Ebu Eyyüb el-Ensari, ensarlar arasında İslamiyet’i ilk kabul edenlerdendir. Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber efendimizin yanından hiç ayrılmamış, onunla birlikte tüm savaşlara katılmıştır. Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde, peygamber efendimizi evinde ağırladığı için ‘Müslümanların Mihmandarı’ olarak anılmaya başladı.
Aslen Medineli olduğu bilinen Eyyüb el-Ensari hazretleri, hicretten iki yıl önce eşi Ümmü Eyyüb ile Müslüman olmuş ve Ensar’dan İslamiyet’i ilk kabul edenler arasında yer almıştır.
Efendimiz ile birlikte Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Mekke’nin fethi başta olmak üzere bütün gazvelere katılmıştır. Vahiy katiplerindendi. Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinin bir araya getirilmesi üzerine çalışmalara katılmıştır.
Peygamber Efendimiz, 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde Medineli Müslümanların hepsi efendimizi evlerinde misafir etmek istemişti. Resul-i Ekrem efendimiz ise kimse arasında küskünlük olmaması için devesinin çökeceği yerde misafir olacağını belirtti. Efendimizin devesinin çöktüğü yere en yakın yerde Ebu Eyyüb’ün evi bulunuyordu. Efendimiz burada 7 ay konakladı. Bu sebepten dolayı Ebu Eyyub “Mihmandar-ı Nebi” unvanını aldı.
Medine döneminden itibaren Efendimiz’den hiç ayrılmamıştı. Eyyüb el-Ensari, “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın”1 mealindeki ayete göre tehlikeyi; savaştan kaçmak ve dünya işlerine dalmak şeklinde açıklardı. Bu nedenle yaşlılığında bile her yıl bir savaşa katılmaya gayret ederdi.
Ebu Eyyub el-Ensari, İstanbul’u almak için gelen İslam ordusuna katılmış ve yaşlılığı sebebiyle yolda rahatsızlanmıştı. Vefatı durumunda, kendisinin İslam ordusunun ulaştığı en ileri noktaya defnedilmesini vasiyet etti. Eyyüb el-Ensari hazretleri, 4 Mayıs 672 tarihinde vefat etmiş ve isteği üzerine İstanbul’un önlerine defnedilmiştir.
Durumu öğrenen Bizans İmparatoru’nun, kuşatma kalktıktan sonra kabrin açılıp vahşi hayvanlara saldırtacağını belirttiği, ancak İslam ordusu komutanının gönderdiği cevapta, böyle bir şey olduğu takdirde İslam ülkesinde yaşayan Hıristiyanların ve kiliselerin zarar göreceğinin belirtildiği nakledilir. Cevap üzerine Bizans imparatoru, kabre dokunulmayacağının teminatını verdiği belirtilir.
Ebu Eyyüb’ün kabri, sonraları bir bina içerisine alınmış olduğu, kıtlık zamanı bazı Hıristiyanların kabri ziyaret edip, onun hürmetine yağmur istedikleri ve asırlar boyunca kabrin itina ile korunduğu söylenir. Bazı seyyahların verdiği bilgilerce de bu rivayetler doğrulanır.
Büyük hükümdar Fatih Sultan Mehmet Han, bir rivayete göre İstanbul kuşatması sırasında Akşemseddin ile birlikte Okmeydanı’na çadır kurmuştu. Fatih, Hocası Akşemseddin’e Eyyüb el-Ensari’nin kabrini bulmak istediğini söyledi. Akşemseddin: “Sultanım, ben her gece şu semte bir nur indiğini görüyorum.” diyerek kabrin yerini işaret etti.
Sonraları Osmanlı padişahları cülus kuşanma törenlerini Eyyüb el-Ensari’nin türbesinin bulunduğu yerde yapmayı adet haline getirmişti.