ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekildik açıklamasına dünyadan tepkiler geldi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, "Uluslararası toplum olarak nükleer anlaşmayı koruyacağız" yanıtını verdi.
"AB birlik içinde hareket edecek"
Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, ise sosyal medya hesabından bir mesaj paylaşarak, "ABD Başkanı Donald Trump'ın İran nükleer anlaşması ve ticarete ilişkin politikalarına karşı AB birlik içinde hareket edecek." ifadesini kullandı.
AB liderlerinin 17 Mayıs'ta Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da bir araya geleceğini hatırlatan Tusk, İran nükleer anlaşması ve ticaret konularının zirvede gündeme geleceği bilgisini paylaştı.
"Üzüntü duyuyoruz"
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ise "Fransa, İngiltere ve Almanya Trump'ın İran nükleer anlaşmasından çekilme kararından dolayı üzüntü duyuyor" dedi.
"Siyasi çözüm için çalışmasını teşvik ediyoruz"
NATO Sözcüsü Oana Lungescu, NATO'nun 2015 yılında İran nükleer anlaşmasını memnuniyetle karşıladığını ve tam olarak uygulanması gerektiği konusunda çağrıda bulunduğunu hatırlattı.
NATO'nun İran'ın anlaşmaya uyumlu davranıp davranmadığı konusu hakkında değerlendirme yetkisinin olmadığını kaydeden Lungescu, NATO müttefiklerinin İran'ın balistik füze geliştirme kabiliyeti konusunda endişe duyduğunu ifade etti.
Lungescu, NATO müttefiklerinin aynı zamanda İran'ın Ortadoğu'da istikrarsızlaştırıcı faaliyetleri konusunda da endişeleri bulunduğunu kaydetti.
NATO Sözcüsü Lungescu, "ABD'nin İran anlaşmasından çekilmesinin ardından tüm tarafların İran'ın nükleer silahlar geliştirmesini engelleyecek kapsamlı bir siyasi çözüm için çalışmasını teşvik ediyoruz." ifadelerini kullandı.
İşgalci İsrail'den destek
İsrail Başbakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD’nin nükleer anlaşma ile ilgili kararını “cesur adım” olarak değerlendirdiği kaydedildi.
Netanyahu, "İsrail, Trump'ın Tahran’daki terörist rejimle yapılan berbat anlaşmayı iptal eden cesur kararını tamamen desteklemektedir." sözleriyle ABD’nin kararını desteklediğini bildirdi.
Nükleer anlaşmanın İran’ın Ortadoğu’daki manevra kabiliyetini artırdığını öne süren Netanyahu, "İsrail baştan beri anlaşmaya karşıydı. Bu anlaşma, İran’ın nükleer bombaya ulaşmasına giden yolunu engelleme yerine bilakis yolunu kolaylaştırıyordu." ifadelerini kullandı.
İran’ın nükleer anlaşma ile balistik füze gücünü geliştirdiğini ve Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyayı tehdit ettiğini iddia eden Netanyahu, şunları kaydetti:
"İsrail bunun için, Trump’ın tarihi bir adım attığına inanıyor ve başta Başkan (Donald) Trump olmak üzere cesur yönetimine teşekkür ediyor. İsrail aynı zamanda ABD yönetimine, Tahran’daki terörist rejimle kararlı mücadelesinden dolayı da teşekkür ediyor."
"Derin üzüntü duyuyorum"
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, Twitter’dan yayımladığı mesajda, “ABD’nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesinden derin üzüntü duyuyorum.” ifadesine yer verdi.
“İngiltere, Kapsamlı Ortak Eylem Planı'na (JCPOA) kuvvetle bağlı olmayı sürdürüyor.” ifadesini kullanan Johnson, ülkesinin Almanya, Fransa ve diğer ortakları ile bu anlaşmayı korumak için çalışacağını kaydetti.
Johnson, ABD’nin planıyla ilgili daha fazla detayın açıklanmasını beklediklerini vurguladı.
BM'den yazılı açıklama
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, yazılı açıklamasında, İran ile varılan nükleer anlaşmanın nükleer silahsızlanma ve diplomaside büyük başarı olduğunu ve uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunduğunu belirtti.
BM Genel Sekreteri, anlaşmanın uygulanmasına ilişkin tüm kaygıların anlaşma kapsamında tesis edilen mekanizmalarla ele alınması gerektiğini ve anlaşmayla doğrudan ilgili olmayan hususların bu başarıyı korumak için ön yargısız bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguladı. Guterres, "ABD'nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymaya başlayacak olmasından derin endişe duyuyorum. Anlaşmanın taraflarına taahhütlerini yerine getirme ve tüm üye devletlere de nükleer anlaşmaya destek verme çağrısında bulunuyorum.'' ifadesini kullandı.
Öte yandan Rusya'nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dimitry Polyansky, ABD'nin İran nükleer anlaşmasının ardından BMGK'nin toplanıp toplanmayacağına ilişkin gazetecilerin yönelttiği bir soruya "Bütün seçenekler masada.'' yanıtını verdi.
Trump yönetimin bu kararının hayal kırıklığına uğrattığını ancak şaşırtmadığını belirten Polyansky, ABD'nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesinin Ortadoğu'daki gerginliği artırmasını beklediklerini kaydetti.
"Derin hayal kırıklığı"
Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin İran nükleer anlaşmasından çekilme kararını "derin hayal kırıklığı" olarak değerlendirdi.
İran nükleer anlaşmasının arka planı
İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesi (ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya) ve Almanya, İsviçre’deki uzun müzakerelerden sonra Temmuz 2015'te Tahran yönetiminin nükleer çalışmalarının kontrol altına alınmasına dair bir anlaşma yapmış ve bu Ocak 2016'ta yürürlüğe girmişti.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) yetkililerine, İran'ın nükleer güç tesislerinde denetim yapma hakkı sağlayan anlaşma sayesinde UAEA yetkilileri, santrifüjlerin üretimi, depolanması ve montajıyla ilgili tesislere erişim yetkisine sahip oldu.
Anlaşmayla Tahran yönetimi, çalışmalarını, nükleer güç tesisinde kullanılabilecek yüzde 3 düzeyinde zenginleştirilmiş uranyum üretme kapasitesinde sınırlandırma ve 20 bin olan santrifüj sayısını 10 yıl boyunca 5 bin 60 ile sınırlı tutma sözü verdi. Nükleer silah üretiminde kullanılan uranyumun ise yüzde 90 düzeyinde zenginleştirilmesi gerekiyor.
İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlama sözüne karşılık Batılı ülkeler İran’ın ekonomisini etkileyen yaptırımları kaldırma sözü verdi. İran, ülke dışındaki 100 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarına erişim hakkını, dünya pazarlarına petrol satma imkanını eldi etti.
Ancak ABD Başkanı Donald Trump, İran ile yapılan anlaşmaya karşı çıktı. Trump, Kasım 2016'daki başkanlık seçimi öncesi ve sonrasında anlaşmayı, "dünyanın en kötü anlaşması" olarak niteledi. Trump, İran'ın balistik füze programını kapsamaması ve üzerinden 10 yıl geçtikten sonra İran'ın yeniden nükleer çalışmalarına dönmesine imkan veren hükümler içermesi nedeniyle anlaşmanın "kusurlu" olduğunu belirtti.