısı daha anlamlı hale gelir ve karşılık da bulur.
"Ketılı rastgele çalıştırınca da su kaynatıyor"
Cezaevinde günleriniz nasıl geçiyor? Ne okuyor, ne yazıyorsunuz? Yeni kitaplar bekleyelim mi?Ne bulsak okuyoruz. Yeni kitapları sürekli ediniyoruz. Bir roman yazmaya çalıştım, ocak ayında yayımlanır belki. Resim ve karikatür yapıyorum bol bol. Böyle işte. Geçiyor günler…‘Ketıl’ ile haber alıyorduk sizden ancak son zamanlarda pek alamıyoruz, neden? Ketıl mı çalışmıyor?Sonuçta burası hapishane, bazen sorunlar oluyor elbette. Dışarıyı takip etmek kolay olmuyor. Seçim döneminde avukatlar günde üç defa gelebiliyordu, şimdi o sıklıkta olamaz tabii ki. Ketılı rastgele çalıştırınca da ‘su kaynatıyor.’ Çok elzem olursa çalıştırırız yine de.