Erdoğan: Güvenli bölge oldu oldu, olmadı kapıları açarız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oluşturulmak istenen güvenli bölgede konut inşa ederek Türkiye'den en az bir milyon Suriyeli'yi buraya yerleştirmeyi hedeflediklerini söyledi

Eklenme Tarihi: 05 Eyl 2019
8 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Erdoğan: Güvenli bölge oldu oldu, olmadı kapıları açarız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oluşturulmak istenen güvenli bölgede konut inşa ederek Türkiye'den en az bir milyon Suriyeli'yi buraya yerleştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Bu konuda maddi ve lojistik destek beklediklerini ifade eden Erdoğan, Suriyeli'lerin Türkiye sınırları içinde kurulan çadır kentlerde insanca yaşamadıklarını belirterek, "Bir yere kadar bu işe katlandık, katlanıyoruz. Bu yükü sadece biz mi çekeceğiz? Bu tür zulme kusura bakmayın biz vesile olamayız Oldu oldu, olmadı kapıları açmak zorunda kalırız" dedi.

Genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşan Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

"Türkiye'nin büyümesi, güçlenmesi, her alanda hedeflerine ilerlemesi için gece gündüz çalışıyoruz. Teşkilatlarımızın desteği, dostlarımızın hayır duası ile durmak yok, yola devam diyerek devam ediyoruz. Buradaki her bir arkadaşımın en büyük meselesi sorumluluğunu üstlendiğimiz kutlu davaya hizmet etmek. Duruşumuzla, icraatımızla milletimizin gönlünü kazanmaktadır. Herhangi bir arkadaşımız herhangi bir şahsi konuyu görevinin önüne koyuyorsa üstlendiği sorumluluğun hakkını veremiyor demektir. İşlerimize dört elle sarılmak mecburiyetindeyiz."

"Ak Parti milletimiz tarafından kurulmuş ve bu güne kadar da milletimizin duasıyla ayakta kalmış bir partidir. Bizim milletimizden başka dayanacağımız hiçbir dayanağımız yoktur. Ülke genelinde hizmet eden yol arkadaşlarımızın kibirleri boylarını aşanların kaprislerine feda etmedik, etmeyeceğiz. Biz dedikodulara asla kulak asmadan yolumuza bakacağız."

"Partimizin 10 milyonun üzerinde üyesi var; üye sayımızda yüzde 95'ten fazlası vefatlardan kaynaklı 290 bin kişilik bir eksilme gördük."

"İl, ilçe ve belde başkanlarımızın yeni üye kayıt işlemlerini aksatmadan sürdürmeleri önemlidir. Delege listelerinin yenilenmesi, kongrelerin yapılması, kadın ve gençlik kollarımızın da kongrelerini gerçekleştirmesi gerekiyor. Partimizin 10 milyonun üzerinde üyesi var. Böyle büyük bir üye kaydına mensup başka bir parti söz konusu değil. Tüm bu çalışmaların önümüzdeki temmuz ayına kadar bitirilmesini hedefliyoruz. Ak Parti'nin en büyük özelliği sürekli kendini yenileme, tazeleme kabiliyetine sahip olmasıdır."

"Yeni isimleri partimizin yönetim kademelerine katacağız"

"Kuruluşundan bu güne partimize hizmet etmiş hiçbir arkadaşımızı safımız dışında bırakmayacak ahde vefayı asla ihmal etmeyeceğiz. Yeni isimlerle kadrolarımızı tahkim edeceğiz. Yeni isimleri partimizin yönetim kademelerine katacağız. Gerek genel merkezimizin yapacağı çalışmalar, gerek gelecek önerilerle bu isimleri bulup çıkarmakta kararlıyız."

"İl başkanlarımızın tek önceliği ve mesaisinin parti olması gerektiğini söylüyorum. Şartları buna uymayan kişiler ya il başkanlığına talip olmayacak ya da tüm işlerini buna göre ayarlayacak. Bunun başka bir yolu yok. Biz büyüklerimizden böyle gördük, bizler böyle çalıştık, sizlerden de aynı şekilde çalışmanızı bekliyoruz. İşte bu anlayışla teşkilatlarımızda göreve getirilen Ömer'lere Hatice'lere ihtiyacımız var. Sizlerden partimizin bayrağını en yukarıya taşıyacağı isimlerle kongrelerimizi yeniden diriliş şölenlerine çevirmenizi istiyorum.

"Partimizin bugün geldiği yeri ve geleceğini değerlendirirken son dönemde yaşadıklarımızı gözardı edemeyiz. Bu çerçevede özellikle 15 Temmuz üzerinde önemle durmamız gereken bir milattır. 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünün yaşandığı gece omuz omuza vererek darbeye direnen ülkemizdeki tüm kesimleri Türkiye ortak paydasında bir araya getirmek için çalıştık. Siyasi görüş ve meşrep farklılıklarına bakmadan terörle ve şiddetle arasına mesafe koyan herkesle iş birliği zeminimizi güçlendirmek istedik. Hatta ihanete direnirken darbecilerle anlaşıp tankların arasından kaçan CHP yönetimine bile el uzattık. 7 Ağustos'ta Yenikapı Meydanı'nda sergilediğimiz dayanışma tablosu bunun ilk adımını oluşturdu. Gerçekten tarihi bir dayanışma tablosu sergiledik. Tankların arasından kaçıp gidenleri de biz buraya davet ettik. Son ana kadar gene kaçıyordu ama son anda geleceğini bildirmesi üzerine onu da kabul ettik. Biz ülkemizin birliği ve beraberliği için elimizden geleni yapıyoruz. Sadece FETÖ ihanet çetesine değil onların arkasındaki kirli ellere de orada çok anlamlı bir mesaj verdik. Ancak tüm iyi niyetimize rağmen o tabloyu devam ettirmek mümkün olmadı. Yenikapı ruhuna ilk darbe kontrollü darbe söylemiyle bizzat CHP Genel Başkanı tarafından vuruldu. CHP FETÖ'nün tezlerini FETÖ'cülerin argümanlarını sahiplenerek kısa sürede fabrika ayarlarına geri döndü. OHAL uygulamasına saldırdı. Daha pek çok söylemi ve eylemiyle bu parti ülkemiz için kritik bir dönemde FETÖ ile mücadeleyi zaafa uğratmaya çalıştı.

"CHP'nin ilkesizliği, yalpalamaları, tutarsızlıkları..."

17-25 Aralık girişiminden bu yana CHP ve şurasına maalesef terörle mücadelenin siyaset üstü bir konu olduğunu, ülkemiz ve milletimiz açısından bir beka sorunu olduğunu anlatamadık. Mili meselelerin günlük siyasetin tartışmalarına kurban edilmemesi gerektiğini bunlara bir türlü öğretemedik. Milletin yanında yer almak varken artık diyet borçlarından mı, artık siyaset hırslarından mı, basiretsizliklerinden mi bilmiyorum CHP ekibi hep milli irade düşmanlarıyla yol yürümeyi tercih etti. Bugün de aynı tavırlarını sürdürüyorlar. CHP'nin egemenlik haklarımızı korumak diye bir derdi olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır. CHP'nin ilkesizliği, yalpalamaları, tutarsızlıkları karşısında biz de MHP ile iş birliğimizi yeni bir safhaya taşıdı. Cumhur İttifakı Yenikapı ruhunun çelikleşmiş halidir. Cumhur İttifakı milletimizin her bir ferdinin parçası olduğu 82 milyonluk büyük Türkiye ittifakının lokomotifidir."

"CHP içine sindirse de sindirmese de CHS'den dönüş yoktur"

"Bu yeni yönetim sistemi, 1961 ve 1982 darbe anayasalarıyla daraltılan siyasi alanı genişletmiştir. Sivil siyasetin üzerinde yıllardır demokrasinin kılıcı gibi duran yapılar kendi görev alanlarına çekilmiştir. Milletimizin beklentilerine maziden atiye giden tarihi yürüyüşüne en uygun yönetim modelini ülkemize kazandırdığımıza inanıyoruz. CHP'nin yeni sistemden hazımsızlık duymasının sebebi sistemin getirdiği işte bu büyük demokratik dönüşümdür. CHP ve şürekası imtiyazlarını kaybettikleri için bu kadar rahatsız oluyorlar. Ancak CHP ve ortakları içine sindirse de sindirmese de artık Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nden geriye dönüş yoktur. Milletimiz uzun mücadeleler sonucunda elde ettiği bu kazanımı elinden alınmasına hiçbir zaman müsaade etmeyecektir. Elbette her yenilikte olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nde de uygulamadan veya eski alışkanlıklardan kaynaklanan bazı eksiklikler olabilir. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yürüttüğümüz kapsamlı çalışmayla bütün eksiklikleri belirledik. Sistemden değil uygulamadan kaynaklandığını tespit ettik, bu sebepten işimizin kolay olduğunu görüyoruz. Nereden nereye geldik yakında bunu milletimizle paylaşacağız."

"Kıbrıs Barış Harekâtı sebebiyle ülkemize uygulanan askeri ambargolar bizi savunma sanayi ile ilgili ilk adımları atmaya yönlendirmişti. Sen 1974. Oradan buraya aldığımız mesafe ortada. Ülkemizin sanayisi ve ticaretini bitireceği gözüyle bakılan gümrük birliği anlaşması rekabet gücümüzü küresel çapta artırdığımız bir sürece dönüşmüştür. En büyük atımları Ak Parti döneminde yaşadık."

"Ülkemizi terör örgütleri karşısında çaresiz bırakma çabasını dünyanın en ileri ürünlerini geliştirerek boşa çıkardık. İnsansız hava araçlarını, güdümlü mühimmatları bizden esirgeyenler bugün ürettiğimiz ürünleri şaşkınlıkla takip ediyor. Aynı şekilde bugün Doğu Akdeniz’deki karbon arama faaliyetinde söz sahibi haline geldiysek bundan önce edindiğimiz gemilerimize borçluyuz."

"Hâlâ sıkıntı yaşadığımız meseleler var"

Hakkımız olan konulardan bizi mahrum etmeye kalkamaz kimse. Burada Kuzey Kıbrıs'taki soydaşlarımızın hakları var. Bizim garantör ülke olarak söz söyleme hakkımız var. Sonuna kadar bunların savunucusu olacağız. Kıyılarımızdan olup bitenleri seyrediyor olduk. Hâlâ sıkıntı yaşadığımız meseleler var. Özellikle hava savunma sistemleri yeni nesil savaş uçakları, yüksek teknolojiye dayalı kimi ürenlerin tedarikleri konusunda ülkemizin önüne sürekli engeller çıkartılıyor. Hiç şüpheniz olmasın önümüze çıkartılan her engel bir süre sonra aynı teknoloji ve ürünü kendimizin geliştirmesiyle anlamsız hale gelecektir. Ülkemize yönelik yaptırım tehditleri bizi korkutmaz, bize geri adım artırmaz. Tam tersine sadece yürüdüğümüz yoldaki kararlılığımızı perçinler."

"Biz bu yolda yürürken birçok korkakları da tanıdık"

"Birilerinden sürekli korkar halde yaşarsak bilesiniz ki yaşama hakkımız olmaz. Önümüzdeki dönem bu bakımdan tarihi önemde gelişmeleri yaşayacağımız bir dönem olacaktır. Biz bu yolda yürürken birçok korkakları da tanıdık yani, onu da bilesiniz. Bize korkaklık noktasında nasihatte bulunanları da iyi biliriz. Bugün parlamentoda olan siyasi partilerin içinde de bu korkakların boyunu posunu çok iyi biliriz. Bize Orta Doğu’da ne işiniz var diyenlerin bunu neden söyledikleri belli ama ne işimiz olduğunu gösterdik, gösteriyoruz. Valla bizimle dün Sivas’ta olanların mandayı kabul edip etmediklerini görüyoruz.

Bunlar mandacı mandacı. Bunlarda yürek yok. Cüdi’de Tendürek’te olan kahramanların bunlar savunucusu değil, tam aksine onların önünü kesmeye çalışanlardır. Geri planda bunların ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Dış politikada yanlarına aldıkları kişilerin de ne durumda olduklarını biliyoruz. Bu milletin şahsiyetini hiçbir zaman korumadılar, koruyamadılar. Tam aksine ürkeklik gösterdiler, dik duramadılar."

"Gelin güvenli bölgede bir şehir kuralım"

"Bir diğer önemli gündem konumuz da Suriye'de yaşanan gelişmeler. Ülkemizde bulunan sayıları 3 milyon 650 bini bulan Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Muhalefet ne diyor? Geldiğimiz anda bunları kovacağız. Bazı illerde de bu tür Suriyeli sığınmacıları kovanları görüyoruz. Hangi zihniyet bu? Mandacı zihniyet. Allah göstermesin muacir de olabilirdik. Varil bombalarından kaçıp da bize sığınanlara kucak açtık. Batı'daki bazı ülkelerin yaptığı gibi ancak 100-200 tane sığınmacıya kapı açmadık, tam tersini yaptık. Bize şimdi bazı yerlerde teşekkür ediyorlar. Teşekkür edilen olmak da hiçbir destek vermeseler de bizim için büyük bir onurdur.

"Sınır kapılarını açmak zorunda kalırız"

Şu ana kadar bizim yaptığımız harcamalar 40 milyar doları buldu. Avrupa Birliğinden bizim bütçemize gelmiyor, nereye geliyor? Uluslararası kuruluşlara geliyor. 3 milyar Euro gibi bir destek geldiği ifade ediliyor. Bizimki çok daha farklı bir konumda. Bunlar verdikleri sözleri tutmadı. Biz ise verseler de vermeseler de bu adımı atmaya devam edeceğiz. Güvenli hale getirdiğimiz yerlere dönen Suriyeli sayısı bakın 350 bini buldu. Ama biz bunu yeterli bulmuyoruz. Biz diyoruz ki öyle bir güvenli bölge oluşturalım ki bunu sayın Trump'la da, Putin'le de, Merkel'le de, İngiltere ile de konuştuk. Gelin dedik iz burada adeta konut yapalım. Bu konutlara da bunları taşıyalım. Eğer böyle bir şey yaparsak biz de Türkiye olarak rahatlamış oluruz. Şimdi düşünün bizde konteyner kentler var. Ama buralarda insanca yaşama gibi bir durum söz konusu değil. Bir taraftan insanca yaşamak ve yaşatmaktan bahsedeceksiniz, bir taraftan güvenli bölge teklifimize 'çok güzel bir teklif' diyeceksiniz, tamam gelin bize lojistik ve mali destek verin, buralara süratle Trump’ın 30 km derinlik bölgede bu binaları yapalım. Böylece insanca yaşama imkânını onlara sağlayalım. Güzel bir teklifse hadi verin, başlayalım bu işe. Ama yok. Biz kovalamaya devam edeceğiz. Niçin? Ülkemizde 3 milyon 650 bin Suriyeli var. Çünkü İdlib tehdidi var. Bunu dışında Afganistan tehdidi var. Bir taraftan geliyor, diğer taraftan geri gönderiyoruz. Bu durum bizi farklı bir yere götürebilir. Böyle oldu oldu, olmadı kapıları açmak zorunda kalırız. Destek verecekseniz verin. Bir yere kadar bu işe katlandık, katlanıyoruz. Bu yükü sadece biz mi çekeceğiz? Kusura bakmayın bu tür zulme biz vesile olamayız. Siz de bakalım nasıl taşınırmış bir görün. Bugün burada söylüyorum Avrupa Birliği başta olmak üzere, dünyadan olması gereken desteği alamadık, almak için de bunu yapmak zorunda kalabiliriz. Tabi bu işleri yoluna koyana kadar desteğimizi vermeye devam edeceğiz."

"Bizim istediğimiz güvenli bölge ile muhataplarımızın kafasındaki güvenli bölge arasında milyonlarca fark var. Eylül’ün son haftasına kadar Fırat’ı doğusundaki güvenli bölge oluşumunu kendi istediğimiz şekilde fiilen başlatmak zorundayız. Bunu Amerika ile yapmak hepimizin isteğidir. Ama olmazsa kendi imkânlarımızla buna başlayacağız. Hedefimiz ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizden en az bir milyonunu bu güvenli bölgede iskân etmektir. Gerekirse dostlarımızdan alacağımız desteklerle bu bölgeyi Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getirmektir."