“Hizmet” alanlar arasında hastalar, hasta yakınları ve sağlık personelleri yer alıyor.
“Manevi danışmanlık” adı altında sağık kurumlarında da Diyanet personelleri görevlendirilirken, geçen yıl 336 bin kişiye “hizmet” verildiği ortaya çıktı.
Milyarlarca liralık bütçesi ve fetvalarıyla tepki çeken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2022 Faaliyet Raporu’nda, 78 ildeki 158 hastanede başta imam olmak üzere 219 personelimn görevlenmdirildiği belirtildi. Raporda, “manevi danışmanlık ve rehberlik için görevlendirdiği” belirtilen personellerin, sağlık tesislerinde toplam 336 bin kişiye hizmet verdiği bilgisi de yer aldı.
Rapora göre sağlık tesislerinde 55 bin hasta, 124 bin hasta yakını ve 57 bin sağlık personeline hizmet verildi.
BirGün’den Sibel Bahçetepe’ye konuşan ve değerlendirmelerde bulunan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Ankara Şube Eş Başkanı Kubilay Yalçınkaya, rakamların daha da fazla olabileceğini belirterek, “Rapora göre Diyanet, geçen yıl 336 bin kişiye hizmet sunmuş. Evde bakım adı altında hizmetlerle de bu sayının daha yüksek olabileceğini tahmin ediyoruz” dedi.
‘NE TÜR FAALİYETLER OLUYOR, HANGİ CEMAATLE HANGİ PROTOKOL İMZALANIYOR BİLMİYORUZ’
Diyanet’in, evde sağlık hizmetleri kapsamında Sağlık Bakanlığı Çalıştayı’na da katıldığı bilgisinin de raporda yer aldığını anımsatan Yalçınkaya, şu değerlendirmede bulundu:
“Faaliyet raporunda yer alan rakamlar, hastanelerde manevi destek verilen kişilere ait. Yerelde evlere girileceği düşünüldüğünde daha da geniş bir kitleye bu kapsamda hizmet verilecek. Resmi veriler dışında yerelde ne tür faaliyetler oluyor, hangi cemaatle hangi protokol imzalanıyor bilmiyoruz. Ancak bunların yapıldığını biliyoruz. Evde sağlık hizmetleri ve Sağlık Bakanlığı’nın 80 yaş ve üzeri için yayımladığı ‘Sağlıklı Yaş Alma Merkezleri’ genelgesi ile manevi destek personeli adı altında din görevlilerinin evinde veya kaldığı yerde ziyaret edilmesi genelgesi, sağlıkta din hizmetlerinin daha yaygınlaştırılmasını hedefliyor. Yapılan evde bakım çalıştayı sonrası da ilk düzenleme muhtemelen evde sağlık hizmetlerinde olacak.
‘SAĞLIK ALANINDA DA DİN GİDEREK MEŞRULAŞTIRILARAK DAHA YAYGIN OLARAK KULLANILIYOR’
Ayrıca faaliyet raporunda şu bilgelere ulaşamıyoruz: Örneğin sağlık müdürlüklerinin, bakanlıktan bağımsız olarak yerelde hangi vakıf ve cemaatlerle, hangi projeleri imzaladığı, kaç aileye hizmet verdiği gibi bilgilere ulaşamıyoruz. Ancak biliyoruz ki sağlık müdürlükleri özellikle yerelde bazı cemaatlerle kanser hastası, engelli, kronik hastalığı olan evde bakıma ihtiyaç olan ailelere yönelik manevi desteği de getirip hizmet sunuyor. Ancak bu veriler raporda yok. Sağlık alanında da din giderek meşrulaştırılarak daha yaygın olarak kullanılıyor ve bu evlere sağlık adı altında daha yaygın yapılmak isteniyor. Ayrıca raporda gayrimüslimlere, mezhepsel farklılığı olan hastalara ne tür hizmetler sunulduğu da bilinmiyor.”
‘DİN VE CEMAATLER YAŞAMIN HER ALANINA SİRAYET ETMİŞ DURUMDA’
“Endişemiz bu işlerin kontrolsüz şekilde yapılması” diyen Yalçınkaya, “Yerellerin cemaat ve vakıflarla bu tür hizmet sunması zaten sıkıntılıydı. Şimdi evde sağlık hizmetleri de protokole dönüyor. Cemaatlerinde Diyanet’in de daha sıkı sarılacağı düzenlemeler artık var. Bu anlamda daha pervasıza ve kontrolsüz bir alan olabilir” dedi.
Gericiliğin yarattığı tehlikeye de işaret eden Yalçınkaya, “Manevi desteği psikolog, psikiyatrist, sosyal hizmet uzmanı gibi kişilerce verebilir. Tıp bilimi varken, din adamlarına ihtiyaç duymak çağın gereklerine uygun bir yaklaşık değil. İkincisi de dini, hayatın her alanında söz sahibi olarak görmek tehlikeli bir durum. Sağlıkta, yaşamda, eğlencede her şeyde dinin referans alınması, her şeyin içine din personelinin katılması, onay alınması bilimin kabul edeceği bir yaklaşım değil. Manevi destek almak isteyenler için her mahallede cami var. Destek isteyen buradaki din adamlarından bu desteği alabilir. Din ve cemaatler yaşamın her alanına sirayet etmiş durumda. Sağlık profesyonelleri varken dini referans olarak alması ciddi anlamda sıkıntı” ifadelerini kullandı.