Dünya demokraside görsün!

Aslında tepedeki görseli gördüğüm an, Erdoğan’ın seçim işini suhuletle hallettiğini anladım.  Dünyaya verilen iki mesaj vardı.  Bunlardan birisi, Erdoğan kuyrukta oy verme sırası beklerken.  Batılı ülkelere “bakın, geçtiği yolları trafiğe kapatan, ambulansların bile geçmesine izin verilmeyen, en yakın mesafeye 100 araçlık konvoyla giden, ta Amerikalara devasa uçaklarla makam araçları götüren bir hünkâr çakması lider değil, … Dünya demokraside görsün! Devamı »

Eklenme Tarihi: 18 May 2023
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 18 May 2023
Dünya demokraside görsün!

Aslında tepedeki görseli gördüğüm an, Erdoğan’ın seçim işini suhuletle hallettiğini anladım.

Dünyaya verilen iki mesaj vardı.

Bunlardan birisi, Erdoğan kuyrukta oy verme sırası beklerken.

Batılı ülkelere “bakın, geçtiği yolları trafiğe kapatan, ambulansların bile geçmesine izin verilmeyen, en yakın mesafeye 100 araçlık konvoyla giden, ta Amerikalara devasa uçaklarla makam araçları götüren bir hünkâr çakması lider değil, sizin gibi demokrat işte” mesajı vermekti.

İkincisi ise, birkaç günden beri bahsettiğim, 49,51 oy almasına rağmen gıkının bile çıkmaması.

“Bakın sonuçlara saygı duyuyoruz işte!” mesajı…

Bilmiyorum kaç kez yazdım.

Ve biliyorum bazıları inanılmaz derecede bana kızıyor.

Dile getirdiğim için ihanetle bile suçlayan oldu.

Kimi “Sen yurtdışındasın rahatın yerinde” diye çemkirdi, kimi “umutlarımızı kırıyorsun” diye gönül koydu.

Hep şunu söyledim:

Hiçbir diktatör kaybedeceği seçimi yapmaz, ya-pa-maz!

Ve özellikle yakın dostlarım bilir, seçim gecesi bile benim umutsuz olmama acayip kızıyorlardı.

Yahu seçimden önce “Allah’ım yanılt beni” başlıklı yazı kaleme aldım, daha ne yapayım.

Kahin değilim, yazdıklarımın kehanetle ilgisi yok.

Siyasal İslamcıların ikide bir salladığı gibi, istihbarat dünyasıyla da zerre alakam yok.

Hayatımda bir tek Özal ve Mesut Yılmaz’ın seçim kampanyasını takip ettim muhabirken.

İstanbul’da siyaset muhabiri olmayınca birkaç politika haberine gitmişimdir belki.

Hayatımda Kemal Kılıçdaroğlu’nu hiç görmedim.

Ahmet Davutoğlu’nu bizim dergide yazarken biliyorum, Babacan’ı görsem tanımam.

Soylu’yu filan hiç görmedim.

Ve evet, siyasetten anlamam.

Ancak, tarihi, sosyolojiyi ve en önemlisi son olaylardan sonra bu toplumu artık tanıdığımı düşünüyorum.

Ve bunlardan yola çıkarak tekrar söylüyorum, ikinci turu da asla ama asla kimseye bırakmazlar.

Emin olun şimdiden sonuçları cetvelle ölçer gibi belirlemişlerdir.

Hatırlayın TÜİK rakamlarını filan.

Hani mağazalarda olur ya “9.99” filan fiyatlamalar.

Enflasyonu, cari açığı, bilmem neyi milimetrik açıklayanlar, seçimlerin ilk ayağında 49.51’de kalmasını bilinçli olarak tercih ettiler.

Bütün dünyaya “Bakın sonuçlara saygılıyız” dedikten sonra ikinci turda rakamı 54-55’e çekip “bakın tartışmasız galibiz” mesajı verecekler.

Bir şey daha var.

Daha dip noktasına ulaşmadığımızı düşünüyorum.

Bıçağın kemiğe değdiği ana henüz gelmedik.

Dahası tarihin gördüğü en büyük ve aşağılık hırsız takımının daha dibini sıyırmadığına inanıyorum.

O eşikten sonra akıl almaz bir hızla, halk hareketiyle gideceklerine inanıyorum.

Bu eşik hangi noktadadır, ne zaman ulaşılır bilemem.

Zaten tek duam, Rabbimiz bu zalimlerin akıbetini bana göstermeden emanetini alma…