Dünya Bankası’nın 2024 Yoksulluk, Refah ve Gezegen Raporu, küresel ekonomik toparlanmanın COVID-19’un yaratmış olduğu büyük şokların etkisinden hala kurtulamadığını ve dünya genelinde yoksullukla mücadele çabalarının yavaşladığını gözler önüne seriyor. Raporda, özellikle aşırı yoksulluğun ve gelir eşitsizliğinin giderek arttığına dikkat çekiliyor.
Toplum Çalışmaları Enstitüsü Genel Sekreteri Çiğdem Gizem Okkaoğlu, raporu değerlendirirken, “Toplumsal sorunların tamamını yalnızca yoksulluk ve gelir eşitsizliğine bağlamak yanlış olur. Ancak Türkiye’de gözlemlenen bir çok toplumsal sorunun, büyük oranda ekonomik eşitsizlik ve yoksullukla bağlantılı olduğunu belirtmek oldukça anlamlıdır" şeklinde konuştu.
Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nün 2024 yılına yönelik hazırladığı ‘Türkiye Toplumsal Eğilimler Araştırması’ verilerine de atıfta bulunan Okkaoğlu, şunları söyledi: "Araştırmaya göre, Türkiye'deki toplumun yüzde 54,1’i, ülkenin en acil çözüme kavuşturulması gereken sorunlarının başında ekonomiyi görüyor. Yüzde 27,9 ise enflasyon, hayat pahalılığı ve zamların öncelikli meseleler olduğunu belirtiyor. Adil bir gelir dağılımı sağlanabilseydi, yoksulluk seviyeleri daha düşük olacaktı ve halkın ekonomik umutsuzluğu bu denli derinleşmeyecekti."
Türkiye için daha kapsayıcı ekonomik politikalara ihtiyaç var
Okkaoğlu, Türkiye’deki derinleşen yoksulluk sorunu için çözüm önerilerini sıralayarak, “Dünya Bankası’nın küresel çapta sunduğu çözüm önerileri, Türkiye için de geçerli. Ancak bu önerilerin yanı sıra Türkiye’nin daha kapsamlı ve sürdürülebilir ekonomik politikalar geliştirmesi ve somut adımlar atması gerektiği de ortada. Türkiye’de gelir eşitsizliğini azaltmak için daha kapsayıcı ekonomik modellerin benimsenmesi şart. Zenginler ile fakirler arasındaki uçurumun daraltılması, işçilerin milli gelirden aldıkları payın arttırılması ve düşük gelirli kesimlere yönelik sosyal yardım politikalarının güçlendirilmesi önemli birer çözüm adımı olabilir” dedi.
Okkaoğlu, “Orta sınıfın daha güçlü bir ekonomik yapıya kavuşabilmesi için eğitim, sağlık ve altyapı yatırımlarının artırılması, toplumsal refahın artırılmasına katkı sağlayabilir. Bu adımlar, toplumsal dengenin sağlanması açısından kritik bir rol oynayacaktır” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Türkiye'de toplumsal çalkantı kaçınılmaz mı?
Türkiye'deki artan yoksulluk ve gelir eşitsizliği, küresel bir sorunun en acımasız yansımalarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Yoksulluk arttıkça, bu durum toplumun tüm kesimlerini etkileyen huzursuzluklara, altyapı sorunlarına ve çevresel krizlere yol açıyor. Refahın sadece bir azınlıkta yoğunlaşması ise tüm toplumu tehdit ediyor. Gelir eşitsizliği, yalnızca yoksulların değil, toplumun en zengin kesimlerinin de yaşam kalitesini tehdit eder hale geliyor.
Okkaoğlu, “Toplumun daha adil bir geleceğe sahip olabilmesi için, kapsayıcı ekonomik politikaların devreye girmesi ve gelir eşitsizliğinin ciddi şekilde ele alınması gerekiyor. Aksi takdirde, sosyal ve ekonomik dengelerin bozulmaya devam etmesi, toplumsal huzursuzlukların artması ve 'toplumsal çalkantı' kaçınılmaz hale gelecektir” diyerek uyardı.