Dış Politika Hataları Davutoğlu'na Kesildi

Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan azlinde önemli rol oynayan Pelikancılar yeniden haraketlendi. Başarısızlıkların faturası yeni yazıyla Davutoğlu’na kesildi.

Eklenme Tarihi: 08 Haz 2016
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Dış Politika Hataları Davutoğlu'na Kesildi

Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti genel başkanlığı ve başbakanlıktan azlinde önemli rol oynayan Pelikan Bildirisi’nin bir benzeri önceki akşam yayınlandı. Pelikan Bildirisi’nden alıntıların yapıldığı makalede, Davutoğlu’na çok sert eleştiriler yöneltildi. Başarısız dış politikanın faturası, yazıda ‘Müstafi Başbakan’ olarak anılan Davutoğlu’na kesildi. Genel yayın yönetmenliğini Milat gazetesi yazarlarından Ufuk Coşkun’un yaptığı ‘Regionpost’ adlı web sitesinde ‘Fazıl Duygun’ imzasıyla yayınlanan yazıda özellikle Davutoğlu’nun Mısır politikası çok sert ifadelerle eleştirildi.

BİLDİRİYİ YAYMA İŞİ YİNE ONLARDA

Söz konusu yazı, Pelikan Bildirisi’nin sosyal medyada hızla yayılmasını sağlayan Cemil Barlas ve Haşmet Babaoğlu gibi, hükümete yakın isimler tarafından paylaşıldı. Cemil Barlas, yazıyı alıntılayarak, ''Bu hocacılar kıpraştıkça böyle yazılar artar. İktidarla vedalaşın ve susun bence. Çok ağır olmuş. Bu yazıları 20 ay süren yoğun sansür ve medya dizaynlarını telafiye Sayın Davutoğlu.'' dedi. Haşmet Babaoğlu ise, ''Fazıl Duygun’un ‘regionpost’taki yazısı dehşet! Açtığı defterler için uygun başka kelime bulamıyorum.'' yorumunda bulundu.

'MÜSTAFİ BAŞBAKAN'

''Sayın Müstafi Başbakan'' ifadeleriyle başlayan yazının kaleme alınma sebebinin, ''Özellikle İslamcı kalemşörlerin sersemlemeleri ve işi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a isyan ve öfkeye kadar vardırmaları'' olduğu belirtildi. Davutoğlu’nun başbakanlık görevine getirilmesinin ardından Erdoğan’a ''Var gücümle başkanlık için çalışacağım.'' sözünü verdiği iddia edildi. Ardından, ''Ancak başbakan olarak görev yaptığınız 20 aylık süreçte, bu konuda hiçbir ilerleme kaydedilmediği gibi, sık sık Erdoğan ile yetki tartışmasına girdiniz ve eski sistemdeki gibi, sembolik bir cumhurbaşkanı, güçlü bir başbakan gibi bir pozisyon istediniz. Bu 20 aylık süreçte, birçok defa Cumhurbaşkanı Erdoğan’la karşı karşıya geldiniz, onun sözlerini tekzibe kalktınız. Bir seçim mağlubiyetinin yaşanmasına sebep oldunuz.'' denildi.

'BELALARIN SORUMLUSU'

Ahmet Davutoğlu’nun “iyi bir akademisyen olmakla beraber çok kötü bir tatbikçi olduğu” düşüncesi paylaşılırken devamında şu ifadelere yer verildi: ''Nitekim bu siyasi beceriksizliğiniz Türkiye’nin ve Müslümanların başına Suriye ve Mısır belalarını açtı. Siz bu belaların yaşanmasında en büyük amillerden birisiniz maalesef. Saha bilgi ve tecrübeniz koskocaman bir 'sıfır'.''

ERDOĞAN'I YANLIŞ YÖNLENDİRMİŞ

Bugün yaşamakta olduğumuz ve ABD tarafından Suriye’de kurdurulmak istenen PKK devletçiğinin oluşumundaki katkınız veya hafif tabiriyle, öngörüsüzlüğünüz, basiretsizliğiniz, hem Suriye’de milyonlarca Müslüman’ın kan ağlamasına ve hem de bizim stratejik bir sıkıntıya girmemize yol açtı. Evet, siz değil miydiniz Sayın Müstafi Başbakan, o zaman bağlı olduğunuz Başbakan Erdoğan’ı bu yanlış stratejinizle yönlendirerek, bugün yaşamakta olduğumuz bela ve sıkıntıların müsebbibi?

'REJİMİ YIKIYORUZ HAVASI'

Daha Suriye olayları başlamadan önce, Rusya’nın Suriye’yi bırakmayacağını, bunun Libya’da Kaddafi’nin devrilmesinden sonra çok büyük bir hata olacağını, buna çok dikkat edilmesi gerektiğini söylerken siz, bir bakan olarak, Rusya gibi bir belayı nasıl görmezden gelip de, geçmişte İsrail’e karşı 3 defa savaşmış bir Suriye ordusu ortadayken, muhaliflerin ellerine tutuşturduğunuz Keleşlerle, ‘ha bugün, ha yarın rejimi yıkıyoruz’ havası basabildiniz.

Başrolünü sizin oynadığınız bu stratejide, Suriye’yi hiç tanımadığınız gibi, size gaz veren Batılı dostlarınızın tuzağını da hiç görememişsiniz. (…) Suriye ve devamında bugün PKK/YPG’nin güçlenmesi ve ABD tarafından neredeyse devletçik kurma safhasına gelmesindeki en büyük rol sizindir, Sayın Müstafi Başbakan.

İHVAN FACİASI

Mursi daha 6 ayını doldurmadan, ülkede kıtlıklar baş göstermeye, buna bağlı olarak da sokak gösterileri yaşanmaya başlandı. Nitekim daha iktidarının 1. yılında Mursi devrildi. Peki, ne olmuştu da, 1 yılda rüzgâr tersine dönüvermişti? Aslında İhvan hareketi seçimlere girmeyip bir dönem beklemeyi düşünmüştü. Ama Türkiye’deki AK Parti iktidarı tarafından ikna edilerek seçimlere girmesi sağlanmıştı. Netice de hiç umulduğu gibi olmadı. 3 Temmuz 2013’te Mursi ve İhvan hareketi, bizzat kendileri tarafından Genelkurmay Başkanlığı’na getirilen Sisi tarafından kanlı bir şekilde devrildi. (…) Hoca, ‘Darbeyi nasıl önleriz?’ diye bir laf edince, arkadaşım ‘Sayın bakanım ne darbeyi önlemesi, o geçti artık. Şimdi, darbe süreci nasıl yönetilir, ona bakmak lâzım’ dedi ve kapattı. Sayın Müstafi Başbakan, sizin siyasi ferasetiniz bu mu acaba? Sağır sultanın bile duyduğu, herkesin bildiği şeyleri, bilmemek, duyamamak mı?''