Erdoğan imzayı attı, Ayasofya ibadete açıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilerek ibadete açılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı kararını 'hayırlı olsun' mesajıyla paylaştı.

Eklenme Tarihi: 10 Tem 2020
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Erdoğan imzayı attı, Ayasofya ibadete açıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilerek ibadete açılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı kararını 'hayırlı olsun' mesajıyla paylaştı.

AYASOFYA YÖNETİMİNİ DİYANET'E DEVREDİLDİ

Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Kararda, Ayasofya Camisi'nin müzeye çevrilmesi hakkındaki 1934 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın Danıştay 10. Dairesinin kararıyla iptal edildiği anımsatıldı.

Bu kapsamda Ayasofya Camisi'nin yönetiminin 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 35. maddesi gereğince Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına karar verildiği belirtildi.

KARAR MECLİS'TE DE ALKIŞLANDI

Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilerek ibadete açılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı TBMM Genel Kurulu'nda okundu. Milletvekilleri kararı ayakta alkışladı.

DANIŞTAY 1934 TARİHLİ BAKANLAR KURULU KARARINI İPTAL EDİLDİ

Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti.

Danıştay'ın gerekçesinde, Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı mülkiyetinde olduğu, cami olarak toplumun hizmetine sunulduğu belirtildi. Danıştay'ın gerekçesinde Ayasofya'nın tapu belgesinde cami vasfı ile tescilli olduğu, bunun değiştirilemeyeceği kaydedildi. Gerekçede, "Vakıf senedindeki cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır" denildi.

Gerekçeli kararın tamamı şöyle:

"Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı, yukarıda yer verilen mevzuat, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve AİHM kararları kapsamında değerlendirildiğinde; Ayasofya'nın, statüsü muhafaza edilerek hukuk düzenimizle güvence altına alınan, özel hukuk tüzel kişiliğini haiz mazbut vakıf niteliğindeki Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı'nın mülkiyetinde olduğu, Ayasofya'nın, vakfedenin iradesi gereği sürekli şekilde cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu, bedelsiz olarak kamunun istifadesine terk edilmesi yönüyle hayrat taşınmaz niteliği taşıdığı, tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli bulunduğu, Vakıf senedinin, hukuk kuralı etki, değer ve gücünde olduğu, vakfedilen taşınmazın vakıf senedindeki niteliğinin ve kullanım amacının değiştirilemeyeceği, bu hususun tüm gerçek ve tüzel kişilerle birlikte davalı idare için de bağlayıcı olduğu, Devletin, vakıf varlığının, vakfedenin iradesine uygun olarak kullanılmasını sağlama yönünde pozitif yükümlülüğü, vakıf mal ve hakları ile ilgili olarak vakfedenin iradesini ortadan kaldıracak şekilde müdahalede bulunmama yönünde de negatif yükümlülüğünün bulunduğu, kuşkusuzdur.

Bu durumda, Türk hukuk sisteminde kadimden beri korunarak yaşatılan Vakfa ait taşınmaz ve hakların vakfiyesi doğrultusunda istifadesine bırakıldığı toplum tarafından kullanılmasına engel olunamayacağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, bu hususlar dikkate alınmaksızın Ayasofya'nın cami olarak kullanımının sonlandırılarak müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Bu durumda, Türk hukuk sisteminde kadimden beri korunarak yaşatılan Vakfa ait taşınmaz ve hakların vakfiyesi doğrultusunda istifadesine bırakıldığı toplum tarafından kullanılmasına engel olunamayacağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, bu hususlar dikkate alınmaksızın Ayasofya'nın cami olarak kullanımının sonlandırılarak müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uygunluk görülmemiştir."