Merkez Bankası nın Naci Ağbal başkanlığında gerçekleştirdiği ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizi yüzde 15'e çıkarılırken, sadeleşme ve öngörülebilirlik adına da önemli bir adım atıldı.
Ekonomistler, karar metninin net, sade ve enflasyon hedeflemesi vurgusunun yoğun olmasının öngörülebilirlik açısından kıymetli ve değerli olduğunu söyledi.
Merkez Bankasının üzerine düşen ilk adımı attığını ifade eden ekonomistler, mali alanda ve bankacılık tarafında da atılması gereken adımlar olduğuna dikkati çekti.
"Beklenen reel faiz yüzde 3,8"
Ekonomist Haluk Bürümcekçi, TCMB'nin piyasa beklentileri doğrultusunda karar verdiğini ve bunun TL açısından olumlu bir gelişme olduğunu söyledi.
TCMB'nin faiz artışına gitme gerekçesini beklentilerin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin yeniden tesisi olarak gösterdiğini anımsatan Bürümcekçi, karar metninde para politikası duruşu sıkılığının enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar korunacağının belirtildiği ifade etti.
Bürümcekçi, şunları kaydetti: "Karar sonrası gerçekleşen politika reel faizi yüzde 2,8 ve beklenen reel faizi yüzde 3,8 seviyelerine yükseldi. Dolayısıyla benzer gelişmekte olan ülkeler için beklenen enflasyona göre hesaplanan ve son durumda yüzde 0,6 civarı olan ortalama reel faizin 2-3 puan civarı üzerine çıkmamız, TL'de değer kaybı baskısını azaltma ve TCMB rezervlerinin cari açık finansmanı için erimeye devam etmesini engellemek için yardımcı olacaktır. Faizlerde ileride atılacak adımlara ilişkin net bir sinyal verilmezken, mevcut sıkılığın enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar korunacağı mesajı, enflasyon gerçekleşmeleri, enflasyon beklentileri, TL'nin seyri ve risk primine ilişkin gelişmelerin yeni kararlar için belirleyici olacağını düşündürmüştür."
"Önümüzdeki dönemde olası riskleri yeni para politikası duruşuyla rahatlıkla yönetilebilir"
Virtus Glocal Yönetici Ortağı İnanç Sözer de Merkez Bankasının politika faizini yüzde 10,25'ten yüzde 15'e çıkarırken, bundan sonra sadece tek faiz kullanılacağını ve olası piyasa iyimserliğinde döviz rezervi biriktirmeye odaklanılacağının sinyalini verdiğini söyledi.
Bu sayede kısa vadede riskler kontrol altına alındığını, hem güçlü bir kredibilite sağlandığını hem de yabancı yatırımcının talep ettiği öngörülebilirliğin sunulmuş olduğunu belirten Sözer, şunları kaydetti:
"Bugünkü karardan sonra önümüzdeki seneye dair tahminler bir miktar iyileşecekken, dolar/TL'de de bir müddet 7,75 tepe olmak üzere peyderpey 7,0 seviyesine doğru geri çekilme olacağını tahmin ediyorum. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu liyakatli ve rasyonel Merkez Bankası Başkanı ile politikalarına kısa vade boyunca kavuştuğu teyit edilmiş oldu. Önümüzdeki dönemde olası riskleri bu yeni para politikası duruşuyla rahatlıkla yönetilebileceğini öngörüyorum."
Sözer, enflasyonun tek haneli seviyeye ineceği belirginleşene kadar faizlerin sabit tutulması durumunda 2023'e kadar politika faizinde yeni bir artırıma da gerek kalmayabileceğini dile getirdi.
"Öngörülebilirlik ve sürdürülebilirlik adına doğru adım"
Özyeğin Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve GOA Danışmanlık Kurucusu ekonomist Gizem Öztok Altınsaç ise TCMB'nin faiz kararının piyasa beklentisi ile uyumlu olduğunu belirterek, "Sadeleşmenin de net şekilde karar metninin içinde ifade edilmiş olmasını çok olumlu buluyorum. Karar metni gayet iyi." dedi.
Bundan sonra tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı olan yüzde 15'ten yapılacak olmasının hem öngörülebilirlik hem de sürdürülebilirlik adına enflasyonla mücadelede en doğru adım olduğunu söyleyen Altınsaç, ancak gidilecek yolun uzun olduğuna ve ekonomi alanında hala atılması gereken adımların varlığına dikkati çekti.
Altınsaç, bu adımların da zamanla gelmesiyle Türk lirasına güvenin tesis edileceğini vurguladı. Pandeminin ekonomi üzerinde baskı oluşturduğu ama bir taraftan da enflasyonla mücadelenin gerekli olduğu bir süreçten geçildiği söyleyen Altınsaç, şu anda yüzde 15'lik politika faizinin yeterli olduğunu dile getirdi.
Enflasyonla mücadelede doğru para politikası adımının önemli olduğunu ancak yapılması gereken daha fazla şeyin olduğunu belirten Altınsaç "Merkez Bankası üzerine düşen ilk adımı attı, bundan sonrasında döviz rezerv yönetiminin de nasıl şekilleneceğini piyasa yakından takip edecek. Mali alanda ve bankacılık tarafında da atılması gereken adımlar var. Örneğin aktif rasyosu hesaplamasını kalması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Ülke risk primindeki azalış eğiliminin devam etmesini bekliyoruz"
Deniz Yatırım Strateji Bölüm Müdürü Orkun Gödek de kamuoyu ile paylaşılan metnin geçmişe kıyasla daha kısa, net mesajlar içeren ve fiyat istikrarı vurgusunu öne çıkaran ifadelerden oluştuğunu, tüm fonlamanın haftalık repo faizinden yapılacağı ve bu durumun parasal duruş için tek gösterge olacağı mesajını sadeleşme yolunda atılmış son yılların en net adımı olarak gördüklerini söyledi.
TCMB kararı sonrasında Türk lirası cinsinden fiyatlanan varlıklara yönelik son 2 hafta içerisinde taşıdıkları iyimserlikte herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını belirten Gödek, "Ülke risk primindeki azalış eğiliminin devam etmesini bekliyoruz." dedi.
Gödek, ilk kez PPK metnine giren ifadelerin taşıdığı mesajların ciddi yönlendirme niteliğinde olduğunu vurgulayarak, "Kasım ayı PPK toplantısı sonrasında içeride normalleşme adımlarının devam etmesini bekliyoruz. Bu kapsamda zamana yayılır ve kısa vadede TCMB rezerv yapısını da negatif etkilemeyecek şekilde swap düzenlemelerine yönelik gevşetme adımlarının takibi söz konusu olabilir. Keza aktif rasyo düzenlemesinin de gözden geçirileceğine inanıyoruz." diye konuştu.
"Merkez Bankası piyasadan kredibilite aldı"
Econs Kurucu Ortağı ve ekonomist Ferhat Yükseltürk, faiz kararının ve ortaya çıkan karar metninin piyasa beklentisini karşıladığını ve piyasaya olumlu yansıdığını söyledi. Net, anlaşılır, sade ve enflasyon hedeflemesi vurgusunun yoğun olduğu bir karar metninin ortaya çıktığını belirten Yükseltürk, öngörülebilirlik açısından kıymetli ve değerli bir karar alındığını ifade etti.
Piyasanın öngörülebilirlik noktasında istediğini aldığına dikkati çeken Yükseltürk, "Şu anda Merkez Bankası piyasadan kredibilite satın aldı. Piyasalar açısından da pencere açılmış oldu. Bundan sonra Türk lirası üzerindeki volatilitenin azalmasını bekleyebiliriz. Merkez Bankası'nın bu seviyelerden hemen rezerv biriktireceğini düşünmüyorum. Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası mevcut sıkı duruşunu devam ettirir ve yabancı portföy akışında hızlı giriş görürse TL'deki hızlı değer kazancını önlemek adına rezerv biriktirmeye gidebilir. İlk etapta TL'nin belli bir stabilizasyona kavuştuğunu görmek isteyecektir." şeklinde konuştu.
Yükseltürk, Merkez Banaksının bugünkü faiz artırımının aslında ek bir sıkılaştırma adımı olmadığını, politika faizinin piyasa faizlerine getirildiğini söyledi.
Politika faizinin yüzde 15'e çıkarılmasıyla kredi faizlerinin ekstra yükselmeyeceğini belirten Yükseltürk, "Zaten kredi faizleri bu seviyeye gelmişti. Merkez Bankası, piyasa gerçeklerini kabul etti ve fakat piyasanın önüne geçmedi. Piyasanın önüne geçseydi döviz kurlarınsa daha sert düşüşler bekleyebilirdik. TCMB'nin aldığı faiz kararıyla ilgili 'sıkılaşma oldu ve ekonomik büyüme bu kararla birlikte negatif etkilenecektir' şeklindeki yorumlar iş bilmezliktir." ifadelerini kullandı.