Semra Kuytul ve Rumeysa Sarısaçlı Hocahanım 5 Şubat Pazartesi günü bir söyleşi gerçekleştirdiler. Semra Kuytul Hocahanım kendisine yöneltilen “Alparslan Kuytul Hocaefendi kimdir bizlere biraz tanıtabilir misiniz?” sorusu üzerine Hocaefendi’nin hiç bilinmeyen yönlerini anlattı.
Semra Kuytul Hocahanım’ın açıklaması;
O tam bir dava adamıdır
Ben onu bir cümle ile özetliyorum; o tam bir Dava Adamı! “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmuyor, insanlar Allah’ı tanımıyor, O’na değer vermiyor, hâlbuki elimizde Allah’tan gelen kurtuluş reçetesi var. Buna rağmen bir bataklığa ve uçuruma doğru ilerleyen bir hal içerisindeyiz” diyerek içinde bulunduğumuz toplumun halinden kaynaklanan bu sancı onu yerinde durdurmuyor, diyebilirim.
Hocaefendi’nin ‘Yoruldum’ Dediğini Hiç Duymadım
Samimiyetle söylüyorum, konferansta saatlerce konuşup eve yorgun argın geldiği günlerde dahi “Bütün gün çalıştık, çok yoruldum” dediğini hiç duymadım. Hatta “Çok yorgun görünüyorsunuz” dediğimde kendisinden daima “Ne yaptık ki?” cevabını duymuşumdur. Biraz fazla uyumuş olsa “Hak etmediğimiz halde uyuyoruz”, bir öğün fazla yemek yese yani iki öğün değil de üç öğün yese “Hak etmediğimiz halde yiyoruz” der. Hem rabbine karşı hem de insanlara vazifelerinde daima çok şey yapmak isteyen belirgin bir yönü vardır.
Mükemmeliyetçi Bir İnsandır
Meselelere mükemmeliyetçi bir bakışla yaklaşması sebebiyle bir iş tam olmadıkça rahat edemeyen bir tarafı var. Bu yönü de onu sürekli harekete geçiriyor.
Bitmeyen bir enerjisi var
Sabah evden çıkıyor, akşama kadar orada burada konuşuyor, akşam başka derse gidiyor, eve geliyor, televizyonu açıyor, gece 11’den sonra çıkan haberlere, daha çok günlük şeylere, bakarken aklına bir şey geliyor, bir saat o siyasi analizi bana anlatıyor, ben hayretle bakıyorum.
Sürekli Tevhidi Anlatıyor
Birkaç sene önceydi, vakıfta biz ayrı bir dairedeydik, hocamız erkeklerle diğer bir dairede. Ben, onun işinin bitmesini bekliyordum, beraber gidecektik. İş bitmiş, saat 01:00 - 01:30 aşağıdan yüksek bir şekilde hocamızın sesi geldi, bu kadar hararetli ne anlattığını merak ettim. Gerçekten Allah şahit, duyduğum cümle şuydu; “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olur”
Analizci Bir Yanı Var
Analizci bir yanı var. Dinlediği şeyi dikkatle dinler. Çoğu zaman meseleyi uzun uzun konuşmaya gerek kalmaz. Ben daha cümleye başlarken ne diyeceğimi fark eder. Onun anladığını anladığım zaman, ben de devamını getirmem. Birçok konuyu daha en başında doğru bir şekilde anlar. Yani analizci bir tarafı var, meseleyi derinlemesine anlar. O yönünü, siyasi ve ilmi meselelerde cemaatin gidişatı ile ilgili vermiş olduğu kararlarda da görüyoruz.
Çok Tevekkül Sahibi Bir İnsan
Bizim, önümüzü görmediğimiz, yarına nasıl çıkacağımızı bilemediğimiz çok zamanlar oldu. Konuştuğu zaman laf nereye gidecek? Kendisi de bunu çok defa demiştir. Bir şey dedikten sonra, “Acaba gelip götürecekler mi? Bir şey mi olacak? Nasıl bir probleme sebebiyet verecek?” bunları düşünmez, sadece vazifesini düşünür. Yani olaylara, dava adamı sonunu düşünmez, görevini düşünür, mantığı ile bakar.
İlmi Yönü Çok Bariz
Hocaefendinin çok derin bir okuma geçmişi var. Bazı konularda, o alanın uzmanı kadar okumuş, düşünmüş, tefekkür etmiş. O alanda çeşit çeşit kitap okumuştur. Özellikle siyasi konulara, Ortadoğu siyasetine çok vakıf biri. Hocaefendi, bu siyasi idari tarzında derin bir bilgiye sahip olduğu, bir de Kuran’ın evrensel bakış açısına, Rabbimizin Sünnetullah’ına vakıf olduğu için, birisi bir adım attığı zaman, bu yol oraya çıkar diyebiliyor.
Planlı, Düzenli, Hedefi Olan Bir İnsan
Hocamız, İslami faaliyetlerde birçok cemaatin yapmadığı bir şeyi bariz bir şekilde yapıyor. Planlı, düzenli bir insan. “Furkan vakfı nasıl böyle gelişti?” diye soruyorlar. Herhalde bedavadan gelişmedi, gece gündüz, sabahlara kadar kafa yoran insanlar var, çalışanlar var. Öyle çalışmadan kazanılacak bir şey değil bu. Şu an halkın bir teveccühü varsa bu Hocaefendinin kendi tırnağı ile yapmış olduğu bir gayrettir.