TÜBA ve TÜBİTAK ödül töreninde konuşan Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"İçinzdeki bu okuma araştırma aşkı iç sönmesin. TÜBİTAK ve TÜBA'yı gönülden tebrik ediyorum.
"Bu sene biri merhum Halil İnancık Ödel Ödülü olmak üzere 7 eser de TÜBA ödülüne layık görüldü. 688'e yükseldi. İslam bilimtarihi alanında yazdığı eşsiz eserlerle dünya çapında tanınan bir ulu çınarımızı kaybettik. Prof. Dr. Fuat Sezginhocamız ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği sadece en çalışkan bilim insanlarından değil, bu ülkenin istikbali için bilim çilesi çeken gerçek bir vatanseverdi. Hocamız hayatıyla eserleriyle, vatanperverliğiyle geride eserler bırakan hocamızın adının yaşatılmasının boynumuzun borcu olarak görüyoruz. Malesef bu ülkede çile çeken, çile çektirilen ve bunun neticesinde Almanya'ya gitmek zorunda kalan biridir. Gülhane Parkı'nda bir tarafta kabri bir tarafta eserlerinin yer alacağı çalışmalar devam ediyor. Bu yılı Fuat Sezgin yılı ilan ettik.
"Halil İnalcık hocamızı da rahmetle anıyoruz.
"Kendilerinden çok daha büyük başarılara, akademi ve ilmi başarılara imza atmalarını beklediğimizi belirtmek istiyorum. Bilim ve teknolojiden mahrum bir kalkınma çalışmasının menzile varması mümkün değildir. Kültür ve medeniyet kökleriyle manevi haznelerinden kopup yürüyen bilimsel çalışmaların da eksik ve yarım kalacağını unutmamak lazımdır.
"İslam dünyasının son zamanlarda maruz kaldığı emperyalist saldırıların etkisi var. İslam dünyası son dönemde o büyük oyunun malzemesi yapılmıştır. Yeni küresel sistemde Müslümanlara ne kendi gelecekleri hakkında söz söyleme hakkı tanınmamıştır. Müslümanlara ne kendi gelecekleri, ne de insanlığın ortak meseleleri hakkında söz söyleme hakkı tanınmamıştır. 1,7 milyar nüfusa sahip İslam dünyasının, BM Güvenlik Konseyinde bir tane bile daimi üyesinin bulunmaması işte bu çarpıklığın bir sonucudur. Dünyadaki dağılımında bu beş ülkenin ne karar noktasında ne inançlar noktasında, dudaklarının arasından çıkan bir cevap her şeyi bitiriyor. 194 üye var, beş daimi üye, yanına da 15 tane geçici üyeyi sıkıştırmışlar. Her şey beş daimi üyenin içinde bir üye her şeyi tıkıyor. Hani dünyadaki adaleti sağlamak için kurulmuştu? Kesinlikle öyle bir şey yok.
"Eğitimsizlik kaderimiz haline getirilmeye çalışmışlardır. Bugün İslam dünyasına baktığımızda enerjisini akademiye harcamak yerine daha çok iç çatışmalara harcadığını görüyoruz. yakın çevremizde sorunlarla boğuşan bir coğrafya ile karşılaşıyoruz. Kendi ülkesinin bekasını küresel tüccarlara haraç ödeyerek sağlayanlara rastlıyoruz. Dışa bağımlılık İslam dünyasının en acı gerçeğidir. Öğrenilmiş çaresizlik sendromu ile karşı karşıyayız. Biz bunun değişeceğine yürekten inanıyoruz. Türkiye son 16 yıldaki hamleleriyle bağımlılık gömleğini parçalamıştır. İthal eden değil, kapıya kul olan değil kendi ayakları üzerinde duran Türkiye var.
"Öğrencilerin yetişmesiyle, eğitimiyle değil de başörtüsüyle, sakalla, kıyafetle uğraşan bir üniversitenin ne ülkeye ne de millete bir faydası olur. Öğrencilerin vakitlerini kavgalarla geçirdiği bir üniversite atmosferinde Fuat Sezginler, Aziz Sancarlar hayat bulamaz. Bu anlayışla 16 yılda sadece ekonomi, siyasette değil, üniversitelerimizin demokratikleşip özgürleşmesinde de adımlar attık. Darbecilerin vesayet güçlerinin eşik bekçisi gibi görülen üniversitelerimiz bizim zamanımızda tarihi bir değişim yaşadı. Üniversitelerimiz bizim zamanımızda demokratikleşti ve özgürleşti. O yasakçı fanatik zihniyetten kurtarmak için çaba harcadık. Uzun yıllar öğrenci olaylarıyla, yasaklarla, ikna odalarıyla, kimi örgütlerle anılan üniversiteler artık tarih oldu.
Siber güvenlik
"Artık fiziki güvenliğinizi siber güvenlikle dijital sanayi ile ve yapay zeka şile tahkim etmiyorsunuz kendi kendinizi kandırıyorsunuz demektir.
"Hudutlarımızın korunmasına gösterdiğimiz hassasiyeti ülkemizin ürettiği verilerek karşı da yapmalıyız. Geliştirdiğimiz ahtapot yazılımı bir kuvvet komutanlığımızın karargahına yapılan siber saldırıyı başarıyla engellediği ve gerçekleştirilecek bir NATO tatbikatına dahil edildi.
"Gençlerimize burs, kredi imkânlarından tutunuz da, yurt imkânlarına kadar, bunalır en geniş anlamda inşa etmenin gayreti içerisinde olduk.
"Türkiye artık bilimsel araştırmalarda sınır tanımıyor. Uzaydan kutuplara sınır tanımıyoruz. Uzay ajansını kurduk. Böylece ülkemizi uzay araştırmalarında süper lige sokacak bir adım attık.
"Düşünen, merak eden, araştıran ve sürekli daha ileriye giden bir anlayışı topluma yerleştirmede TÜBİTAK'a büyük görevler düşüyor.