Eğitimci-Yazar Rumeysa Sarısaçlı Hocahanım, bugün bayanlara yönelik gerçekleştirdiği tefsir dersinin ardından kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Hocahanım; “Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin bir konuşmasında, Furkan Vakfına ait bir yurdun olmadığını dinlemiştim. Böyle bir açıklaması olmasına rağmen, sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla, bir takım öğrenci evlerini yurt gibi gösterip mühürlemeye çalıştıklarını duyduk. Sözü geçen meskenlerde oturan aileler ve öğrenciler tepkilerini belli etmek için video çekip yayınlamışlar. Bu konu hakkında bilginiz var mı? Eğer varsa bizi de bilgilendirir misiniz?” sorusuna verdiği cevapta; “Furkan Vakfı'nın bizim bildiğimiz her hangi bir resmi yurdu yok” dedi ve bunun keyfi bir uygulama olduğunu dile getirdi.
Hocahanımın açıklaması şu şekilde; Bu konu hakkında sosyal medyadan gördüklerim var. Talebeler gerçekten çok etkileyici bir kaç video yayınlamışlar. Benim bu vahim durumu öğrenmeme zaten bu yetti. Furkan Vakfı'nın bizim bildiğimiz her hangi bir resmi yurdu yok. Ama sempati duyan, okuyan öğrenciler varmış. Bir ev kiralamışlar, bunun kontratını da yapmışlar. Ev sahibi ile kontratları, belgeleri de var. Bu belgelerin olmasına ve talebelerin, "Burası öğrenci evidir" demelerine" rağmen gelen kişiler hiçbir delile dayanmaksızın, o öğrenci evlerinin yurt olduğunu iddia ediyorlar.
KİMSİNİZ SİZ? BU ÜLKEDE NE OLUYOR?
Hani ilk gözaltılar olduğunda vakfın temsilciliği olduğu iddiasıyla bir kardeşimizin evini mühürlediler ya, o kardeşimiz diyor ki; “Bakın çamaşırlarım makinada, bakın iki üniversiteli çocuğum odasında yatıyordu geldiniz başına dikildiniz! Şu odada yurt dışından misafirlerim var, burası benim mutfağım, burası benim odam. Burası ev, asla temsilcilik değil.” Polisin biri diyor ki; "Komiserim burası temsilciliğe benzemiyor. Başlarında gelen kişi diyor ki; "Yaz. Temsilcilik olduğu anlaşıldı.” Şimdi bu nasıl bir kafa, nasıl bir durum? Nasıl bir zulüm? Sonra aynı gün tekrar gelerek; "Özür dileriz, burası temsilcilik değilmiş" dediler. Önce "Valilik emriyle geldik" diyorlardı. Sonra geldiklerinde, "Valiliğin haberi yok, haberiniz olsun" diyorlar. Valinin haberi yoksa sen kimsin peki? Böyle şeyler valinin emriyle olur. Kimsiniz siz? Bu ülkede ne oluyor?
HİÇBİR DÖNEMDE BÖYLE BİR ŞEY OLMADI
Bu öğrenci evlerinde şehir dışından gelmiş okuyorlar. Bu insanlar bir arada ev tutamayacak mı? Ne yapacaklar? Yılın ortasında bu talebeler nerede kalacak? Kirayı peşin verdiklerini söylüyorlar. Yazık bu talebelere... Talebenin zaten parası ne kadardır ki? Aile, sıkıntıyla gönderir. Kirayı peşin ödemişler, nereye çıkacak bu talebeler? Yani bu kadar da olmaz dedirtiyorlar. Hiç bir dönemde böyle bir şey olmadı. Bazıları bizi dinliyorlar, sonra yazıyorlar. Ben, "28 Şubat döneminde bile böyle bir şey görmedik" demişim. “Ya hocahanım niye böyle ağır konuşuyorsunuz, 28 Şubatla bu dönem kıyas edilir mi?” diyorlar. Bence de kıyas edilemez. 28 Şubat devede kulak değilmiş. Yani 28 Şubat'ta yaşadıklarımız bir şey değilmiş. Ben 28 Şubat'ı bizzat yaşadım ama bu dönemde yaşadığım kadar zorluk, zulüm hatırlamıyorum. Ne diyeyim, Allah bu talebelerin yardımcısı olsun. Bir şey yapamıyoruz. Allah yardımcıları olsun, bir çıkış yolu göstersin. Allah bu yetkililere de biraz insaf ve merhamet versin. Eğitim dönemi devam ederken bu talebeleri adeta sokağa bırakacaklar. Bunlar ne yapacak? Aileleri perişan, "Nasıl para vereceğiz?" diyorlar. Bir çocuk okutmak kolay mı?
Biz yetkililere sesleniyoruz; "Lütfen bunları yapmayın. Bu zulümdür. Bu öğrenciler; "Burası öğrenci evi, bakın bunlar öğrenci eşyaları, kiramızı ödedik" diyorlar. Daha nasıl ispat etsinler, ne desinler? Bu keyfi bir uygulamadır. "Yurt olduğu anlaşıldı, kapatacağız" diyorlar!
İlgili Haberler;