Din maskesini indireceğim

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanını, hükümeti ve Ensar vakfını hedef aldığı konuşmasında, 'Bu hırsızların ve tecavüzcülerin din maskesini kesinlikle indireceğim' dedi.

Eklenme Tarihi: 13 Nis 2016
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Din maskesini indireceğim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu özetle şöyle konuştu: "Diyarbakır'da 2 şehit 46 yaralımız var. Her şehit haberi yüreğimizi yakıyor. Düşünün hükümettesiniz, hükümet olduğunuz tarihte terör yok... 14 yıl geçmiş, oturmadık masa kalmadı. Her gün şehit haberleri geliyor... Şehitlerin hesabını vercek bu hükümet. Şehirler silah deposu haline gelirken dokunmayın diyenler hesabını verecek. Nusaybin'de silah dağıtılırken izliyorlardı. Şehitlerin hesabı sorulmayacak mı? Kilis'tekiler diken üstündeler. Yazık günah. Sabah akşam CHP'yi suçluyorlar. İnsan da biraz vicdan olur. Sorumluluğu başkasına yıkıyorlar. Şehit geliyor sorumlusu PKK. Aynı masaya oturmadınız mı? Vatandaşlarımız kendi vicdanlarına sorsunlar... 14 yılda bu ülkeyi bu hale kim getirdi.

YOLSUZLUKLA MÜCADELE KRİTERİ

Gittiğim her yerde vatandaşlar iş istiyor. Gençler taşeron işçisi olmaya razı.İş yok. Peki Ankara'daki beylerin çocukları... bir elleri yağda diğeri balda. TC'nin soyulduğunu herkes biliyor. Şeffaflık Derneği'nin raporu yayınlandı. Yolsuzlukla etkin mücadele kriteri için 60 puan alması lazım. 60'ın üstünde alan kurum yok. TBMM 100 üzerinde 42. İyi almış. Savcılar 100 üzerinden 40. Yargı 39. Hükümet 33. Basın 26.

Türkiye'nin durumu 5 maddede anlatılıyor.1 - Kuvvvetler ayrılığı ilkesine uyulmaması.2- Yürütme organının anasyasal sınırlara saygı gösterecek yetkilerini kullanması gerekir.3- Yürütme yasama medya kamu denetçiliği üzerindeki nüfuzu denge ve denetlemeyi olumsuz etkilemektir.4- Gücün yürütme organında toplanması yolsuzluka mücedeleyi zayıflatıyor.5- Kurumlarda görülen yetersizlik şefaflık üzerinde düşen koyu gölgesindendir.

DÜNYA BİLİYOR

Eğer yolsuzluklar hırsızlıkla mücadele edilseydi böyle olmazdı. Dokunulmazlıklar sözkonusu olduğunda 'Benim hırsızım' iyidir diyor. Dört bakanın dosyası böyle kapatıldı. Dünya biliyor. Medya mı? Hükümete yakınsanız her türlü kredi açılır. Bunu dünya biliyor. Yargı mı diyorsunuz? AKP'li vekil ne diyordu: "Her şey bizim elimizde" Böyle bir tablo ortaya çıkınca ahlaki erezyonda oluyor. Ahlaki yozlaşma hiç bu kadar yüksek düzeye çıkmamıştı. Din üzerinden siyaset yapan hükümet döneminde yüzde 100 artmıştır. Sözüm söz siz kul hakkkı yiyenlerden hesap sorulmasını istiyorsanız tek adres vardır: CHP. Bu İslamiyet'e en büyük günahtır diyorsanız gelin CHP'ye bu düzeni kökten değiştirelim.Ahlak önemli bir kavram. Ahlakı yozlaştırırsanız ülkeyi bitirirsiniz. Siyasi ahlak yasası çıkmalı. Bunlar sabah akşam din iman diyorlar.Hırsızları korudular mı korumadılar mı? Hırsızların altına yattılar mı yatmadılar mı? Yine kıyameti koparacaklar? Kim hırsızın önüne yatarsa karşısında beni bulur... Benim vicdanım rahat.

KARAMAN OLAYI

Karaman'da bir olay oldu. Dinledim önce hiç sesimi çıkartmadım. Milletvekili arkadaşlarımı Karaman'a gönderim. Soğukkanlılıkla takip edin kimsenin adını ifşa etmeyin dedim. Olay medyada yer aldı ama öyle şeyler oldu ki aklım vicdanım almadı. Bütün AKP camiası, cumhurbaşkanı başbakan bakanlar çocukları değil Ensar vakfını oradaki derneği savunmaya kalktılar. Hiç kimse merak etmesin sonuna kadar o çocukların haklarını biz savunacağız.O kadar ileri gittiler ki emin olun vicdanım asla kabul etmedi. Aileden sorumlu Bakan buna bir kez rastlanmış olması kurumu karalamak için gerekçe olamaz diyor. Bu lafa kimse AKP camiasından itiraz etmiyor. Mütedeyyin samimi Müslüman vatandaşlara sesleniyorum kendi çocuklarını düşünsünler: Kaç kere rastlanmış olması gerekir ki senin vicdanın rahatsız olsun…

İtiraz ettim. "Ensar Vakfı'nın önüne neden yatıyorsunuz?" dedim. Koro halinde protestolar, siyah çelenkler. Yahu sen o çelengi götüreceksin Ensar Vakfı'nın önüne koyacaksın. Demeç veriyor bunlar kadını insan olarak değil cinsel obje olarak görüyorlar asıl hastalık burada ruh hastalığı.Bakan bakandır kadın olur erkek olur. Ne yaparlarsa yapsınlar ne söylerlerse söylesinler kimin önüne yatarlarsa yatsınlar sonuna kadar takip edeceğim. Bu Ensar Vakfı bir sefer 'ensar' sözcüğünü çıkarması lazım. Ensar saygı duyduğumuz bir sözcüktür. Korumak demektir Arapçada. Siz ensar diye bir vakıf kuruyorsunuz güzel itirazımız yok. Ancak kurallara uyacaksınız. Olay bir olay değil birden fazla. Sicili bozuk bir vakıf bu. Eğer sicili düzgün olsaydı bizim söyleyeceğimiz bir şey yoktu. Bütün bunların kaynağı insanı insan olarak görmemeleridir. Ben onların dilinden konuştum anlasınlar diye. Koro halinde bağırmaya başladılar. Sandılar ki geri adım atacağız.

BAŞBAKAN'A ALTI SORU SORUYORUM

Ensar Vakfı neden sorumlu? Üç tanen denedi var bir kaçak yurtlar yapıyorlar. Açtıkları yurtlar tamamen kaçak. O kaçak evlerde bu çocuklar kalıyorlar. Yasa dışı faaliyette bulunduğu için sorumludurlar. İki, onlara emanet edilen çocukların hakkını hukukun namusunu ve şerefini koruyamadılar. Üç, bu evlerde ne idüğü belirsiz adamları getirip çalıştırdılar. Bundan ötürü bu Ensar vakfı sorumludur. Şimdi ben Sayın Başbakan'a altı tane soru soruyorum

Bir… Anayasa ve MEB yasasına göre yurt açma yetkisi sadece MEB'dedir bu yetki Ensar ve Kayimder'e nasıl verildi?

İki… Bu yurtlar için bugüne kadar bir soruşturma açıldı mı?

Üç… İmam hatip okulu müdür yardımcısı şunu söylüyor bizim öğrencilerimiz Ensar ve Kayimder'in evlerinde kaldırdı. Ama milli eğitimi müdürü, “bu kurumlara ait Karaman'da ev yoktur” diyor. Bu müdür görevinde midir değil midir

Dört… Ensar Vakfı Başkanı “Bu sapık 5 ay bizimle çalıştı başka bir bağlantısı yok” diyor. Ama o çocuklara istismarın 2 yıl yapıldığı sabit. Yalan söylüyor.

Beş… Türkiye genelinde bu yurtlardan kaç tane var?

Altı.. Yoksul ailelerin çocuklarının barınma görevi Milli Eğitim Bakanlığı'na verilmiştir. Bakanlık hiçbir şey yapmamıştır. Neden yapmadınız?

Bu soruların cevabını bekliyorum.

Bu meşhur zat vardı ya, “CHP Genel Başkanı'nı muhatap almayacağım” diyen... Çok şükür sevmiştik. Ama dayanamıyor. Ertesi gün yine bahsediyor. Sevgili zat sen Başbakanlık yapmadın mı? Benim dönemimle ilgili müfettiş görevlendirdin mi? Beş kuruş açık bulabildin mi?