Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını son 3 toplantısında yüzde 8,25 seviyesinde sabit tuttu.
Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı ve ekonomist Özlem Derici Şengül, AA muhabirine 24 Eylül Perşembe günü gerçekleştirilecek PPK toplantısına ilişkin yaptığı değerlendirmede, TCMB'nin 17 Ağustos'tan beri 10 milyar TL olarak düzenlediği geleneksel yöntemle repo ihalesini geçen hafta 5 milyar TL'ye düşürdüğünü hatırlattı.
Ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin ise (AOFM) ağustos sonundan itibaren 10 gün yüzde 10,15 civarında seyrettikten sonra artmaya başladığını ifade eden Şengül, geçen hafta yüzde 11,25 olan GLP'nin kullanılması ile AOFM'nin perşembe günü yüzde 10,41'e yükseldiğini söyledi.
Şengül, şunları kaydetti:
"Önümüzdeki günlerde kur üzerindeki baskının hafiflemesine neden olacak kuvvette bir sıkılaştırma olmadığı için dolar/TL'nin yükseldiğini görüyoruz. Önceki hafta, cuma günü 7,446 seviyesinde haftayı tamamlayan dolar/TL, bu hafta 7,60 seviyesinin üzerinde. Ayrıca, enflasyon beklentilerindeki bozulmayı da göz önünde bulundurursak bu artış TCMB'yi perşembe günü gerçekleşecek PPK toplantısında bir faiz artışına götürecektir. TCMB'nin PPK toplantısında politika faizini değiştirmesini beklemiyoruz ancak gecelik repo ve GLP faizlerinde 100 baz puan artırım görebiliriz. Böylece gecelik repo faizi yüzde 10,25'e, GLP yüzde 12,25'e çıkmış olacak ve likidite ayarlamaları ile sıkılaştırma politikası izleyen TCMB'ye biraz daha esnek bir hareket alanı sağlayacaktır."
"TCMB'nin tüm fonlamayı GLP'ye yönlendirme planı da olabilir"
AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi de manşet ve çekirdek enflasyonun yüzde 12 ve üzeri seyrini korumasını yüksek gördüğünü, gelecek enflasyon beklentilerinin yükselişini sürdürdüğünü, Türkiye'nin risk primini yansıtan CDS oranlarının yüksekliğini koruduğunu ve TL'de değer kaybı baskısının artması gibi nedenlerden dolayı TCMB'nin, faiz koridorunu oluşturan tüm faizleri başlangıç olarak 150 baz puan artırması gerektiğini söyledi.
TCMB'nin son toplantıda olduğu gibi politika faizine dokunmadan ancak bu maliyetle fonlama yerine daha pahalı kanallardan (gecelik borç verme ve GLP gibi) tercihte bulunduğunun bilindiğini ifade eden Bürümcekçi, toplantı öncesi ortalama fonlama maliyetinin yüzde 10,5 civarına dayandığını söyledi.
Bürümcekçi, mevcut koridor parametreleri ile bu maliyeti maksimum yüzde 11,25 seviyesine taşıma imkanı bulunduğunu kaydetti.
Şimdiye kadar görülmese de TCMB'nin, tüm fonlamayı GLP'ye yönlendirme planı da olabileceğini aktaran Bürümcekçi, "Merkez Bankası, bu toplantıda faiz koridorunun üst bandını ve GLP faizini artırarak (koridoru asimetrik olarak genişleterek) devam etmeyi de tercih edebilir. Ancak bu hamleler politika faizini doğrudan artırmanın yapacağı etkiyi sağlamayabilir." diye konuştu.
"TCMB, faiz silahını kullanmak zorunda kalabilir"
Econs Kurucu Ortağı Ferhat Yükseltürk ise pandemi sonrası alınan önlemler ve hızlı faiz indirimi nedeniyle kredi büyümesinde hızlı artış yaşandığını, bu durumun özellikle yurt içi yerleşiklerin TL cinsinden tasarruf eğilimlerini azalttığını belirtti.
Ekonomiyi hızlı canlandırma politikasının dış ticaret dengesinde bozulmaya yol açtığını, pandemi nedeniyle turizm gelirlerinin bu yıl için dengeleyici etkisinin de maalesef yaşanamadığını ifade eden Yükseltürk, bütün bunlara ek olarak, yılbaşından bu yana yaşanan portföy çıkışları ve şirketler kesiminin yurt dışı borç ödemelerine bağlı olarak son dönemde TL üzerindeki baskının daha da hızlandığını kaydetti.
Yükseltürk, TL'nin, üretici fiyatları ve dolayısıyla enflasyon üzerinde yukarı yönlü riskleri daha da artırdığını söyledi.
Küresel tarafta, ABD Başkanlık seçimi belirsizliği ve pandemide ikinci dalga endişeleri nedeniyle volatilitenin arttığı bir sürece girildiğini ifade eden Yükseltürk, "Küresel risklerle birlikte fiyatlama davranışlarındaki bozulma nedeniyle TCMB'nin, hem finansal hem de fiyat istikrarı kaygılarıyla faiz artırım silahını kullanmak zorunda kalacağını öngörüyorum. Burada özellikle tasarruf sahipleri açısından TL'yi daha cazip kılacak ve enflasyonun üzerinde getiri sağlayacak bir faiz oranının ancak yurt içi yerleşikler açısından döviz tevdiat talebini keseceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.
"Sadece TCMB'nin atacağı adımlar tek başına yeterli olmayacak"
Ferhat Yükseltürk, daha önce bu gibi durumlarda TCMB'nin davranış fonksiyonuna bakıldığında, ilk etapta geçici önlemler olan gecelik borç verme ve GLP tarafında faiz artırımı yoluna gidildiğini söyledi.
Mevcut enflasyon ve emsal ülke reel faizleri ortalamasına bakıldığında, AOFM'nin yaklaşık olarak 250 baz puan artması gerektiğini belirten Yükseltürk, sadece TCMB'nin atacağı adımların burada tek başına yeterli olmayacağını vurguladı.
Yükseltürk, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ekonomi yönetiminin de bir bütün olarak hem kredi büyümesini sınırlandırıcı önlemler alması hem de döviz piyasasında derinliği artırıcı adımlar atması gerekiyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) aktif rasyosunu tamamen kaldırarak bu dönemde risk yönetimini öncelemesi, swap konusundaki kısıtlamalar ortadan kaldırılarak da yabancı yatırımcıların aşırı değersiz hale gelmiş TL varlıklar lehine pozisyon alabilmelerinin yolunun açılması gerekiyor. Son olarak, Kambiyo Vergisi tarafının da DTH talebini kısmaktan ziyade DTH'lerin çözülmesini zorlaştırdığını görüyoruz. Bu konuda da özellikle yerli yatırımcılar açısından döviz yatırımını cezalandırmak yerine TL yatırımı özendirici politikaların daha etkin çalışmasının daha muhtemel olduğu görülüyor."