Eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Selçuk: Yargılama erkinin bağımsızlığı bir bütündür

MHP lideri Bahçeli, bugünkü konuşmasında AYM’nin HDP yardımına getirilen blokaj kararını kaldırmasına sert tepki gösterdi ve “AYM, Türk milletinin mahkemesi değildir” dedi. Siyasette eski tartışmaları yeniden gündeme getiren bu açıklamanın ardından KARAR’a konuşan eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, yargıçların tarafsız olması gerektiğini söyledi. Ayrıca Prof. Dr. Selçuk, davalar sonuçlanana kadar yorum yapılmaması … Eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Selçuk: Yargılama erkinin bağımsızlığı bir bütündür Devamı »

Eklenme Tarihi: 11 Mar 2023
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 11 Mar 2023
Eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Selçuk: Yargılama erkinin bağımsızlığı bir bütündür

MHP lideri Bahçeli, bugünkü konuşmasında AYM’nin HDP yardımına getirilen blokaj kararını kaldırmasına sert tepki gösterdi ve “AYM, Türk milletinin mahkemesi değildir” dedi. Siyasette eski tartışmaları yeniden gündeme getiren bu açıklamanın ardından KARAR’a konuşan eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, yargıçların tarafsız olması gerektiğini söyledi. Ayrıca Prof. Dr. Selçuk, davalar sonuçlanana kadar yorum yapılmaması gerektiğini belirtti.

Anayasa Mahkemesi (AYM) oy çokluğu ile HDP’nin Hazine yardımına konulan blokeyi kaldırma kararı verdi. Ayrıca AYM, hakkında kapatma davası bulunan HDP’nin depremler nedeniyle, sözlü savunmanın 3 ay ertelenmesi talebini karara bağladı ve savunmayı 1 ay erteledi.

Bugün partisinin genel merkezinde; Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu ve milletvekilleri ile ortak toplantı gerçekleştiren ve toplantının ardından basın açıklaması yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AYM’ye çok sert sözlerle tepki gösterdi.

BAHÇELİ’DEN AYM’YE: SAFINI BELLİ ETTİ AYM’nin HDP’ye yönelik hazine yardımı blokajını kaldırmasını eleştiren Bahçeli, “AYM’nin HDP ile ilgili aldığı karar gafilliktir. AYM oy çokluğuyla karar almış ve yine safını belli etmiştir. HDP’nin kapatılması istemiyle AYM nezdinde açılan dava devam ediyorken terör ve bölücülük yatağının alacağı yardıma bloke konmuştu. Bu mahkeme söz konusu blokeyi kaldırmış, HDP’ye hazinenin kasasını açmıştır. Bu, yürek burkan hukuk skandalı olarak anılacak bir karardır. Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanlarının sesi değil ihanetin sesini dinlemiştir. Hukukun siyasileştiğini iddia eden, gürültü kirliliği yapan müfterilerin hiçbir eleştirisi duyulmamıştır. İşlerine geldi mi ‘adalet’ derler, gelmedi mi adaletin rafa kaldırıldığını iddia edecek kadar ikiyüzlüdürler” dedi.

‘AYM, TÜRK MİLLETİNİN MAHKEMESİ DEĞİLDİR’ Seçim sonrası Cumhur İttifakı’nın hedeflerinden birinin yeni anayasa olduğunu yeni Anayasa olduğunu belirten Bahçeli, AYM’nin kuruluş ve yargılama esaslarının kökten değiştirilmesi gerektiğini söyledi. “Hainlere zeytin dalı uzatan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir” diyen Bahçeli, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“AYM, Türk milletinin mahkemesi değildir. Teröristlere hazine yardımını açan melanet olarak algılıyoruz. HDP kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı hedefliyorsa AYM başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir. AYM’nin bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması hukuk katlidir. Buna göz yumamayız. Böylesi alçalmayı sineye çekemeyiz. Şehitlerin kemiklerini sızlatan, kahramanlarımızı incitip yok sayan mahkemeyi biz de yok sayarız. Suçlunun masum kabul edilip, masumların suçlandığı Türkiye olamaz. Cumhur İttifakı böylesi kepazeliğe müsaade etmeyecektir. Teröristi aklayan mahkeme yapısına sonuna kadar karşı çıktık. Türk adaletine verilen zararı cübbe giyip karar açıklayan üyeleri nasıl tamir edecektir? Kandil’den 3-5 terörist olsaydı aynı karar aynı şekilde çıkmayacak mıydı? Bu soruların cevabını AYM üyeleri değil aziz milletimiz 14 Mayıs’ta verecek ve hesabını soracaktır.

‘YARGIÇLAR, KENDİ İNANÇLARI KARŞISINDA BAĞIMSIZDIRLAR’ KARAR’a konuşan eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, mahkemenin tarafsızlığına ilişkin açıklamalarda bulundu ve “Eğer yargı erkinde yer alan bir yargıç, kendi siyasal, ideolojik görüşlerini vereceği karara karıştırırsa yargıç olmaktan çıkar, nesnelliğini, yansızlığını yitirir. O artık bir yargıç değil, bir siyasetçidir” dedi.

Prof. Dr. Selçuk açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Yargılama erkinin bağımsızlığı bir bütündür. Bu bağlamda yargılama erkinin içinde yer alan yargıçlar, sadece yasama, yürütme erkleri karşısında değil, kendi ideolojileri, kendi inançları karşısında da bağımsızdırlar. Eğer yargı erkinde yer alan bir yargıç, kendi siyasal, ideolojik görüşlerini vereceği karara karıştırırsa yargıç olmaktan çıkar, nesnelliğini, yansızlığını yitirir. O artık bir yargıç değil, bir siyasetçidir.

‘DAVALARDA KARAR VERİLİNCEYE DEĞİN SUSULMASI GEREKİR’ Yargılama erki, ülkeyi kurtarmaya soyunmuş ne askerdir, ne de siyasetçi. Yargıçların görevi, ülkeyi kurtarmak değil, önüne gelen uyuşmazlıkta hukukun ne dediğini (juris-dictio) yansız ve nesnele, objektif olarak söylemektir. Eğer yargılama erki ve bu erk içinde yer alan yargıçlar, hukuku ne denli yansız ve nesnel, yani ülkeyi kurtarmak vb. ideolojilerden uzak, bunlardan sıyrılarak uygularlarsa işte o zaman hukukun dediğini söylemiş, görevlerini hukuk içinde yapmış, yargıç olarak kalmayı başarmış olurlar. O nedenle ben, bütün meslek yaşamımda yargılama erkinin önüne gelen davalarda karar verilinceye değin, herkesin susması gerektiğini sürekli söyleyip durmuşumdur.

‘HERKES MAHKEMELERE SAYGILI OLSUN’ Bu konu, adil yargılanma hakkının somut olarak gerçekleşmesi için öylesine duyarlı bir konudur ki, Türk Ceza Yasası’nda Fransa’dan alınan iki madde vardır. Yargı görevi yapanları, yani yargıçları etkilemeye kalkışma (m. 277) ve yine hukuka aykırı karar vermesi için yine yargıçları etkilemeye kalkışma (m. 288). Bu nedenlerle yargılama erkinin, bir mahkemenin önüne gelen davalarda herkes yargılama erkine ve mahkemelere saygılı ve duyarlı olsun; onların rahatça hiçbir etki altında kalmaksızın hukuk içinde karar vermelerini sağlamak için kendine düşen susma görevini yerine getirsin. Kim ki, bunu yerine getirmez, bir mahkemenin önüne gelen davada görüş bildirir ve mahkemeyi etkilemeye kalkışırsa, yalnızca yukarıdaki maddeleri çiğnemekle kalmaz, yargılama erkinin bağımsızlığını da çiğnemiş; bu konuda hiç bir bilgisi ve bilinci olmadığını da sergilemiş olur.