ABD Merkez Bankası (Fed), tüm dünyanın merakla beklediği faiz kararını açıkladı. Banka, piyasa beklentilerine paralel olarak 50 baz puanlık faiz artışına gitti.
Böylece Fed, federal fonlama faizini yüzde 0,75-1,00 aralığına yükseltmiş oldu.
Banka, üç yıl sonra ilk faiz artışını 16 Mart’ta 25 baz puanla yapmıştı.
BİLANÇOK KÜÇÜLTME 1 HAZİRAN’DA BAŞLIYOR
Fed ayrıca, 8,9 trilyon dolarlık bilançonun küçültülmesine 1 Haziran’da başlanacağını açıkladı. Banka, ilk etapta bilanço küçültmeye Hazine kağıtlarında 30 milyar dolar, ipotek destekli menkul kıymetlerde 17,5 milyar dolar ile başlanacağını belirtti.
Banka, ilk 3 ayın ardından bilanço küçültmede aylık miktarın Hazine kağıtlarında 60 milyar dolara ve ipotek destekli menkul kıymetlerde 35 milyar dolara yükseltileceğini duyurdu.
ABD’de martta yüzde 8,5 ile 40 yılın zirvesine yükselen enflasyonu frenlemek isteyen bankanın yetkilileri, parasal sıkılaştırmanın hızını artıracaklarının mesajını veriyordu.
TÜRKİYE'Yİ NASIL ETKİLEYECEK?
Dolar dünyanın bir numaralı rezerv parası olduğu için, doların faizi ve miktarı da tüm dünyayı etkiliyor.
Artan enflasyon ve Fed'den beklenen agresif faiz artışları nedeniyle ABD Hazine tahvili faizleri de son dönemde hızlı artış gösterdi.
ABD 10 yıllık Hazine tahvil faizi, üç yılı aşan bir sürenin ardından ilk kez bu hafta yüzde 3'lük oranı aştı. Bu oran 2020 ortasında yüzde 0,6 seviyelerine kadar gerilemişti. Hazine tahvillerinde diğer vadelerde de son dönemde hızlı faiz artışları oldu.
ABD'de 30 yıllık sabit ipotekli konut faizi, geçen hafta yüzde 5,10 ile son 12 yılın zirvesine yükseldi.
Doların diğer büyük para birimleri karşısında küresel değerini ölçmek için kullanılan dolar endeksi de geçen hafta 103,9'a ulaşarak bu son 20 yılın zirvesine yükselmişti.
Doların faizinin artması ve doların değerlenmesi, Türkiye gibi yüksek dış borcu ve yüksek cari açığı olan ülkelerin, bu borçları çevirmesini ve cari açığını finanse etmesini daha pahalı hale getiriyor.
Rezerv satışı ve bütçeye yük getiren kur korumalı mevduatla döviz kurlarını frenlemeye çalışan Ankara'nın da dolardaki güçlenme ve düşük rezerv nedeniyle işi giderek zorlaşıyor.
Kurlardaki olası artış ise, zaten martta yüzde 61'i aşan ve mayıs ayında yüzde 80'a yaklaşması beklenen resmi tüketici enflasyonunun daha da yükselmesine neden olabilir.