DTO Başkanı Ülgen: Haftada 4-5 Doktor Yurt Dışına Gidiyor

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, ekonomik kriz ve sağlık sektöründeki sorunlar nedeniyle haftada 4-5 doktorun yurt dışına gitmek zorunda kaldığını belirtti. Ülgen, göçün tek sebebinin ekonomik olmadığını, hekimlerin mesleklerini baskı olmadan yapamadığını ve sağlıkta şiddetin çözülmediğini açıkladı. Türkiye’de etkisini sürdüren ekonomik krizin yanı sıra çözülemeyen sağlık sorunları nedeniyle ağır şartlarda çalışmak zorunda kalan … DTO Başkanı Ülgen: Haftada 4-5 Doktor Yurt Dışına Gidiyor Devamı »

Eklenme Tarihi: 06 Ağu 2024
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 06 Ağu 2024
DTO Başkanı Ülgen: Haftada 4-5 Doktor Yurt Dışına Gidiyor

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, ekonomik kriz ve sağlık sektöründeki sorunlar nedeniyle haftada 4-5 doktorun yurt dışına gitmek zorunda kaldığını belirtti. Ülgen, göçün tek sebebinin ekonomik olmadığını, hekimlerin mesleklerini baskı olmadan yapamadığını ve sağlıkta şiddetin çözülmediğini açıkladı.

Türkiye’de etkisini sürdüren ekonomik krizin yanı sıra çözülemeyen sağlık sorunları nedeniyle ağır şartlarda çalışmak zorunda kalan sağlık çalışanları çareyi göç etmekte arıyor. Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, kentten yurt dışına göç eden genç hekimlerin sayısında artış yaşandığını söyledi.

Doktorların yurt dışına gitmelerinin tek sebebinin ekonomik problemler de olmadığını söyleyen Ülgen, “Hekimlik mesleğini uygulamıyorlar. Bir hekim, özgür koşullarda, özgür şartlarda, hiçbir baskı olmadan mesleğini yerine getirmelidir” dedi.

‘SAĞLIKTA ŞİDDET ÇÖZÜLEMEDİ, HEKİMLER MESLEĞİNİ YAPAMIYOR’

“Ben Tabip Odası Başkanı olduktan sonra, haftada 4-5 doktora, yurt dışında görev yapacaklarını bildiren “Hekimlik iyi hal” belgesi veriyorum” diyen Ülgen, şunları söyledi:

“Yurt dışında bu belgeyi istiyorlar. Bu belge tabip odası tarafından veriliyor. Üzülüyorum. Bu kadar hekimin, özellikle genç hekimin mesleğini yurt dışında yapmalarına üzülüyorum. Bunu kabul etmiyoruz. Bu hekimler neden gidiyor? Tabii ki 1-2 hekim gidebilir ama burada sayı çok fazla. Bu kadar fazla sayının olması, hekimlerin bir gelecek kaygısının olduğunu düşünüyorum. Hekimlerin bir gelecek kaygısı var.

Sağlıkta şiddet halen çözülemedi. Geçen hafta Diyarbakır’da meslektaşımız kadın doktor şiddete uğradı. Bize ulaşmayan şiddet olayları da oluyor. Hekime şiddet var ve bu şiddet olayı çözülemedi. Hekimler mesleklerini yapamıyorlar. Yurt dışına gitmelerinin sebebi sadece ekonomik değil. Hekimlik mesleğini uygulamıyorlar. Bir hekim, özgür koşullarda, özgür şartlarda, hiçbir baskı olmadan mesleğini yerine getirmelidir. Hasta ile arasına para ilişkisi olmamalıdır. Sağlık, bu kadar ticarileşmemelidir. Yaşanan sorunlarından dolayı hekimler mutsuz oluyor. Bundan dolayı yüzünü başka ülkelere dönüyor. Tabii ki başka faktörler de var. Hekimlerin iş güvencesi sorunu var. Özellikle üniversite hastanelerinde asistanlar cerrahi branşları tercih etmiyor. Çünkü cerrahi branşlarda hem çok fazla baskı var hem de oradaki öğrenciler hocaların işini yapıyor.”

‘ALDIKLARI ÜCRETTEN MEMNUN DEĞİLLER’

Genç hekimlerin eğitimden koparılıp, çok çalıştırıldıklarını ifade eden Ülgen, hekimler üzerinden emek sömürüsünün yaşandığını kaydetti. Hekimlerin kendilerini yeterli bir şekilde geliştiremediğine vurgu yapan Ülgen, şöyle konuştu:

“Dünyadaki ve tıptaki gelişmeleri takip edemiyor. Geçtiğimiz günlerde henüz 6 aylık cerrahi hekim, ihtisası bıraktı. Bu durumdan dolayı çok üzüldüm. Bırakmaması için ikna etmeye çalıştık ama ikna edemedik. Hekimlik yapamadığını, ağır bir hiyerarşi altında olduğunu, bu hiyerarşi bilim ve tıbbı geliştiren bir hiyerarşi değil olmadığını söyledi. Bu anlamda bir sıkıntı var.

Hekimlerin kamuda aldıkları ücretler yeterli olmadığı için fazla para kazanma girişiminde bulunuyorlar. Özel hastanelerde çalışıyorlar, 2-3 ek iş yapan hekimler var. Üniversitede mesai dışı ödemelere başvuruyorlar. Sonuçta hekimler aldıkları ücretten memnun değiller. Bundan dolayı böylesi sorunlar yaşanıyor. Bu durum birçok ihlalin yaşanmasına neden oluyor. Tabip odası olarak biz ilgilenmemiz gerekiyor. Hekimlerin gitmesini doğru bulmuyoruz. Ama bu bir kuru sloganla da olmaz. Biz gitmeyin diyoruz ama hekimlerin mesleki koşullarının da düzeltilmesini talep ediyoruz.”

‘KLİMALAR ÇALIŞMADIĞI İÇİN AMELİYATLAR YAPILAMIYOR’

Ülgen, Diyarbakır’daki hastanelerde sağlığa erişilemediğini belirterek, hastanelerin yaz mevsimine hazırlık yapmadığını bildirdi. Ülgen, sağlık alanında kentte yaşanan sorunları şu sözlerle açıkladı: “Sağlığa erişim her gün daha çok zorlaşıyor. Sağlık alanında çok sorunlar yaşanıyor. Yaz dönemine sağlık kuruluşlarının yaza mevsimine hazırlanmadığını gördük. Hekimler izne ayrılıyor, yerlerine kimseyi bulamıyorlar. Bölgede zaten hekim sıkıntısı var. Bu durum, yaz aylarında hastanelerde kuyrukların artmasına neden oldu. Hastanelerde randevu alınamıyor çünkü hekim sayısı yetersiz. Hastanelerin yaza hazırlamamalarından dolayı klimaların çalışmadığını öğrendik. Bu sebepten ötürü ameliyatların yapılmadığına dair bize bilgiler geldi.

Diyarbakır’da havalar çok sıcak. Buna yönelik de bir önlem yok. Bu sorunlar yaşanırken, Dicle Üniversitesi Hastaneleri’nde yemek zehirlenmesi yaşandı. Yemek hizmeti veren şirketin sicil bozuk. Daha önceden de birçok zehirlenme vakası yaşandı. Yaz aylarında gıda zehirlenme riski çok daha fazla etkili oluyor. Sağlık çalışanları kendi imkanlarıyla yemekte yaptıkları tetkiklerde salmonella bakterisini tespit ettiler. Bu bakteri aynı zamanda tifoya neden oluyor. Şu an Dicle Üniversitesi Hastaneleri’nde kimse yemekhanelere gitmiyor. Ama oradaki şirketin umurunda değil. Çünkü parasını alıyor. Biz, hastanelerde yemeklerin taşeronlar tarafından verilmesine karşıyız. Hastaneler kendi imkanlarıyla yemek hizmeti verebilir.

Çocuk hastanesinin bulunduğu binanın depreme dayanıklı mı değil mi, diye bir muamma var. Çok eski bir hastane. Bu hastanede şu an çocuk poliklinikleri var. Bu binayla ilgili tartışmalar var. Belki de bu bina depreme uygun değil. Biz durumun netleşmesini istiyoruz. Sonuçta burası bir hastane. Bunu kentteki sivil toplum kuruluşlarıyla paylaştık ama yeterli bir duyarlılık oluşmadığını gördük. İllaki binanı yıkılması mı lazım. Bunlar da önemli sorunlar arasında yer alıyor.”