Çoğu inkılap kalbedenleri de kalbeder.
Tarih boyunca böyle olmuştur.
Dünya üzerinde demokrasiye geçme iddiasıyla ya da daha çok demokrasi talebiyle yapılan bazı devrimlerin ve bazı inkılapların neden neticede o ülkedeki demokrasiye hizmet etmediğini her zaman merak ederiz.
İnkılapta hukuk noksandır da ondan.
Hakiki adaletin olmadığı bir düzende ve yeni düzende iyi niyetin de güzel hedeflerin de teminatı yoktur.
1789 Fransız İhtilalinden sonra ihtilalcilerin kendi aralarında çıkmış olan iç çatışmaları ve iktidar mücadelelerini hepimiz az çok biliriz.
İhtilali birlikte başaran ekibin önemli liderlerinden biri olan ve 1794’te İcra Komitesinin başına geçen Maksimilyan Robespiye eski dostu ama azılı muhalifi ve halk kahramanı Jan Danton’u saf dışı bırakabilmek için entrikalı bir yargılamaya girişir.
Sonuçta Danton ve arkadaşları idam edilir. Ama bir yıl sonra Robespiye de benzeri bir yolla idam edilir.
Devrim çocuklarını yemektedir.
O ilk yargılamada Robespiye ile mahkeme başkanı arasında yarı kapalı kapılar ardında geçen şu konuşma meşhurdur:
-Ben bir yargıcım. Senin özel celladın değilim.
-Sen bir cellatsın. Benim hizmetimde değil ama halkın hizmetindesin. Sen adaletin istediği yargıçsın. Sana cumhuriyetimizin düşmanlarını gönderiyoruz. Görevin onları yargılamak değil ortadan kaldırmak.
-O halde, artık kanun sizinle değil.
-Cumhuriyetin çıkarları söz konusu olunca her şeye hakkımız olduğunu unutma. Bir şey daha söylersen bu kez sen tutuklanacaksın!
Bu hâkimin mahkemesi Danton’u ve arkadaşlarını önce mahkemede susmaya (!) mahkûm eder ve sonra da idama…
O zamandan beri Batıda herkes bilir ki korkan hâkim hâkim değildir.
Yürütmenin baskısı veya etkisi altındaki yargı yargı değildir.
Son günlerde bilhassa Anayasa Mahkemesinin bazı kararları üzerine siyasetçilerin yine ileri geri konuşmalarına şahit oluyoruz.
Bu sözleri muhalif siyasetçiler yapsa çok da problem etmeyiz.
Ama polis gücünü elinde bulunduran iktidarın büyük ya da küçük ortakları yapınca haklı olarak korkuyoruz.
Zira biliyoruz ki demokrasiyi de alet eden birileri devrimler peşinde ve on üç senedir bu sürekli devrim sürekli kendi çocuklarını yiyor.
Suçlular neyse de… Olan masumlara, kamu düzenine ve hukuk devleti idealine oluyor.