Yurt dışındaki Sedat Peker, arandığı Türkiye'de ihtiyaç sahipleri için Ramazan kolileri dağıtıyormuş. "Edirne'den Kars'a". Çocukları ne yiyorsa içine onların konmasını istemiş.
Ankara Büyükşehir, Başkent Market'te uygun fiyata, dar bütçelinin alabileceği et, kıyma satışlarına başlamış. 210 bin muhtaca da 2 bin 500 lira yardım vermiş.
İstanbul Büyükşehir, 100 bin aileye 2 bin liralık Ramazan desteği sağlıyor. 200 bin aileye marketlerde geçen bin 500 liralık sosyal destek kartı da dağıtıyorlar.
Sadece CHP'li belediyeler mi? AK Partili belediyeler, meselâ Kayseri Büyükşehir de fakir fukaranın imdadına yetişmeye çalışıyor.
Parti teşkilatları duyarsız mı, değil.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da ayrı bir koldan çalışıyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün aşevi ve kuru gıda yardımlarıyla Diyanet Vakfı şubelerininin erzak paketlerini de unutmayalım.
Sağ olsun, Ramazan seferberliği başka birçok dernek ve vakıfta da görülüyor.
Fakir babaları, yardım için birbiriyle yarışıyor da... Her fakirhaneye, her muhtaca bari Ramazan'da yetişebiliyorlar mı dersiniz?
Çünkü yardıma muhtaç fakirhanelerin sayısı da her yıl giderek büyüyor, küçülmüyor.
Yoksullaşmanın hızına yetişilebilecek gibi değil.
Bugün toplumun kabaca beşte biri, düzenli yardımla hayata tutunuyor. En büyük artış da Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçtiğimiz 2018'den bu yana yaşanmış.
Şu rakamlar, yeni sistemin ülkeyi zenginleştirecekken daha fazla yoksullaştırdığını göstermiyorsa neyi gösteriyor:
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre...
Düzenli devlet desteğiyle geçinen hane sayısı, 2018'e kadarki 5 yılda 330 bin artarken... 2018'den bu yana artış, 3'e katlanarak 1 milyon 100 bin olmuş.
Toplamı, 3 milyon 688 bin hane bugün. Yaklaşık 15 milyon kişi ediyor, barınmadan beslenmeye devlet yardımıyla ayakta duruyorlar.
Bunlar, adı gibi gerçekten fakirhane yalnız. Zenginlerin tevazu gereği saray yavrusu evlerine fakirhane demesiyle karıştırılmasın.
Türkiye Yüzyılı'na giremeyen milyonlar fakir babalarının eline bakıyor, sadakaya muhtaç.
AK Parti'nin iktidara gelirse mücadele edeceği 3Y'den biri, yoksulluktu.
Yasaklar ve yoksuzluklar bahsine girmiyorum bile.
23 yıl sonra işte manzara. İktidar elitlerinin 'ekonomi uçuyor, Türkiye şahlanıyor, dünyada yüzyılımız başladı, süper güç olduk' gösterişleriyle uyuşuyor mu?
Yoksullukla mücadele, halkın zenginleştirilmesi ve yoksulların azaltılması demekti. Halkı fakirleştirirken sadaka ve yardımların artırılması değil. Yanlış mı anlaşıldı acaba?