Erdoğan: İdlib’le ilgili şu anda operasyonu başlattık

Cumhurbaşkanı Erdoğan 'TSK bu geceden itibaren operasyon başlattı' dedi.

Eklenme Tarihi: 13 Eki 2017
6 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Erdoğan: İdlib’le ilgili şu anda operasyonu başlattık

Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları:

Her gün yeni bir durumla, saldırıyla, taktik atakla karşılaşıyoruz. Bu saldırıların bir kısmını bizim dikkatimizi ve enerjimizi bölgemizdeki kritik gelişmelerden uzaklaştırmaya yönelik olarak görüyorum. Türkiye’yi, FETO ve PKK ile köşeye sıkıştıramayanlar, kendileri doğrudan sahaya girmeye başladılar. Bunun için tüm anlaşmalar yok sayılarak AB’deki serbest dolaşım hakkımızı sürekli erteliyor ve bizleri oyalıyorlar. Bunun için göçmenlerin Avrupa’ya yönelmesini engellemek amacıyla kendilerinin önerdiği yardımlar fiilen yapılmıyor. Tüm teamüller ve diplomatik kurallar yok sayılarak Amerika’ya vize başvuruları askıya alınıyor.

En ciddi ve etkili mücadeleyi yürüten Türkiye’yi terör örgütleriyle yan yana göstermenin yolları aranıyor. Bunun için en küçük hadiseler dahi bahane edilerek ekonomimizle ilgili olumsuz spekülasyonlar üretiliyor. 7 Haziran seçimleri sonrasında hiçbir parti tek başına iktidara gelemeyince kimlerin ellerini ovuşturmaya başladığını yine en iyi milletimiz gördü. Hemen arkasından 1 Kasım seçimleriyle bu aziz millet durumu düzeltti. Baktılar böyle olmuyor bu defa PKK’yı tekrar devreye soktular. Çukur eylemleri dediğimiz, devletin egemenliğine saldırı sürecini, bölgedeki vatandaşlarımızın ferasetiyle başarısızlığa uğrattık. Aynı dönemde DEAŞ’ın sınırlarımıza yönelik taciz ve canlı bomba saldırıları artmaya başladı. Türkiye’nin milleti ve devletiyle gösterdiği güçlü duruş sebebiyle amaçlarına ulaşamayanlar 15 Temmuz gecesi darbe girişimiyle yeni bir hamle yaptılar. 1960’da 71’de 80’de 97’de tamamen veya kısmen başarılı olan darbe teşebbüslerinin aksine bu defa bambaşka bir tablo ortaya çıktı. Milletimiz fiilen mukavemet gösterdi.

Biz artık sadece direnmek ve savunmakla kalmıyor, kendi oyun planımızı adım adım uyguluyoruz. Türkiye’yi batıdan ve mümkünse bütün dünyadan tecrit etmek için ellerinden geleni yapanlar beyhude yere uğraşıyor. AB serbest dolaşım hakkı vermedi de ne oldu? Dünya başımıza mı yıkıldı? 54 yıl eğer işin aslını alırsak 59. 59’dan bu yana ne oldu? Almadılar. Bitirdiler mi? Hayır. Hala oyalıyorlar. Fakat biz sabrediyoruz. Diyoruz ki bu minderden biz değil siz kaçacaksınız. Eğer dürüstseniz yapın açıklamanızı. Yapın bitirelim işi. Bizim size ihtiyacımız yok ya. Karşılıklı bir ihtiyaç formülü var orada.

Yaşadığımız bu zor dönemde yanımda olanları unutmayacağımız gibi sürekli ayağımıza çelme takanları da unutmayacağız. Ülkeler arasındaki ilişkilerin mutlak dostluk ve düşmanlık esasına göre tanzim edilemeyeceğini biliyoruz. Bununla beraber müttefik dediğimiz kimi devletlerin ülkemize karşı sergiledikleri bu iki yüzlü tutumdan biz çok rahatsızız. Yüz yüze geldiğimizde bize her türlü sözü verenlerin, arkamızdan oynadıkları oyunların çirkinliği artık gizlenemez hale gelmiştir. Artık bu mızrak bu çuvala sığmıyor. Bize demokrasi dersi, hukuk devleti dersi, hak ve özgürlükler dersi verenlerin işlerine gelmediğinde bu kavramlardan ne kadar kolay vazgeçebildiklerini görüyoruz.

Dünyada kendilerine terörle mücadelede en büyük hedef olarak DEAŞ’ı gösterenler, şu anda DEAŞ’a karşı PYD gibi YPG gibi terör örgütleriyle beraber mücadele ediyorlar. Şimdi soruyorum 3300 aşkın TIR ile Kuzey Suriye’de bir terör örgütü oluşturmaya veya bir terör devleti oluşturmaya çalışanların niyeti nedir? Bu denli silahı ücretsiz verenlerin niyeti nedir? Biz paramızla silah alamazken, onlara parasız olarak bu kadar silahı vermenin hedefi ne olabilir? Burada soru işaretleri oluşmuyor mu? Bir Astana süreci başlattık. Ve bu süreçte Rusya Türkiye ve İran bir karara vardık. Nitekim işte bir gece ansızın gelebiliriz dedik ve bu gece bildiğiniz gibi silahlı kuvvetlerimiz İdlib’le ilgili şu anda operasyonunu başlattı. Çünkü oradaki mazlumların üzerine gelenler, o mağdurlara bunca silahla saldıranlar, rejim ne yazık ki bütün bunlar karşısında bize tarihi bir sorumluluk yüklüyor. İdlib’de şu anda Halep’ten kaçanlar var. Halep’te yaşam hakları sona erdirilenler var.

'BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ DEDİK VE...'

Kimse bize niye bunu böyle yapıyorsunuz diyemez. Suriye’ye 911 km sınırı olan biziz. Her an taciz ve tehdit altında olan biziz. Kimse bize niye böyle yaptınız diyemez. Bu ülkede değil, ülkenin dışında da Kılıçdaroğllarının adedi çok fazla. Bir yandan silahlı kuvvetlerimizin sınır ötesine çıkmasına evet diyeceksin, 9 dakika sonra İdlib’de olanların sorumlusu Erdoğan diyeceksin. Ya sen ne cahil adamsın ya. Böyle bir mantık mı olur? Aynı konuşma içerisinde. Zaten bakıyorsun yanında taşıdığı adamların her biri bir alem. Çanakkale’de bütün o kabristanlıkların olduğu bölgede hepsi… Ya siz burada bir eğitime geldiniz. Önce kendinizin bir eğitime ihtiyacı var ya. Yahu 24 saat 48 saat sabredin ya. İçmeyin sonra için. Burası kabristanlık ya. Bunu bile yapamadılar. Bu şehitler bunlar için mi şehadet şerbetini içtiler? Kahrediyorlar, ben buna inanıyorum. Niye? Bizim arkamızdan böyle bir nesil gelecek diye. İşte biz bu ince noktada İdlib’de oradaki kardeşlerimizin de özellikle Türkmen Arap Kürt ayırt etmeden onların da izzetini korumanın gayreti içerisindeyiz. Şu anda Afrin’de Kürt vatandaşlarımız, Türkmen vatandaşlar bunun yanında da PYG ve YPG var. Bu mücadelenin altında o da var. Bu işleri gidermemiz lazım. O rejimden biz herhangi bir şey bekleyemeyiz. Şu anda bu strateji uygun bir şekilde devam ediyor. Temennim odur ki kısa zamanda bu biter. Bununla beraber bir Irak süreci de var. Kuzey Irak’ta gelişmeler ortada. Kuzey Irak’ın da bu hale gelmesinin nedeni bellidir.

Şimdi gündemde Kerkük var. Kerkük çok ilginç bir şekilde gelişiyor. Orada Türkmenler var, o insanlar yaşam mücadelesi veriyor. “Bize ne yahu” diyemeyiz. Biz Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz. Onların böyle bir derdi yok. Onlar varsınlar Esed’in yanına gitsinler, dertleşsinler. Ama biz farklıyız. Ve İdlib’deki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok. Biz görevimizi, niyet hayr akıbet hayr ile yerine getiriyoruz. Ülkemizde ve bölgemizde hiçbir terör örgütünün varlığına, hiçbir terör örgütünün bizi kuşatmasına göz yumamayız.

İşte buyrun, teröristler öldürüldü. Kimler gitti onları almaya? Sözde siyasi parti mensupları, sözde milletvekilleri onları gittiler teslim aldılar. Demek ki bunlar terör örgütüyle iç içe. Farkları var mı? yok. Bunları görmemiz lazım. Bunu göremiyorsak kusura bakmayın. Bu kadar iç içe ve siyasi parti olarak parlamentoya girmesi için terör örgütünü arkasına alanlar, onların desteğiyle parlamentoya girenler ‘biz demokratik mücadele veriyoruz’ diyemezler. Bunu işte 80 milletvekili çıkardıkları zaman gördük. 80 milletvekili çıkardıktan sonra ‘haydi sokağa’ demek suretiyle, bir günde 53 vatandaşımızın nasıl öldürüldüklerini de gördük. Ölenler Kürt’tü, öldürenler de Kürt’tü. Hani bunlar benim Kürt vatandaşlarımın temsilcisiydi. Ne alakası var? Bu uyarıyı önce kendi nefsimize, sonra başkalarına yapacağız. Biz asla etnik milliyetçilik yapmayacağız. Biz bu noktada ırkçılık noktasında asla böyle bir yaklaşım içerisinde olmayacağız. Çünkü biz her şeyden önce yaradanın bize verdiği istikamette yürümek zorundayız.

'BİZ KENDİ HESABIMIZI YAPACAĞIZ'

Kendilerini güvenli hissettikleri binlerce kilometre uzaktan bizim her gün canımıza dokunan konularda ahkam kesenlerin hesapları artık bizi ilgilendirmiyor. Biz kendi hesabımıza bakacağız. Bizim hesabımız bellidir. Hep söylüyoruz ya, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Yolumuzda böyle yürüyeceğiz. Geleceğimizi işte bu dört temel direk üzerine kurmakta kararlıyız.

Siz yalancısınız. Siz bu ülkede demokrasi için mücadele edemezsiniz. Sizin özgürlük diye bir endişeniz asla yok. Siz sadece bir etnik yapının egemenliği için çalışıyorsunuz. Buna müsaade etmeyeceğiz. Bunu böyle bilesiniz.