Hatay’da evi ve iş yeri yıkılan, eşi ve üç çocuğunu depremde kaybeden gazeteci Mahmut Şan hakkında yaptığı bir haberle ilgili soruşturma açıldı. Soruşturma tebligatı deprem nedeniyle eline ulaşamadı. Şan hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İfade vermek üzere gittiği Ankara Adliyesi’nde nezarete konulan Şan “Bu şekilde bir depremzedenin gözaltına alınması… Daha fazla canım acıdı” dedi. Şan savcının kendisine “Kaybınızdan haberimiz olsaydı yakalama çıkarmazdık” dediğini aktardı.
Kahramanmaraş merkezli depremler sırasında Hatay’daki evi ve iş yeri yıkılan gazeteci Mahmut Şan, eşi ve üç çocuğunu depremde kaybetti. Ankara’ya gelerek yaşama tutunmaya çalışan Şan, hasar tespiti çalışması için gittiği Hatay dönüşünde yolda kontrol sırasında hakkında yakalama kararı olduğunu öğrendi. 21 Mart’ta Ankara Adliyesi’ne giden Şan, burada polis tarafından nezarete alındı.
Gazeteci Şan, adliyede, yaptığı bir haber nedeniyle halen Tekirdağ Muratlı Kaymakamı Bülent Uygur hakkında, Altınözü Kaymakamı iken yaptığı haber nedeniyle soruşturma başlatıldığını öğrendi. Kendisine gönderilen tebligat deprem nedeniyle eline ulaşmayan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan Şan, savcıya ifade verdi. Şan, savcının sorusu üzerine, depremde eşi ve çocuklarını kaybettiğini söylediğini, bunun üzerine de savcının “Haberimiz olsaydı yakalama kararı çıkarmazdık” dediğini aktardı. Şan, ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
‘KAYBINIZDAN HABERİMİZ OLSAYDI YAKALAMA KARARI ÇIKARMAZDIK’
Mahmut Şan, başından geçenleri şöyle anlattı:
“Evim, iş yerim yıkıldı, aracım enkaz altındaydı. Hasar tespiti filan denince Hatay’a gittim. Dönüşte, jandarma uygulama yaptı. ‘Senin yakalaman var’ dediler, otobüsten indirdiler. Oradaki jandarma galiba savcıyı aradılar. Taahhüt verdim, martın 24’üne kadar. Tutanakta, ‘Tekirdağ Muratlı Savcılığı, yakalama’ yazıyordu. Ankara Adliyesi’ne gittim, ‘Yakalamam var, ne yapmam lazım’ dedim. Orada, adliyede karakol var, beni oraya geçirdiler. Nezaret gibi bir yer, şaşırdım. ‘Burası gözaltı ve nezaret gibi bir yer. Ben gazeteciyim, burada kalmamam lazım’ dedim. ‘Biz görevimizi yapıyoruz’ dedi. ‘Savcı beye iletmeniz için söylüyorum’ dedim.
Yarım saat sonra beni çıkardılar. Saat 16:30’a kadar adliyede kaldım. Tekirdağ Muratlı ilçesi savcısına kamerayla ifade verdik. 7-8 ay öncesinde yaptığım haber… Bir vatandaş mesaj atmıştı, eski Altınözü Kaymakamı Bülent Uygur’un Suriye sınırında yaptığı olayları anlatmıştı; ben de yazdım. Vatandaştan gelenler dikkate alınmalı, savcılığı göreve davet etmiştim. Bülent Uygur şikayette bulunmuş. Savcı, ‘Kaybınız var mı’ dedi, ‘Haberimiz olsaydı yakalama çıkarmazdık’ dedi.
‘BEN DE ENKAZIN ALTINDAYDIM, YARA ALMIŞTIM’
Buradan savcı beye şunu belirtmek isterim. Dünyanın her tarafından Hatay’a yardıma gelenler oldu, sizin haberiniz olmadı mı sayın savcım? Sistemde görünüyor, ikametgahım orada, çekebilirdiniz. Bu acı üstüne bunun gelmesi beni çok yaraladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremzedenin yanında olduğunu belirtmişti. Ben, baba olarak eşimi üç çocuğumu kaybetmiş durumdayım. Ben de enkazın altındaydım, yara almıştım. Bu şekilde bir depremzedenin gözaltına alınması… Daha fazla canım acıdı. Dün acı hissettim. Sahipsiz olduğumu hissettim. ‘Depremzedenin yanındayız’ denilen şeyler laftadır, öyle görüyorum şu an.”