Dijital platformlardaki LGBT dayatması sosyokültürel terör olarak nitelendiriliyor

Cinsiyetsizlik dayatmasına karşı aileyi koruma amacıyla faaliyet yürüten Büyük Aile Platformunun Genel Sekreteri Serdar Eryılmaz, dijital medya platformları ve sanal oyunlardaki cinsiyetsizlik ve LGBT dayatmasının küçük çocukları ve toplumdaki aile yapısını hedef aldığını ve bunun bir tür sosyokültürel terör olduğunu söyledi. Dijital platformlardaki LGBT dayatması sosyokültürel terör olarak nitelendiriliyorDijital medya platformları ve oyunlardaki içeriklerin aile … Dijital platformlardaki LGBT dayatması sosyokültürel terör olarak nitelendiriliyor Devamı »

Eklenme Tarihi: 17 Ağu 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 17 Ağu 2024
Dijital platformlardaki LGBT dayatması sosyokültürel terör olarak nitelendiriliyor

Cinsiyetsizlik dayatmasına karşı aileyi koruma amacıyla faaliyet yürüten Büyük Aile Platformunun Genel Sekreteri Serdar Eryılmaz, dijital medya platformları ve sanal oyunlardaki cinsiyetsizlik ve LGBT dayatmasının küçük çocukları ve toplumdaki aile yapısını hedef aldığını ve bunun bir tür sosyokültürel terör olduğunu söyledi.

Dijital platformlardaki LGBT dayatması sosyokültürel terör olarak nitelendiriliyor Dijital medya platformları ve oyunlardaki içeriklerin aile kurumuna yönelik oluşturduğu riskleri Eryılmaz, bu propagandanın uluslararası kuruluşlar aracılığıyla yürütüldüğünü belirtti.

Küresel internet televizyon ağı Netflix başta olmak üzere gençlerin takip ettiği dijital platformlardaki neredeyse tüm içeriklerde eşcinsel karakterler üzerinden propaganda yürütüldüğüne dikkati çeken Eryılmaz, yürüttükleri bir araştırma kapsamında Netflix’teki 96 Türkçe altyazılı dizide 255 eşcinsel karakter tespit ettiklerini söyledi.

Eryılmaz, “sosyokültürel terör” olarak nitelendirdiği LGBT dayatmasının öncelikli hedefinde 12-17 yaş arası çocukların yer aldığını bildirerek, şu görüşleri aktardı:

“(Erişim engeli getirilen) Roblox gibi oyun platformlarıyla da bu sosyokültürel terör yürütülüyor. Roblox’un içerisinde hem eşcinsellikle alakalı hem de ahlaksızlık yani sapkınlıkla ilgili bazı figürler vardı. Bu tarz oyunlarda milyonlarca çocuk her gün 4-5 saatini geçiriyor. Zaten bu terörü yürütenlerin 40 yaş üstüne verebileceği çok fazla bir şey yok. Ama çocuk yaştan itibaren bu propagandaya ekran aracılığıyla maruz kalan genç kitle artık propagandayı sahiplenmiş durumda maalesef.”

Erişim engeli getirilen Roblox gibi oyun platformlarında yürütülen propaganda faaliyetlerinin hem çocukların akıl ve ruh sağlığına hem de toplumun geleceğine yönelik riskler taşıdığını vurgulayan Eryılmaz, Roblox gibi oyunların yasaklanması kararının doğru olduğunu ancak sadece bu oyunları yasaklayarak sorunun çözülemeyeceğini söyledi.

Eryılmaz, LGBT dayatmasının yapıldığı oyun ve platformlara alternatif içerikler üretilmesi ve ebeveynlerin çocuklarıyla nitelikli vakit geçirmesinin aile kurumunun geleceği açısından hayati önem taşıdığını belirterek, “2023 yılında düzenlediğimiz ‘Küresel Tehditler Karşısında Aile’ çalıştayımızda ‘ekranların emzirdiği çocuk’ diye bir tanım ortaya çıktı. Bu anlamda bu platformların düzenlemelere ve denetime tabi tutulması gerekli ancak yeterli değil.

Ebeveynlere ciddi sorumluluk düşüyor. Çünkü biz çocuklarımızla nitelikli vakit geçiremiyoruz. Çocuklarımızın ekran süresini ne kadar azaltırsak aslında aile yapımız o kadar güçlü olacak. Eğer çocuğumuz bir oyun oynayacaksa onun limitini anne ve babaların koyması ve faydalı oyunları bulması lazım.” diye konuştu.

Aileye karşı yürütülen propagandaların oluşturduğu tahribatın aşamalı bir şekilde arttığını ve yeni kuşakların çok daha ciddi tehlikelerle yüzleşme riski olduğuna dikkat çeken Eryılmaz, bu risklerin büyük uluslararası kuruluşların dayatmalarıyla planlı şekilde artırıldığına işaret etti.

Eryılmaz, uluslararası bir anlaşma yapmak isteyen özel şirketlerin protokollerine bile toplumsal cinsiyet eşitliğine dair maddeleri koyduklarını ve bu nedenle uluslararası kuruluşlardan destek alan LGBT lobisinin oluşturduğu tehdidin küresel boyutta tüm insanlığa ve insanlığın geleceğine yönelik olduğunun altını çizdi.

Büyük Aile Platformu’nun madde bağımlılığı, alkol bağımlılığı ve cinsel kimlik karmaşası gibi aileyi tehlikeye atan unsurlarla ve LGBT lobisiyle mücadele etmek amacıyla kurulduğunu ve bu alanda saha araştırmaları da yürüttüğünden bahseden Eryılmaz, LGBT derneklerinin kapatılması, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının mevzuattan çıkarılması, LGBT propagandasının yasaklanması taleplerini Meclis’e iletmek için hazırladıkları dilekçeye 150 bin ıslak imza topladıklarını kaydetti.

Eryılmaz, Büyük Aile Platformu çatısı altında farklı ideoloji ve dünya görüşünden sivil toplum kuruluşlarının aileye yönelik tehditlerin önüne geçmek amacıyla bir araya geldiğini ifade ederek, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Özgürlük söylemi altında aslında çok ciddi bir dayatma yapılıyor. Mesela Global Compact diye Birleşmiş Milletlerde bir yapı var. Bunun Türkiye yapılanması 2020 yılında bir ‘İşyerinde Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Rehberi’ yayınladı. Onlar ‘Bizimle ticari işbirliği içinde olan işletmeler, kendi bünyelerinde LGBT bireyleri istihdam etmeleri lazım.’ dediler.

Eğer bunu yapmazlarsa ve resmi nikah yapamayan LGBT bireylerinin ‘eşleri’ sigortadan yararlanmazsa kredi oranlarında indirim alamıyor. Artık insanların bu dayatmanın farkına varması lazım. Bu dayatmanın geleceğimize yönelik oluşturduğu büyük riskler var.