'Evet, istihbaratımız yanlıştı fakat...'

'200 yıldır demokrasi tesis ediyoruz' diyen ABD'li işgalci diplomat "Evet, istihbaratımız yanlıştı fakat bir başkan böyle bir istihbarat aldığında hareket geçmek için meşru gerekçesi olur" diyerek işgali savundu.

Eklenme Tarihi: 23 Oca 2017
6 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
'Evet, istihbaratımız yanlıştı fakat...'

George W. Bush'un görevlendirmesiyle Irak'ı 14 ay yöneten ABD'li diplomat Paul Bremer Esad'ın devrilebileceğini belirterek "Obama, 'Esad gitmeli' dediğinde harekete geçmeliydi. Bence Türkiye’nin de desteğiyle Esad o zaman devrilebilirdi. Ama artık bunun için geç. Esad ve Rusya Halep’i yok ettiğinde sadece izledik. Artık 3 yıl öncesine göre Esad’ı devirmek çok daha zor." dedi. Bremer, Türk askerinin başına geçirilen çuval krizi ile alakalı olarak emrin PENTAGON tarafından verildiğini söyledi. Ayrıca kişisel hayatı ile alakalı sorulan soruya verdiği cevapta 'işgalci güç olarak görülmek gücüme gitti' ifadelerini kullandı.

Habertürk gazetesinden Nalan Koçak'ın sorularını yanıtlayan Bremer'ın açıklamaları şöyle:

Başkan Trump, Irak’ın işgalini “ABD tarihinin en büyük hatası” olarak niteledi. Savaşın “arı kovanına taş atmaya” benzediğini söyledi. Katılıyor musunuz?

Hayır. Bence 2003’te başkan olan herhangi aklı başında bir kişi Bush’la aynı kararı alırdı. Evet istihbaratımız yanlıştı, kitle imha silahlarını bulamadık. Fakat yanılan sadece ABD istihbaratı değildi. Almanlar, İngilizler, Fransızlar, Ruslar, İsrailliler silahların varlığına dair istihbarat aldığını söylüyordu. Bir başkan bu tür istihbarat aldığında, harekete geçmek için meşru gerekçesi olur. Bu koşullar altında Saddam’ı devirmek hata değildi.

Irak’ı yönetirken ilk kararnamenizle BAAS Partisi’ni yasakladınız, ikinci kararnameyle Irak ordusunu dağıttınız. Pek çoklarına göre BAAS kararı nedeniyle Irak’ın kurumları yerle bir oldu. BAAS ideolojisinin Irak’ta hâlâ çok etkin olduğunu düşünecek olursak, bu doğru bir karar mıydı?

Bakın, BAAS Partisi ortadan kalkmalıydı. Partinin yasaklanması Irak yönetimine zarar vermedi. Zaten Irak’taki hiçbir bakanlık doğru düzgün faaliyet yürütemiyordu. Bütün bunlar, partiyi yasaklamanın bir maliyetinin olmadığı anlamına gelmiyor tabii ki. BAAS kararnamesini başta dar kapsamlı çıkardım. Kararname sadece üst düzey yetkilileri kapsıyordu.

Daha sonra kapsamını genişletmek için Iraklı siyasetçilere bu kararnameyi uygulayabilme yetkisi verdim. Bu, en büyük hatam oldu. Politikacılar, kararnameyi siyasi kavgalarına alet ettiler. Yetkilerini rakiplerine karşı kullandılar.

Irak ordusunun dağıtılmasına gelecek olursam... Eski askerlerin çoğu radikal gruplara katıldı. Bu nedenle DEAŞ’ın ortaya çıkmasından sizi sorumlu tutanlar var. Kararınız örgütün kök salması için uygun bir ortam sağladı mı?

Hayır. Bu tez öncelikle tarihi göz ardı ediyor. Zaten Saddam devrilmeden önce El Kaide vardı. 2009’un sonu itibarıyla Irak El Kaide’si ABD ve Irak ordusu tarafından kesinlikle mağlup edilmişti. Daha sonra DEAŞ ortaya çıktı. Çünkü ABD hükümeti 2011’de, Irak’tan askerlerini çekme hatasına düştü. Başkan Obama göreve geldiğinde, Bush hükümetinden istikrarlı bir Irak devraldığını söyledi. Bu doğruydu.

Ama bir ülke ebediyen başka bir ülkede askerlerini tutamaz değil mi, bir noktadan sonra çekilmesi gerekli.

Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz? Kutsal bir kitapta mı yazıyor?

Hayır, bir gazeteci olarak tespitimi dile getiriyorum. Etik kısmını bir kenara koyarak söylüyorum, mesela yabancı bir ülkede bu kadar uzun süre asker tutmanın maliyeti çok yüksek, değil mi?

Tabii ki. Ama size bir soru sorayım. Kaç yıldır ABD askerleri Almanya’da, Japonya’da, Norveç’te, Hollanda’da? Kesin bir kural yok. Irak’ta, 2011 sonrasında, askerlerimizin bir kısmını orada bırakmamız gerekiyordu. Obama yönetimi görevi tamamlamadı ve bu boşlukta DEAŞ ortaya çıktı.

Pek çok kişi George Bush’un adını duyduğunda şunu söylüyor: “Ortadoğu’daki kaostan ve yüz binlerce insanın ölümünden yönetimi sorumlu.” O yönetimin önemli bir ismi olarak suçlamalara ne dersiniz?

Hiçbiri doğru değil. Eğittiğimiz Irak ordusu El Kaide’yi yendi. Daha ne söyleyeyim bilemiyorum... Mesela Musul şu anda DEAŞ’tan nasıl geri alınıyor? Çünkü ABD ordusu geri döndü.

Saddam yakalandığında Irak’taydınız. Onu yakalandıktan sonra gördünüz mü?

Onu Bağdat Havalimanı’na getirildiğinde gördüm. Bazı hükümet mensuplarını, Saddam’ı teşhis etmesi için oraya götürdüm. Çoğu ona çok sert cümleler sarf etti çünkü neredeyse tamanının bir arkadaşı, akrabası rejim tarafından öldürülmüştü. Fiziksel bir saldırı olmadı ama Saddam’a sert davrandılar. Çok duygusal anlardı. Ben sadece ayakta durdum. Saddam kim olduğumu bilmiyordu bile, sadece oradaki Iraklıları dinledi.

Türkiye-ABD ilişkileri hayli gergin. Özellikle YPG’ye destek ve Fethullah Gülen’in iadesi konusunda. Türkiye’de bazı kesimler darbe girişiminin ardında CIA’nın olduğunu düşünüyor. Ne dersiniz?

Bu saçmalık. Türkiye çok önemli bir müttefikimiz. NATO’nun güneydoğu sınırının güvencesi. Umuyorum ki aramızdaki gerilim sona erecektir.

Eski ABD Dışişleri Bakanı Kerry, “Türkiye, Rusya ve İran’a bazı şeylerin sözünü verdik ama bunları yapmadık” dedi. Sanırım bu giderayak yapılan bir itiraftı. ABD’yle gerilim sonucunda Türkiye Rusya’yla yakınlaştı. Sizce Ankara bu pozisyonu sürdürmeli mi?

Tabii ki hayır. Bence Rusya, yüzyıllar boyunca Türkiye için hep güvenemeyeceği bir komşu oldu. Türkiye’nin Rusya’nın düşmanı olmak istememesini anlıyorum. Ama uzun vadede Türkiye’nin çıkarları denge gerektiriyor. Yeni ABD yönetiminin bir yol bulacağını umuyorum. Türkiye’yle ilişkilerde hassas olmamız gerek.

Irak ve Suriye DEAŞ terörüyle boğuşuyor. İki ülkede de bölünme riski var. DEAŞ’ı yenmek ve istikrarı sağlamak için neler yapmalı?

Irak’ta en önemli aşama DEAŞ’ı Musul’dan çıkarmak. Sonra siyasi çözüm gelmeli. Sünni Araplar yönetimde daha çok rol almalı. Suriye’de istikrarı sağlamak çok daha zor olacak çünkü herkesin kabul edeceği bir siyasi yapı bile henüz ortaya konmadı. Esad dışında ne var ki?

Obama’nın 8 yıllık Ortadoğu karnesi nasıl?

Eleştirenlere göre Obama, yükselen Rus ve İran gücü karşısında ABD’yi zayıflattı. Bence doğru. Irak’tan asker çekerek ve Suriye’de kararlı davranmayarak bölgeden çekildiğimiz imajını verdik. Aslında gerçekten çekildik.

Peki Trump’tan ne bekliyorsunuz?

Bunu tahmin etmek çok zor. Hangi danışmanının daha etkili olacağını görmemiz gerek. Umuyorum ki yeni yönetim, 70 yıldır ABD yönetimlerinin takip ettiği yoldan çıkmayacaktır. Bu yol, NATO’ya değer vermek...

Ama Trump “NATO köhne” açıklamasını yaptı...

Evet gördüm... Bence gerçekten ülkeyi yönetmeye başladığında nasıl davranacağını görmemiz gerek.

Bunca başarısızlıktan sonra, sizce ABD hâlâ Ortadoğu’da “demokrasiyi tesis” etmeli mi?

Başka şansımız yok. Anayasamız sadece ABD’de değil dünyanın her yerindeki özgür halklara atıfta bulunur. 200 yıldır demokrasi tesis ediyoruz, bu tarihimizin bir parçası.

O dönemde Türkiye ve ABD büyük kriz yaşadı. Mart 2003’te Meclis Irak tezkeresini reddetti. Temmuz 2003’te de çuval krizi yaşandı. Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi talimatı askeri yetkililere sizden mi gitti?

Hayır ben vermedim. Ben sadece sivil yönetimden sorumluydum, askerlere talimat doğrudan savunma bakanlığı üzerinden gidiyordu.

Peki olayla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Meclis’in kararıyla ilgili şunu söyleyebilirim: Türkiye’nin ABD askerlerinin topraklarından geçmesini reddetmek egemenlik hakkı. Ancak geriye dönüp baktığımda bunun yanlış bir karar olduğunu düşünüyorum.

Eğer Türkiye askerlerimizin geçişine izin verseydi, Saddam’ın çok önemli iki özel harekât birimini Musul civarında durdurabilecektik. Ancak yapamadık ve bu da güvenliği tesis etmemizi zorlaştırdı.

Çuval krizi Türk kamuoyunu da derinden etkiledi. Herkes öfkelendi ve “Tezkereye ‘Hayır’ dememizin bedelini ödetiyorlar” diye düşündü. Türk askerinin başına çuval geçirmek sizce doğru muydu?

Olayın detaylarını hatırlayamıyorum. Ancak Irak’ın geçici hükümeti, bölgede operasyon halinde Türk askerlerinin bulunduğunu bilmediklerini söylemişti. Bunu anımsıyorum. Ve hükümetin hayli endişelendiğini hatırlıyorum.

Iraklı Kürtler bağımsızlığa hiç bu kadar yakın olmamıştı. Sizce Irak ve Suriye’de bağımsız bir Kürdistan kurulmalı mı?

Irak’ta pek çok Kürt liderle görüştüm. Bağımsızlığın iyi bir fikir olmadığını söyledim. Cevabım hâlâ aynı. Türkiye, Suriye, Irak ve İran’daki Kürtler, bağımsızlık konusunda çok dikkatli olmalı. Bölgede daha büyük istikrarsızlık yaratabilirler, kendi güvenliklerini de sağlayamazlar. Çünkü çok büyük güçler var, özellikle de Türkiye ve İran. Kürtlerin meşhur bir lafı vardır: “Dağlardan başka dostumuz yok”. Bence bu doğru.

Esad da Saddam gibi devrilmeli mi?

Bu çok iyi bir soru. Obama, “Esad gitmeli” dediğinde harekete geçmeliydi. Bence Türkiye’nin de desteğiyle Esad o zaman devrilebilirdi. Ama artık bunun için geç. Esad ve Rusya Halep’i yok ettiğinde sadece izledik. Artık 3 yıl öncesine göre Esad’ı devirmek çok daha zor.

Kişisel hikâyenize dair soru yöneltmek istiyorum. Yabancı bir ülkeyi 1 yıldan fazla süre yönettiniz. Tarihçiler sizi yazdı, yazacak... Tüm bunlarla ilgili ne hissediyorsunuz?

Tarihe adımı ben yazsaydım, tarihçilerin yazdığından daha iyi yazardım (Gülüyor). Psikolojik olarak 27 milyon Iraklıdan sorumlu olduğumu idrak etmek kolay olmadı. Birleşmiş Milletler, ABD’yi “İşgalci güç” olarak tanımladı. Böyle tanımlanmak, işgalci güç olarak görülmek gücüme gitti.