Hz. Peygamber (S.A.V.) öyle buyurdu; “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”
* Herhangi bir hak sahibinin hakkı gasp edilirken, buna seyirci olarak duran kişi dilsiz şeytandır.
* Mağdur ve yoksul insanlar açlıkla kıvranırken tıka basa yemek yiyen ve ama bu yoksul insanları asla önemsemeyen kişi dilsiz şeytandır.
* Gücün yanında yer alan ve zulüm altında inleyen insana destek vermeyen kişi dilsiz şeytandır.
* Hak sahibine hakkını vermeyen, vermeye aracı olmayan, bunun için mücadele etmeyen kişi dilsiz şeytandır.
* Atacağı her adımda menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran, renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi dilsiz şeytandır.
* Aleyhine de olsa adaletin ve haklının yanında saf tutmayan kişi dilsiz şeytandır.
* Sonuç şudur :Bu dünyada dilsiz duran, öteki alemde mutlaka dilsiz olarak diriltilecektir.
***
Yukarıdaki cümleler bana ait değil; ben sadece eski bir yazıdan alıntı yaptım. Dilsiz şeytanlar kimlermiş diye aradığımda Nihat Hatipoğlu’nun Sabah Gazetesi’nde yer alan bu yazısını gördüm.
Bu yazının bence o günün şartlarında bir ederi vardı. Ama bugün nasıl ve neye yorumlanır bilemiyorum.
En iyisi hoca fikrini değiştirmedi ise bu dilsiz şeytanlar kısımlarına katıldığımı ilan ediyorum.
ÜLKEMİZİN DURUMU
Özellikle sosyal medyada çok sık rastlarsınız. Recep Tayyip Erdoğan’ın eski açıklamaları ve bugün söyledikleri neler diye.
Mesela şu ‘dış güçler’ konusu: Eskiden bu söyleme katılmadığını, sen güçlü olursan kimsenin bir şey yapamayacağını söylerdi. Oysa son yıllarda nerede ise her cümlesi dış güçlerin oyunlarına karşı mücadeleyi anlatıyor.
Ya da fakirlik karşısında çay-simit hesabı. O hesaba göre bugün ülkemiz çok daha ağır koşullarda ama millete “şükredin” diyorlar.
Bir zamanlar Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızı bile eleştiren Erdoğan şimdilerde Afgan dahil, Afrikalı dahil herkesin gelebileceğini savunabiliyor.
Ama dilsiz şeytanlar yazısında belki de en dikkat çekici kısım fakirlik ve zenginlik kısmı. Bir tarafta iktidar gücü ile 5-10 maaş alanlar, diğer yanda çöp kutusundan ekmek toplayanlar ülkesi olduk.
Sosyal yardımla yaşamaya çalışan 11 milyondan fazla yurttaş da bizim ülkemizde. Ama lüks araç kuyruğu da yine bizim ülkemizde.
Aleyhinde olsa da adaleti savunmaktan hiç bahsetmiyorum bile. Bugün çok yakınlarım dahi “zamanında onlar da yapmıştı” diyebiliyor. Ya da kamu malı yetim malı gibidir, onu kimse almamalıdır kısmında da yine yakınlarım dahi “kim almıyor ki” diyebiliyor.
İşte onlarla aramızdaki sanırım tek fark bu... Ben Nihat Hatipoğlu’nun zamanında söylediği ‘dilsiz şeytan’ olmak istemiyorum; bütün mesele bu...
EN ACI OLAN BU KESİM
Nihat Hatipoğlu’nun yazısında bahsettiği şu cümle var ya: “Atacağı her adımda menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran, renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi dilsiz şeytandır.” İşte en acı kesim tam da bu kesim.
Menfaati icabı zulme sessiz kalanlar... Sakın ha ortada fakirlik vs zulüm olmadığını söylemeyin. Çünkü bu kesim inanın özel sohbetlerinde sizden benden daha fazla yönetim yanlışlarından, zulümden vs bahsediyorlar.
Ama sadece özel sohbet ve görüşlerinde... Kamusal görüşleri tam tersi yönde.
Bizler FETÖ için üçlü kademe demiştik: Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet... Sanırım bu yaşadıklarımız da bize altı dava üstü para şeklinde bir tablo çiziyor. Ve para kısmının dışında kalıp dava satılan kesim en büyük acıyı çekiyor. İşte bu kesime en fazla acıyorum.
ÇOCUK BİLE YAPAMIYOR
TÜİK doğum sayılarını açıkladı ya... 2015 yılında 1 milyon 337 bin olan doğum sayısı 2021 yılında 1 milyon 80 bine düştü.
2015 yılında 603 bin olan evlenme sayısı 2021 yılında 562 bine düştü.
2015 yılında 132 bin olan boşanma sayısı 2021 yılında 174 bine çıktı.
Sosyal yardım alanların sayısı ise 11 milyonu aştı.
Ülke nüfus artışımızı yabancılarla kapatıyoruz. Artık bizler evlenemiyor, çocuk bile yapamıyoruz.
Ve bu “Dava kesimi” bu tabloyu da en fazla savunan kesim. Para kesimini bile kendilerinden daha çok savunuyorlar. Kimin sayesinde mi? Nihat Hatipoğlu yazmış onların kimler olduğunu... Bizler de Nihat Hocanın askerleriyiz diyerek bitirelim.