İşte Esma Ardıç’ın kaleme aldığı ‘Ümmet İçinde Örnek Bir Şahsiyet, Örnek Bir Hoca, Örnek Bir Lider; Muhterem Hocamız’ başlıklı deneme;
•Henüz 10 yaşındayken caminin anahtarı kendisine teslim edilip camiyi her gün ilk açan olacak kadar mescitlerde büyüyen,
•İslam’ı anlatmaya, 14-15 yaşlarında iken beraber top oynadığı arkadaşlarını camiye götürüp onlara bildiklerini anlatmakla başlayan,
•İlk öğrenci evini Üniversite 2. sınıftayken birkaç arkadaşıyla kurup evin ilk eşyasını kendi evinden götürdüğü yataklarla oluşturan,
•Öğrenci evinin halısının parasını Kurban Bayramı’nda topladığı derilerin ve bizzat kendi elleriyle temizlediği bağırsakların parasıyla ödeyen, ondan sonraki birçok yılda İslami hizmetler için kapı kapı gezerek deri toplayan, bağırsak temizleyen,
•Kurban Bayramı’nın tamamını gece gündüz demeden Vakıfta kurban işleri için mesai yaparak geçiren,
•Gençlik yıllarında ailesini ‘zekâtı veriyorsunuz ama ince ince hesap ederek vermiyorsunuz’ diye uyarıp anlamadıklarını görünce tepkisini evde kalmayarak gösteren,
•Ailesi ‘istikbalini düşün’ dediğinde ‘Ben zaten istikbalimi düşünüyorum, asıl istikbal ahirettir’ diyerek üniversiteden sonra kendisini tamamıyla İslam davasına vakfeden, İnşaat Mühendisi olmasına rağmen o günden bugüne dünya için bir gün çalışmayıp her gününü İslam’ın geleceği için çalışarak geçiren,
•Daima; “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı” diyerek Rabbinin hakkını savunup, hayatını İslam Medeniyetine adayan,
•Evlenirken ailesinin tüm ısrarlarına rağmen yeni eşya almayıp (halen de) evinde annesinin 50 yıldır kullandığı divanları, koltukları, halıları kullanacak kadar zühd içinde yaşamaya dikkat eden,
•Falan-filan hocalar lüks villalarda yaşarken mütevazı bir apartman dairesinde yaşlı anası, hanımı ve beş çocuğuyla birlikte yaşayan,
•İmkânı olmasına rağmen çok çeşitli kıyafetler yerine sadece birkaç çeşitle yetinen,
•Bir eşya toplumda çok yaygınlaşıp herkes tarafından kullanılmaya başlanmadıkça kendi evine almayı lüks sayan, (Çamaşır, Bulaşık makinesi gibi)
•Kendisi için zenginler gibi yaşamayı hoş görmeyip, Peygamberi gibi yaşamayı şiar edinen,
•Kullandığı kâğıdın boş kalan tarafını atmayıp, kesip not kâğıdı olarak değerlendirecek, silgisi küçücük kalsa da bitinceye kadar kullanmaya devam edecek ve hatta dışı kırılmış sadece iç hortumu kalmış tükenmez kalemi bile bitene kadar kullanacak kadar israf etmemeye özen gösteren,
•Kırk derece ateşliyken bile derslerini ihmal etmeyip, dersleri ‘Ders Şifa Polikliniği’ olarak isimlendiren,
•Hizmet için hiçbir mazeret kabul etmeyip bu sebeple önceden ayarlanmış konferansını iptal etmeyerek 4. çocuğunun doğum müjdesini bir konferans esnasında alan,
•Çocuklarını özel okullarda değil devlet okullarında okutan,
•Birçok hoca da dâhil çoğu eş, hanımının kendi evinin hizmetini görmesinden taviz vermezken hanımının yoğun hizmet hayatına razı olmakla kalmayıp bunu da bir sevap vesilesi olarak gören,
•Bu kadar yoğunluğuna rağmen yaşlı anasına ve çocuklarına zaman ayırmayı da ihmal etmeyen, onlarla şefkatle ilgilenen,
•Onca uykusuzluğa ve yorgunluğa rağmen konferans dönüşlerinde arabada yarınki derslerine hazırlık yapacak kadar dersini önemseyen,
•Zengin bir tanıdığı 5 yıldızlı otelde iftara davet ettiğinde ‘Ben 15 yıldızlı otelde iftar edeceğim’ diyerek fakir bir ailenin damında -5 değil milyonlarca yıldızın altında- iftar etmeyi tercih eden,
•Zenginlerden çok fakirlerle oturup kalkmayı seven,
•Karşıdaki kim olursa olsun dikkatle dinleyip fikirlere özellikle değer veren,
•Ramazan ayının sadece 1-2 gününde ailesiyle iftar edebilip, geriye kalan bütün günlerini toplu iftarlardan sonra cami bahçelerinde ve parklarda İslam’ı anlatarak geçiren,
•Ahlakıyla, ibadetiyle, metodu, siyaseti ve stratejisiyle Kur’an’ı ve Sünneti çok iyi bilen, adım adım Kur’an ve Sünnetin izinden giden,
•Söylediklerini öncelikle kendi hayatında uygulayan,
•Yakınında olan herkesin şahit olduğu üzere abartısız gece gündüz daima DAVA diyen, hayatı davasına hizmetten ibaret olan, RABBİNE ÂŞIK,
•Feraset ve basiretiyle yaptığı öngörüler gün gibi doğru çıkan…
•Herkesin sesini çıkarmaya korktuğu zamanlarda hakikatleri cesaretle haykıran,
•Tüm konuşmalarında ve sorulara verdiği cevaplarda onun-bunun hoşuna gitmesini değil de sadece Rabbini dikkate alan,
•Allah’tan başka hiçbir makama yaranmaya çalışmayan,
•Sırtını sadece Allah’a ve Müslüman kardeşlerine dayayarak güç bulan,
•Herkesin ne yapacağını bilemeyip telaşa düştüğü anlarda Rabbine sonsuz teslimiyet gösteren,
•İslami ilimlerin hepsinde kendini son derece yetiştirmiş İslam hukukunda ise özellikle uzman olan,
•Kendisine sorulan sorunun cevabını ezbere biliyor olsa bile yine de kitaplara bakan,
•Defalarca anlattığı konularda bile derse gitmeden önce mutlaka bir kez daha çalışan,
•Yaptığı her işi titizlikle ve en güzel şekliyle yapmaya çalışan,
•Bütün bu gayretlerine rağmen cemaatin parasından veya insanlardan bir kuruş bile para ya da menfaat talep etmeyen, az da olsa kıymetli bir hediyeyi asla kabul etmeyen...
•Ümmetin parasının bir kuruşunu bile israf etmeyen, ettirmeyen,
Her konuda öncü, örnek, seçkin bir liderdir Muhterem Hocamız… Bu yazdıklarımız onu anlatmaya yeterli değil ama biraz daha özetleyecek olursak;
AYDIN, ÂLİM, MUTTAKİ, CESUR, ÇALIŞKAN, FEDAKÂR...
Hocamızın bütün bu özelliklerine onu uzaktan yakından tanıyan herkes şahittir.
Böyle bir Hoca ümmet içerisinde kaç tane var?