EMEP: Erdoğan yönetimi 15 Temmuz’u hala “allah’ın bir lütfu” olarak kullanmaya devam ediyor

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, “Ekonomideki kara bulutları da 15 Temmuz darbe girişimi ile açıklayan AKP sözcüleri açıktır ki daha çok yasak ve baskı peşindedir. Erdoğan yönetimi 15 Temmuz’u hala “Allah’ın bir lütfu” olarak kullanmaya devam ediyor.” dedi. EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak 15 Temmuz dolayısıyla partisi adına bugün yazılı açıklama … EMEP: Erdoğan yönetimi 15 Temmuz’u hala “allah’ın bir lütfu” olarak kullanmaya devam ediyor Devamı »

Eklenme Tarihi: 15 Tem 2022
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 15 Tem 2022
EMEP: Erdoğan yönetimi 15 Temmuz’u hala “allah’ın bir lütfu” olarak kullanmaya devam ediyor

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, “Ekonomideki kara bulutları da 15 Temmuz darbe girişimi ile açıklayan AKP sözcüleri açıktır ki daha çok yasak ve baskı peşindedir. Erdoğan yönetimi 15 Temmuz’u hala “Allah’ın bir lütfu” olarak kullanmaya devam ediyor.” dedi.

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak 15 Temmuz dolayısıyla partisi adına bugün yazılı açıklama yaptı. Başkavak’ın açıklaması şöyle:

“DARBE GİRİŞİMİNE ZEMİN HAZIRLAYAN POLİTİKALARIN BİR SORUMLULUĞU DA AKP HÜKÜMETİNDEDİR”

“15 Temmuz Darbe Girişiminin üzerinden 6 yıl geçti. Partimiz bütün askeri darbeler gibi 15 Temmuz darbe girişimini de lanetlemektedir. Cuntalar ve askeri darbe girişimleri halka karşıdır. Darbe girişimi neticesinde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın ailelerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz.

Darbenin arkasındaki karanlık cemaat örgütlenmesinin AKP ile uzun yıllar devam eden siyasal ortaklığı ortadadır. AKP’li sözcüler defaatle Fetullah Gülen ve cemaatine övgüler dizen beyanatlarda bulunmuşlardır. Dolayısıyla Gülen cemaatine ve darbe girişimine zemin hazırlayan politikaların bir sorumluluğu da AKP hükümetindedir. Öyle ki aradan 6 yıl geçtiği halde darbenin Meclis’teki ve siyasetteki ayağı bir türlü açığa çıkarılmamıştır. Araştırma komisyonları, önergeler havada bırakılmıştır. Darbe girişimindeki karanlık noktalar açığa çıkarılmadıkça darbelerle yüzleşme sağlanamaz.

Öte yandan 15 Temmuz darbe girişimini ‘Allah’ın bir lütfu’ olarak sayıp devrimci, demokratik muhalif tüm halk güçlerini hedefe koyan AKP iktidarı, tek parti tek adam rejimini de adım adım inşa etmiştir. Bu yolda emekçileri ve halkı baskı altına alan yasal düzenlemeler yapılmış, on binlerce çalışan ya da yüzlerce sendikacı işinden edilmiştir. Demokratik medya kanalları, gazete ve dergiler, dernekler kapatmalarla yüz yüze kalmıştır. OHAL komisyonları sürekli uzatmalara oynayarak adeta bir cezalandırma mekanizması gibi çalışmıştır.

“15 TEMMUZ’U HALA ‘ALLAH’IN BİR LÜTFU’ OLARAK KULLANMAYA DEVAM EDİYOR”

Gerçek anlamda bir laiklik asla tesis edilemediği gibi bir cemaatin yerini diğer tarikat ya da tarikatlar almaya başlamıştır. Öyle ki tarikatlar devlet kadrolarının belirlenmesinde yine etkin duruma gelmişlerdir. Son olarak, ekonomideki kara bulutları da 15 Temmuz darbe girişimi ile açıklayan AKP sözcüleri açıktır ki daha çok yasak ve baskı peşindedir. Pandemi, ekonomik kriz ve savaş girdabında perişan olan emekçi milyonların karşısında siyasal iktidar, bir avuç sermaye sınıfına hizmet etmektedir. Erdoğan yönetimi 15 Temmuz’u hala ‘Allah’ın bir lütfu’ olarak kullanmaya devam ediyor. Türkiye halkı darbelerle tek adam yönetimi arasında bir seçeneğe mecbur değildir. İşçi sınıfı ve halkımız darbelere karşı mücadele kadar, emeği ve halkı yok sayan sermaye politikalarına ve tek adam yönetim anlayışına karşı da mücadele etmelidir. Eşitlik, özgürlük, demokrasi, gerçekten laik ve bağımsız bir Türkiye mücadelesinde birleşelim.”