Askerin, kılıcı, tüfeği, topu ve tankı var. Kime veya hangi otoriteye bağlı olduğu; elindeki araçları hangi şartlarda, kime karşı, hangi süreç ve yöntemleri izleyerek kullanacağının bir sisteme ve kurala bağlanması, diğer meslek grupları için olması gerektiğinden çok daha önemlidir. Görevini yerine getirdiği ülke, otoriter bir rejim veya askeri bir vesayet sistemi değilse, bu konularda atacağı küçük bir adım, takınacağı bir tavır veya söyleyeceği basit bir söz; ülkedeki siyasi dengeleri, demokratik düzenin işleyişini, toplumsal barış ve huzuru doğrudan etkiler. Ordu, gücü kendinden menkul, sistem üzerinde vesayet sahibi, bir ideolojinin veya despotik bir rejimin bekçisi, “topluma hiza ve istikamet verme hakkını kendinde gören” hükümferma bir yapı mıdır; yoksa gücünü milletten alan, çoğulcu demokrasiye ve sivil iradeye bağlı, hukuk düzeni ve kurallar çerçevesinde hareket etmesi gereken bir hizmet kurumu mudur? Bu sorunun cevabı, silahlı kuvvetlerin temel görev ve sorumluluklarını ortaya koyan ve bulundukları ülkenin siyasi rejimine ve devlet düzenine kurumsal ve ilkesel bağlılıklarının kapsamını ve sınırlarını çizen anayasalarda, teşkilat kanunlarında ve bu konudaki niyet ve kararlılıklarını beyan ettikleri askerlik yeminlerinde yer alır. Türkiye’de yemin törenindeki disiplinsizliklerinden dolayı teğmenlerin ordudan ihraç edilmesi, bu konunun dünyanın diğer ülkelerinde nasıl düzenlendiği sorusunu gündeme getirdi. Ordunun devlet düzeni içindeki yerini, siyasi yapı ile ilişkilerini ve bunun yemin metinlerine yansımasını; “özgürlükçü demokratik ülkeler” ve “otoriter despotik ülkeler” olmak üzer iki temel kategoride veriyoruz: ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRATİK ÜLKELER: ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Diğer Ülkelerde Ordunun Konumu: -Ordu, bütünüyle sivil otoriteye tabidir. -Görevi dış tehditlere karşı ülkeyi savunmak ve uluslararası barış misyonlarına katılmaktır. -Rejimi korumak amacıyla iç siyasetin işleyişine müdahale etme yetkisi yoktur ve bu yasalarla engellenmiştir. -Olağanüstü durumlar dışında iç güvenlik, polisin ve jandarmanın görev alanındadır.
ABD’de, anayasa ve “Posse Comitatus”yasası (1878), ordunun iç güvenlik ve iç siyaset alanına müdahale etmesini yasaklar. Ordu sadece eyaletler arasında isyan çıkması halinde veya federal güvenlik ve asayiş sorunlarında başkanın talebiyle duruma müdahale edebilir. Askerlik Yeminleri: -ABD “Ben, ABD Anayasasını tüm düşmanlara, dış ve iç tehditlere karşı koruyup savunacağıma; ona gerçek inanç ve sadakat göstereceğime; ABD Başkanı’nın ve üzerimdeki subayların emirlerine…uyacağıma yemin ederim. Tanrı bana yardım etsin.” ABD’de askerlik yemini, anayasanın iç ve dış tehditlerden korunmasını içerse de bu, ideolojik nitelikte ve rejimin yapısına müdahale etmeye yönelik bir misyondan çok federal yapının korunmasına yöneliktir. -Almanya: “Ben, Almanya Federal Cumhuriyeti’ne sadakatle hizmet edeceğime ve Alman halkının hak ve özgürlüğünü cesurca savunacağıma yemin ederim.” -Fransa: “Ben, Anayasaya bağlı kalacağıma, Fransa’ya onur ve sadakatle hizmet edeceğime, (gerektiğinde vatan için hayatımı feda edeceğime) yemin ederim.” Görüldüğü üzere, demokratik ülkelerdeki yeminler; daha çok anayasal düzene, hukuka, halkın güvenliğine ve demokratik değerlere bağlılığı vurgular. Bu ülkelerde ordu mensupları, gerek askerlik yeminlerinde, gerek görev yaparken verdikleri beyanlarda; bir ideolojiye veya siyasi görüşe ilgi duyduklarına veya bir partiye taraftar olduklarına ilişkin bir izlenim vermekten hassasiyetle kaçınırlar. OTORİTER VE DESPOTİK ÜLKELER: Kuzey Kore, Rusya, Çin ve İran’da Ordunun Konumu: -Rejimin korunmasını esas alır ve gerektiğinde iç siyasette aktif bir rol oynar. -Yalnızca ülkenin savunmasından sorumlu değildir. Devletin ve liderin ideolojisini korumak için iç güvenlikte etkili bir güç olarak kullanılır. -İç tehdit olarak görülen grupları veya muhalifleri bastırmak ve sindirmek için kullanılabilir. -Genel olarak askerî vesayet güçlüdür ve sivil yönetim ordunun otoritesine bağlıdır. Askerlik Yeminleri: -Kuzey Kore: “Ben, ülkenin kurucu liderinin ülküsüne ve ilkelerine bağlı kalacağıma, Kore Halk Ordusu başkomutanı yoldaş Kim Jong Un’un emirlerine koşulsuz uyacağıma ve yüce lideri ve sosyalist vatanı korumak için kanımın son damlasına kadar savaşacağıma yemin ederim.” -Çin: “Ben, Çin Komünist Partisi’nin liderliğini takip edeceğime,…emirlere uyacağıma, disiplini sıkı bir şekilde gözeteceğime, kahramanca savaşacağıma ve asla vatanıma ihanet etmeyeceğime söz veririm.” -Rusya: “Ben,…Rusya Federasyonu Anayasası’na, …askeri düzenlemelere ve komutanların emirlerine kesinlikle uyacağıma, Rusya’nın özgürlüğünü, bağımsızlığını ve anayasal düzenini, halkını ve vatanını cesurca savunacağıma yemin ederim.” İran: “Ben, Yüce Tanrı adına, İran İslam Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü savunacağıma ve İslam Devrimi’nin yüce liderinin emirlerine tam sadakat ve bağlılıkla uyacağıma yemin ederim.” Otoriter ülkelerin askerlik yeminlerinde, lidere, partiye, ideolojiye ve rejime tam bir sadakatle bağlı kalınacağı; şartsız itaat edileceği ve gerektiğinde rejim için hayatın feda edileceği vurgusu yer alır. Otoriter yönetimlerde, ideolojik bağlılık ve sadakat yemininin ülkede geçerli siyasi otoriteye ve ülkenin iş başındaki liderine yapılması esas olmakla birlikte; Kuzey Kore’de, hem ülkenin ölmüş kurucu lideri Kim Il-Sung’un ülküsüne ve ilkelerine, hem de mevcut lideri Kim Jong-Un’a bağlılık ve sadakat yemini yapılmaktadır. Türkiye Nerede yer Alıyor?: Türkiye, anayasal düzeni ve siyasi yapısıyla çoğulcu demokratik sisteme bağlı, iktidarların seçim yoluyla iş başına geldiği ve iş başından ayrıldığı, cumhuriyet rejimiyle yönetilen bir ülkedir. Ancak her ne kadar böyle ise de Türkiye, 2010’lara kadar, gerek Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesindeki ordunun temel görevinin “cumhuriyeti kollamak ve korumak” olduğunu öngören hüküm, gerek askerlik yemin metninde laikliği vurgulayan ve “zımnen” rejimin korunmasına yönelik misyon yükleyen ifadeler nedeniyle otoriter ve despotik ülkeler kategorisinde yer alıyordu. Ayrıca, mevcut kaynaklardaki iç siyasete ve demokratik düzenin işleyişine müdahale etmeye yönelik hüküm ve ifadelerin sadece soyut ve teorik nitelikte olmadığı; ordunun her 10 yılda bir yaptığı darbeler ve verdiği muhtıralarla potansiyel bir risk olmaktan çıkıp somut bir gerçekliğe büründüğü defalarca tescil edilmiş oldu. Türkiye’nin bu konumu, 2013’de TSK İç Hizmet Kanunu’nda, 2023’de ise askerlik yemin metninde yapılan değişikliklerle, demokratik ülkeler kategorisinde yer almasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlendi. 2013 yılında 35’inci madde şu şekilde değiştirildi: “Silahlı Kuvvetler, yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmakla görevlidir.” Askerlik yemin metninde 2023’de yapılan değişiklikle de, metindeki “laiklik,” “kollama ve koruma” ifadeleri kaldırılmış; askerin bağlılık ve sadakatinin “cumhuriyete,” “millete,” “vatanın korunmasına” yönelik olacağı belirtilmiştir. Düzenlemelerle Türk ordusunun görev alanı daraltılmış, asli görevi sadece “dış tehditlere karşı savunma” ile sınırlandırılmıştır. Böylelikle siyasete müdahale etmeyi, “durumdan vazife çıkarmayı” ve darbeleri meşrulaştırabilecek potansiyel hukuki dayanaklar ortadan kaldırılmıştır.