Diyanetten FETÖ'nün Din İstismarı Raporu

Diyanet İşleri Başkanlığı, yaklaşık bir yıllık çalışmanın ardından Fetullah Gülen'in İslam dinine verdiği zararları, "Kendi Dilinden FETÖ Örgütlü Bir Din İstismarı" raporunda belgeleriyle ortaya koydu.

Eklenme Tarihi: 27 Tem 2017
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Diyanetten FETÖ'nün Din İstismarı Raporu

Diyanet İşleri Başkanlığının, FETÖ yalanlarının göz önüne serildiği "Kendi Dilinden FETÖ Örgütlü Bir Din İstismarı" raporunda, Fetullah Gülen'in kendisini kutsi biri göstermek için Kur'an-ı Kerim'i ve Hazreti Peygamber'i nasıl kullandığı da ortaya konuluyor.

Raporda, Gülen'in bu amaç için 27 Mayıs 1990'da Hisar Camisi'nde yaptığı bir pazar konuşmasına yer veriliyor.

Gülen konuşmasında, Maide suresi 54'üncü ayetteki, "Sizden kim dininden dönerse Allah yeni bir kavim getirir" şeklinde bahsedilen kavmin kendi mensupları olduğunu iddia ederek, "evet buyuz, evet biz işte oyuz" ifadesini kullanıyor.

Hristiyanlık figürlerini kullanmış

Raporda, FETÖ'nün, gerçekte 2. Vatikan Konsili'nde alınan kararlara dayanan dinlerarası diyalog projesiyle ulusal ve uluslararası birçok etkinlik düzenlediği, başta Sızıntı olmak üzere dergilerinde ise Hristiyanlığa ait figürlere çokça yer vererek örgüt mensuplarını Hristiyan kültürüne yakınlaştırırken, örgütün de Batı tarafından icazet almasını sağladığı anlatıldı.

"Allah ile aramdaki sırrı bana söyletmeyin"

Gülen'in birçok kez "güya Allah ile konuştuğuna" yönelik yalanları da raporda yer aldı.

Gülen'in, 15 Temmuz 1990'de Süleymaniye Camisi'nde yaptığı konuşmada, "Vallahi hayatımın bir lahzasında bile (Allah'ın) beni terk ettiğini görmedim ben. O beni terk etmezse siz nasıl terk edilirsiniz. Vallahi hayatımın bir lahzasında bile beni terk ettiğini görmedim ben onun. Vallahi terk etmedi, billahi terk etmedi. Allah beni terk etmedi. Allah ile aramdaki sırrı bana söyletmeyin." dediği de raporda aktarıldı.

İlahi sır ve planlara vakıf olduğu iddiasında bulunan Fetullah Gülen'in, kendisini "Allah tarafından seçilen yüce bir kişi" olarak takdim ettiği de raporda anlatıldı.

Gülen'in buna ilişkin bir konuşmasında, "Şayet Allah, kendi katından göndermiş olduğu bir kısım ışınları onun üzerinde kırıp başkalarına yansıtıyorsa, bu yüce ve kutsi iş için o insanın, kendisini seçen Rabb'ine karşı şükran duyguları ile iki büklüm olması gerekmez mi? Hasılı, tevazu kavramının da yerli yerine oturtulması ve ona göre davranışların ayarlanması gerekir. Aksi takdirde tevazu niyetiyle küfran-ı nimet içine düşmeler bile olabilir." dediği aktarıldı.

Allah'ın, veli kullarına gönderdiği ışınları o kullar üzerinde kırıp insanlara yansıtmasının yüce ve kutsi bir iş olduğu belirtilirken, kendisini zımnen bu konuma yerleştirdiği bildirildi.

Hazreti Peygamberle görüşmüş, sohbet etmiş

Raporda, Gülen'in 3 Kasım 1978'de yaptığı bir vaazda, "Niceleri vardır ki kurb-i huzura müşerref olurlar, doğrudan doğruya iltifat görürler, selam verir selam alırlar, oturur orada sohbet ederler. Resul-i Ekrem'le konuşup hemdem olup sohbet edenler arasında bulunduk ya Rabbi. Selam verip alanlar arasında bulunduk." dediği bilgisi yer aldı.

Gülen, bu konuşmasıyla örgüt mensuplarına kendisinin Hazreti Peygamber ile bir araya geldiği, sohbet ettiğini söylüyor. Gülen bunu başka bir konuşmasında ise bir ileri aşamaya taşıyor.

Gülen, Ölümsüzlük İksiri isimli kitabında "Bir insan Hz. Ruhu Seyyidi'l-Enam'la temessülen görüşürken ondan bazı emirler ve haberler de almış olabilir" diyerek, Hz. Peygamber'den emirler ve haberler aldığını ileri sürüyor.