Demokrasi ve Birlik Derneği Başkanı ve eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner, “Eski Türkiye’de geçmişte yapıldığına benzer bir çözüm sürecine karşıyız, ama silahların bıraktırılması ve Kürtlerin bir takım haklı taleplerinin karşılanması anlamında da yeni bir çözüm sürecinin başlatılmasını zorunlu görüyoruz” dedi.
Ankara’da Demokrasi ve Birlik Derneği ile Birlik ve Demokrasi Vakfı’nın ortaklaşa düzenledikleri “Kürtler Ne İstiyor?” konulu çalıştay gerçekleşti.
Çalıştaya konuşmacı olarak katılan Demokrasi ve Birlik Derneği Başkanı ve eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, etkinliğin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Derneğin kuruluş amacından söz eden Metiner, “Amacımız daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük temelinde Türklerle Kürtleri de birleştirerek ortak vatan üzerinde, herkese kazandıracak yeni çözüm formüllerini devreye almak. Tarihteki Türk-Kürt kardeşliğinin benzerini günümüzde inşa ederek, Türkiye’nin hepimizin ortak vatanı olduğunu, hepimizin bütün özelliklerinin üstünde taşıyan bir devlet olduğunu ve olması gerektiğini hatırlatarak, Türklerle Kürtler arasında fitne salmak isteyen çevrelerin de oyununu bozmak istiyoruz” dedi.
Metiner şunları kaydetti: “Kadim Türk-Kürt kardeşliğini yeniden diriltmeyi amaçlayan, bu anlamda Kürtleri hiçbir şekilde dışlamayan, Kürtler nerede olursa olsun -sadece Türkiye Kürtleri açısından değil, Irak Kürdistanı’nda yaşayan Kürtler için de Suriye’deki Kürtler açısından da- Türklerle Kürtler kollarını birleştirerek güçlü bir tarihsel yolculuğa çıkmasını önemsiyoruz. Derneğimizin kuruluş amacı bu. Bugün de bu çalıştayda, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ projesi var. Yeni bir anayasa vaadinde bulunmuştu. Bu anayasa sürecini de hep birlikte inşa etmemiz gerektiğini söylemişti. Biz de bu sürece katkı sunmak istiyoruz. Türkiye Kürtlerinin istekleri, soruları ve talepleri nelerdir, bilelim ve ortaya koyalım. Dolayısıyla yeni anayasa yapım sürecinde Türkiye Kürtleri olarak katkı sunalım. İnşallah bu çalışmaların benzerlerini Diyarbakır ve başka vilayetlerimizde de yaparak, bu çözüm ikliminin yeşermesine katkıda bulunmak istiyoruz.”
Yeni anayasa sürecine de değinen Metiner, şunları vurguladı: “Tabii ki getirilebilir. Kürt’ün Türk’ten daha değersiz olduğunu kim söyleyebilir? Bir yanda demokratik vatandaşlık bir yanda din kardeşliği diyeceksiniz, ama Kürtleri ikinci sınıf vatandaş gibi göreceksiniz. Türklere tanıdığınız hakların neredeyse hiçbirini Kürtlere tanımayacaksınız, bu kabul edilebilir bir şey mi? Ne din bunu kabul eder ne insanlık bunu kabul eder ne de demokrasi anlayışı… Zaten AK Parti iktidarının, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinin anlamı burada. Erdoğan liderliğinin bize söylediği şey şudur: Türkiye hepimizin devletidir, bu vatan hepimizin vatanıdır.”
Metiner, “Dolayısıyla bu ülkede yaşayan herkes birbirinin eşitidir, kardeşidir. Kim hangi hakka sahipse diğeri de aynı hakka sahip olmak zorundadır. Kürtlerin birlikteliğini sürdürmek istiyorsak, bunu eşit değerler üzerinden sürdürmek zorundayız. Sadece AK Partimiz değil, Milliyetçi Hareket Partimiz de dahil olmak üzere -Sayın Bahçeli de dahil- hiçbir partimizin Türklerle Kürtleri eşitleyecek böyle bir anayasa teklifine karşı çıkacak kanaatinde değilim” diye konuştu.
Öte yandan AK Parti heyetinin Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) ziyaret etmesini ve çözüm süreci konusuna ilişkin bir soruya yanıt veren Metiner, şunları ifade etti: “Biz HDP’yi Kürtler adına konuşacak bir taraf olarak görmüyoruz, taraflardan biri olabilir ama Kürtler adına, Kürtlerin geleceği konusunda kendisiyle görüşülecek bir parti olarak görmüyoruz. HDP, PKK’nın partisidir. PKK’ya silah bıraktırma sürecinde, -geçmişte olduğu gibi- münhasıran bu konularda muhatap alınabilir. Ama Kürtlerin geleceği, hak ve özgürlükleri konusunda HDP’nin muhatap alınması hiçbir şekilde kabul etmeyiz. Böyle bir çözüm süreci anlayışını da kabul etmeyiz. Eski Türkiye’de geçmişte yapıldığına benzer bir çözüm sürecine karşıyız, ama silahların bıraktırılması ve Kürtlerin bir takım haklı taleplerinin karşılanması anlamında da yeni bir çözüm sürecinin başlatılmasını zorunlu görüyoruz.”