Dilara Gezmişoğlu:
"Cezaevine götürülürken kolumu sıkan bir memur vardı, çok ağır şekilde ittirildim, memur kolumdan sıkarak beni araca fırlattı. Cezaevinde çıplak arama yapıldı, Ben tesettürüme dikkat eden birisiyim elhamdulillah, şalımı kestiler, feracemi özellikle dizimin üstünden kestiler, diğer arkadaşlarımın da aynı şekilde tesettür kıyafetlerini kestiler. Aşağılayıcı bir dil kullandılar."
Sena Eliküçük:
"Tutuklandığımız süreçte çıplak aramaya da maruz kaldık. Keza gözaltında erkeklerin olduğu bir alanda mahremiyet alanımı zedelediler. Teorik olarak kaba üst aramasına girmeyen bir arama yapıldı. Tuvalet/banyo kapısı olmayan, dış kapısı kapanmayan bir odaya konulduk."
Şeyma Yıldırım:
"İlk olarak kongre merkezinde protesto eylemimi yaptıktan sonra beni odaya aldılar, Cahit arkadaşımızı bulunduğum odaya döverek getirdiler, gözaltı aracında diğer protestocu arkadaşları gördüm. Bizi Vatan Emniyet’te zemin kattaki nezarete götürdüler, başımızı açtırdılar, nezarethaneye atıldık, yemek içmek hiçbir şey yoktu. Hastaneye giderken araçta arbede yaşandı. Bir polis Dilara arkadaşımızın kolunu sıktı ve şikayet etmemize rağmen sıkmaya devam etti. Canı acıyan Dilara bırakın dedikçe bırakmadılar. Polis aracına resmen fırlattılar. Kolumuzu sıkmayın suçlu değiliz, terörist gibi davranıyorsunuz ama biz suçlu değiliz dedik, ama hiç ilgilenmediler. Pazartesi sabahı adliyeye götürüldük, normalde günde 3 öğün beslenme hakkımız vardı ama hiçbir şey yemedik, nezaretten çıkarken yemek yediğinize dair imza atacaksınız dediler, biz bi şey yemedik ki neyin imzasını atacağız dedik imzalamayı kabul etmedik. 18 saat hiçbir şey yiyemedik."