'Ey akıl sahipleri! İttihatçı kafayla geçen yüzyıl Arapları kaybettik, şimdi de Kürtleri kaybetmeyelim'

Ali Bulaç, BOP projesinin işlediğine değindiği köşe yazısında 'Ey akıl sahipleri, ey Ulu’l elbâb! İttihatçı kafayla geçen yüzyılda Arapları kaybettiğimiz gibi, şimdi de Kürtleri kaybetmeyelim.' dedi.

Eklenme Tarihi: 20 May 2016
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
'Ey akıl sahipleri! İttihatçı kafayla geçen yüzyıl Arapları kaybettik, şimdi de Kürtleri kaybetmeyelim'

Bugün TBMM’de dokunulmazlıkla ilgili yapılacak oylama ile sonuç belirlenmiş olacak. Oy kullanacak olan milletvekillerine bazı hatırlatmalarda bulunmak lazım:

İçinden geçmekte olduğumuz sürece çok yönlü bakabilenler, bölgemizin geçen yüzyılın ilk çeyreğindekine benzer bir süreçten geçtiğini görüyorlar. BOP’un siyasi rejimler yanında haritaları ve yapıları değiştirmeyi hedefleyen planı işliyor. Bölgemizde haritalar yeniden çiziliyor. Yüzyılın tecrübesinin bize öğrettiği gibi, yeni haritaların çizilip yeni rejimlerin/idari yapıların ihdas edilmesi bölge halklarının yararına değildir. Çünkü inisiyatif bölge halklarının elinde değil. Geçen yüzyıl bölgeye acı, ıstırap, kan, gözyaşı ve husumet getirdi; yeni haritalar da benzer trajediler getirecektir.

20. yüzyılın başlarında Osmanlı’nın en büyük hatası bölge halklarına reva gördüğü zulüm ve hoşgörüsüzlüğün sonunda Arapları bizden alıp koparmasıydı. Bugün de benzer bir tutum takip etmekteyiz; sanki Talat, Enver ve Cemal paşaların ruhu hortlamış, yeni bedenlere girmiş gibi hata üstüne hata işleniyor. Bilelim ki geçen yüzyılda Arapları bizden koparan hatalar, bugün Kürtleri koparıp götürecek. Bundan ne Türkler kazançlı çıkacak, ne Kürtler ve ne bölgenin diğer halkları.

Birbirimize duyduğumuz husumet öyle noktalara varmış ki, kendi gerçeğimizi göremiyoruz. Berlin’de yayımlanan Die Tageszeitung Gazetesi, dokunulmazlıkların kaldırılması durumunda Türkiye’nin bölüneceğini yazıyor. New York Times gazetesi, Osmanlı topraklarının paylaşılmasını öngören Sykes-Picot Anlaşması’nın 100. yıldönümünde arşivden yeni bir harita çıkardı. Harita İngiltere ve Fransa’nın hazırladığı Sykes-Picot’un bir alternatifi gibi gösteriliyor ama tamamen yeni düzenlemeyle ilgili bir öngörü. Bizim üzerimizde plan ve proje yürütenler, ‘olan’ı tasvir edermiş gibi yapıp gerçekte ‘olması gereken’i işaret ediyorlar, temenni ve planlarını ele veriyorlar.

Yazılıp çizilenleri dikkatlice takip etmek lazım. Yine geçenlerde Newsweek Dergisi, Ortadoğu bağlamında 2016’da vuku bulacak en önemli 9 gelişmeyi sıralarken, 8. sıraya ‘Türkiye’de çıkacak iç savaşı’ koymuş. Jack Moore tarafından yapılan öngörüye göre 2016’nın en önemli 9 olayı Musul, Suriye’de savaşı sona erdirecek barış, IŞİD’in Libya’ya kayacak olması, İran ve Suudi Arabistan arasındaki mezhep rekabeti, İsrail ve Hizbullah’ın sınır ötesi çatışmaları, Gazze, Abbas ve İsrail-Filistin barışı, Türkiye’de iç savaş ve Kasım-2016’da Amerika’da yapılacak Başkanlık seçimleri.

Allah muhafaza, Batılıların arzu ettiği bir iç savaş herkese bir felaket getirir. Çoğu zaman dış güçlerin plan ve programlarına iç güçlerin basiretsizliği yardım eder. Bölgenin genelinde yaşandığı gibi, Türkiye’de muazzam bir nefret birikiyor. Dindarlar bile birbirine diş biliyor; bu nefret, husumet ve kindarlık; intikamcı, kolektif cezalandırma; tasfiyeci, müsadereci, imha edici tutumlar sosyal barışı, bir arada yaşamayı imkansız kılıyor. Yaklaşık 50 bin insanın ülkesini terkedip diyaspora hayatı yaşaması övünülecek bir şey mi? Hergün onlarca insan hayatını kaybediyor. Şehit cenazeleri yürek yakıyor; öldürülen yüzlerce PKK’lı ailenin sesi sedası çıkmıyor, peki o cenahta biriken acı ve nefretin hangi patlamalara, fay hatlarının kırılmalarına yol açacağını tahmin edebiliyor muyuz? Basiretsiz, ferasetsiz bir söylem ve retorik ortalığı kasıp kavuruyor. Bir komplo teorisyeni, Türkiye’nin “resmi sınırları” yanında “stratejik sınırları”nın da olduğundan dem vurup, PKK/PYD’ye karşı savaşı Musul, Kerkük ve Halep’e taşırmak gerektiğini, bunun için 50-100 bin şehidi göze alabileceğimizi söylüyor. (Ramazan Kurtoğlu’nun Habertürk TV’’deki konuşması için bkz. Rotahaber, 27 Ocak 2016.)

Makul olana dönmekten başka çare yok. Bugünkü oylama bu ülkenin ne kadar makul yolda olduğunun göstergesi olacak. Denenmiş denenmez. 1990’larda Kürt milletvekillerinin yaka paça Meclis’ten atılması hiçbir işe yaramamıştı; bugün de işe yaramayacağı gibi, beraberinde büyük bir felaketi getirme potansiyeline sahip.

Ey akıl sahipleri, ey Ulu’l elbâb! İttihatçı kafayla geçen yüzyılda Arapları kaybettiğimiz gibi, şimdi de Kürtleri kaybetmeyelim.