Erdoğan: Basın özgürlüğü konusundaki hassasiyetimizi bilenler bilir

Eklenme Tarihi: 24 Oca 2020
6 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Erdoğan: Basın özgürlüğü konusundaki hassasiyetimizi bilenler bilir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, ikili görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan, Almanya ile ilişkilerin güçlendirilerek devam ettirileceğini söyledi.

Berlin’de düzenlenen Libya Konferansı ve Libya’daki ateşkese değinen Cumhurbaşkanı, Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri Halife Hafter’e tepki gösterdi.

Erdoğan, ‘darbeci’ dediği Hafter için, "Kendisine verilen destekler ciddi manada şımartmıştır" ifadelerini kullandı.

"Hafter’in uzlaşı niyeti yok"

Erdoğan, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerine destek vermeye devam edeceğini yineledi.

Cumhurbaşkanı, şunları söyledi:

UMH’ye destek vermek BM kararı gereğince tercih değil yükümlülüktür. Darbeci Hafter ve destekçilerinin son günlerde saldırılarını artırması, bu şahsın uzlaşı gibi bir niyetinin olmadığını göstermiştir. Kendisine verilen bu destekler ciddi manada şımartmıştır. Biz her halükarda Libyalı kardeşlerimizi bu zor günlerinde yalnız bırakmamakta kararlıyız.

Suriye’nin İdlib kentinde yaşanan göç dalgasıyla ilgili ise Erdoğan, 400 bine yakın İdliblinin Türkiye sınırına doğru hareket halinde olduğunu ifade etti.

Avrupa Birliği süreci

Almanya ile Avrupa Birliği (AB) sürecinin de ele alındığını açıklayan Erdoğan, Almanya’nın temmuz ayından itibaren AB Dönem Başkanlığını devralacağını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

Sayın Şansölye’ye önümüzdeki dönemde AB’den beklentilerimizi aktardık. Bunun Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi bakımından önemli bir fırsat teşkil edeceğini düşünüyoruz.

"Bu eylemlerin görmezden gelinmesini anlamak mümkün değil"

Almanya’da Türklere yönelik saldırılar olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, "Geçtiğimiz aylarda Barış Pınarı Harekatımızı bahana eden terör örgütü yandaşları Almanya’da Türklere saldırılar düzenledi. Büyükelçimizin hizmet aracı örgüt mensupları tarafından ateşe verildi. Bu saldırıları bir kez daha lanetliyor, kınıyorum. Bu eylemlerin görmezden gelinmesini, hele hele bunun demokratik hakmış gibi gösterilmesini anlamak mümkün değildir" şeklinde konuştu.

Merkel: Mülteci konusundaki çabaları nedeniyle Türkiye’yi takdir ediyoruz

Erdoğan’ın ardından konuşan Merkel ise, Libya ve Suriye konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

İdlib’den kaçan insanlar için maddi destek sağlamaya hazır olduklarını söyleyen Merkel, "Bu insanlara yardım edebilirsek çok iyi olacak" ifadelerini kullandı.

Merkel, "Nüfus açısından burada 3,5 milyon veya daha fazla mülteciyi buraya kabul etmenin Türkiye açısından ne kadar önemli bir çaba olduğunu takdir ediyoruz" dedi.

Libya’da kırılgan ateşkesin sağlam ve kalıcı bir ateşkese dönüşmesi için çaba harcanması gerektiğini ifade eden Merkel, "Bu süreç konusunda Sayın Serrac’ın da açık olması ve sürece katkı sağlaması önemli. Umuyoruz ki Hafter tarafından da olumlu adımlar atılır" şeklinde konuştu.

Erdoğan: Sarrac’ı yalnız bırakmayacağız

İki liderin açıklamalarının ardından iki ülke gazetecilerinden soru alındı.

Alman basınından bir gazeteci, her iki lidere de şu soruyu sordu:

Türkiye Libya’ya ne zaman müdahale edecek, Türkiye’nin asker göndermesi söz konusu dediniz. Silah ambargosuna uyacak mısınız?

Erdoğan, Libya’daki askeri güçlere eğitim vermek için TBMM’nin onayıyla heyet gönderildiğini ifade ederken, "Biz Sarrac’ı yalnız bırakmayacağız. Elimizden gelen desteği vermekte kararlıyız" dedi.

"500 yıllık bir geçmişi olan Türkiye’nin Libya’daki mazisi ve onların da Türkiye’ye yapmış oldukları bu davet herhalde böyle bir hakkı doğurur" diyen Erdoğan, Hafter’in BM tarafından tanınmadığını tekrar hatırlattı.

"Bu destekleyenler arasında Abu Dabi yönetimi var, Mısır var"

Erdoğan, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:

"Biz bir terör noktasında herhangi bir tanınırlığı olmayan kişiye değil, biz Sarrac’a ki BMGK’nın kendisini tanıdığı, meşru olarak tanıdığı bir kişiye ve onun ordusuna böyle bir desteği veriyoruz. Hafter’in böyle bir tanınırlığı söz konusu değil. Ama Hafter nasıl bazı ülkeler tarafından tanınıyor bunu anlamakta zorlanıyoruz. Moskova’ya çağrıldı, oradan kaçmıştır adeta. Berlin’e davet edildi ama ne yazık ki 55 maddelik metne de yine imzasını koymamış. Eğer sürekli olarak bu tür insan şımartılırsa, bu destekleyenler arasında Abu Dabi yönetimi var, Mısır var"

Merkel, Libya konusundaki soruya verdiği yanıtta, "Ateşkes yer yer ihlal edildi. Fakat konferanstan ve Rusya’daki görüşmelerden beri çatışmalar epey azalmıştı. Şu anda önemli olan askeri komitenin toplanması" ifadelerini kullandı.

Tarafların 55 maddeyi kabul etmesinin önemli olduğunu söyleyen Merkel, sürecin zor olduğunu sözlerine ekledi.

Erdoğan Merkel’i düzeltti: İmza koydu mu?

Merkel, Hafter’in Berlin’deki konferansta ateşkesi kabul ettiğini ve askeri komite için isim bildirdiğini söyledi.

Erdoğan, ise Merkel’e dönerek, "Sayın Şansölye, kabul etti ama imza koydu mu? İmza yok" sözleriyle itiraz etti.

Erdoğan’ın sözlerine ‘haklısınız’ yanıtını veren Merkel, şunları söyledi:

Belki bir yanlış anlama söz konusu. Hafter de 55 maddeyi kabul ettiğini söylemedi gerçekten. Sadece ateşkesi kabul etti Moskova’da olduğu gibi imzalamadı bu konuda haklısınız. Moskova’da imzalamadan ayrıldı.

"Basın özgürlüğü konusundaki hassasiyetimizi bilen bilir"

ALman gazetecilere akreditasyon verilmediğine yönelik haberlere tepki gösteren Erdoğan, "Türkiye'nin Alman gazetecilere akreditasyon vermediği şeklinde yansıtmaya çalıştıklarını görüyoruz. Böyle bir özel muamelenin, Alman gazetecilere dönük olumsuz bir çifte standardın olmadığını açıkça ve ilk elden ifade etmek isterim. Basın özgürlüğü konusundaki hassasiyetimizi bilenler bilir. İletişim Başkanım da bu konularda hassastır" ifadelerini kullandı.

Erdoğan ve Merkel’in açıklamalarının devamı şöyle:

SORU: Türkiye'nin bu AB ile mülteci anlaşması kapsamında 6 milyar Euro'nun ötesinde desteklenmesini düşünebiliyor musunuz? Bu çünkü Türkiye'nin üstünde büyük bir yük. Özel bir çaba var mı? İdlib konusunda sayın Cumhurbaşkanı da değindi; 'AB açısından sonuçları olabilir' dedi. Sayın Cumhurbaşkanı size şunu söylemek istiyorum: Sayın Şansölye değindi. Almanya'da çalışan Türk meslektaşlarımız var, hiçbir bürokratik engel olmadan çalışabiliyorlar. Biz burada Alman gazeteciler halen çalışma iznimiz yok burada. Örneğin kimlik kontrolü yapıldığında çalışma iznimiz yok.

"AB’nin 3 milyarlık desteğin ötesinde de destek vereceğini düşünüyorum"

Merkel: Mültecilere destek ve çabalarla ilgili AB'nin 3 milyarlık desteğin ötesinde de destek vereceğini düşünüyorum. Şu anda kısa vadede insanların geri dönmesi söz konusu değil. İdlib'den Türkiye'ye kaçan insanlar şu anda çadırlarda. Onlar için barınabilecekleri sabit binaların yapılması söz konusuymuş. Kızılay'la birlikte bu çabalar için Almanya olarak destek vermemiz mümkün olabilir. Bu konuda güvenli bölge ile ilgili olarak BM Mülteciler Komsiyonu ile görüşüldü. BM oradan bazı mültecilerin geri dönebileceği düşünülürse adımlar atılabilir.

"400 bine yakın İdlibli sınırımıza doğru hareket halinde"

Erdoğan: İkili görüşmemizde Şansölye Merkel'e İdlib'deki durumu açtım. 4 milyon nüfusu olan İdlib'in 400 bine yakın İdlib'li bizim sınırımıza doğru hareket halinde. Özellikle bu kış mevsiminde buradaki insanlara ne gibi destekte bulunabiliriz diye insani yardım bazında tabii çadırlarla bu işi çözmek mümkün değil. Süratle briket barınaklar yapmak suretiyle seferberlik ilan ettik. Kızılay ve AFAD'ımız bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. İlk etapta 10 bin briket barınak yapma adımları atıldı. Bunları gerekirse artırarak devam ettireceğiz. Suriye tarafında bu yapılanma gerçekleştirilecek. Tuvaleti, banyosu olacak. Isıtma imkanlarını hazırlıyoruz. Adımı bu şekilde atacağız. Sağolsun Şansölye 'Biz de belli desteği verebiliriz' dediler. Güvenli bölge konusu bildiğiniz gibi Tel Abyad ve Resulayn arasında 125 km'lik, 32 km derinliğinde bölgedir. Bugüne kadar da maalesef başta ABD olmak üzere Rusya Federasyonu ve tüm batılı ülkeler ki, değerli dostum Şansölyeyle de bunu konuştuk. Planımız, projemiz hazır dedik. El ele vermemiz lazım, beraberce bu adımı atmamız lazım. Zira o briket evlere benzemez. İnsani yaşamın sağlanacağı bir adım atacağız. Ev, okul, mabedleriyle bütün bunların yapıldığı şehir inşaa edelim diyoruz. Güvenli bölge barışın egemen olduğu bir yer olsun dedik. Bu konuda hala bize olumlu bir dönüş maalesef olmadı. Bunun lojistik noktada tedbirlerini biz de alabiliriz. Dünya barışına destek veriyoruz diyen ülkelerle bu adımı atabiliriz. Ama bu tür dönüşler olmadı. Gerek Amerika gerek Rusya ile yaptığımız görüşmelerde terör örgütleri buradan çıkarılmış değil. Onların bu bölgelerden çıkarılması lazım. Dolayısıyla Barış Pınarı Harekatı bölgesinde mücadelemiz sürüyor.

Uluslararası basın mensuplarının çalışma izinleri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın görev alanına girmektedir. 2019 yılında 19 farklı Alman medya kuruluşundan 30 gazeteciye yerleşik akreditasyon kartı düzenlemiştir. 28 Alman basın mensubunun başvuruları ulaşmıştır. 31 Aralık 2019 tarihinde tamamlanmıştır. Mevzuat uyarınca bunların değerlendirilmesi yapılmalıdır. Almanya ile iyi ilişkilerimizden rahatsız olan bazı kesimleri bu rutin değerlendirmeyi, Türkiye'nin Alman gazetecilere akreditasyon vermediği şeklinde yansıtmaya çalıştıklarını görüyoruz. Böyle bir özel muamelenin, Alman gazetecilere dönük olumsuz bir çifte standardın olmadığını açıkça ve ilk elden ifade etmek isterim. Basın özgürlüğü konusundaki hassasiyetimizi bilenler bilir. İletişim Başkanım da bu konularda hassastır.