52 gündür direnişlerini sürdüren Fernas işçileri, üç gündür yaptıkları açlık grevine şirket ile müzakere yolu açılması üzerine bugün son verdi. İşçiler, işveren ile masaya oturmak için Ankara’dan Soma’ya yola çıktı.
AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Manisa Soma’daki Fernas Madencilik’te sendikaya üye oldukları ve haklarını talep ettikleri için işten atılan ve 52 gündür direnen madenciler, ‘müzakere yolunun açıldığını’ duyurarak Ankara’da başlattıkları açık grevine ara verdi.
Kararın, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler ve DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in AKP Batman Milletvekili ve Fernas Madencilik’in sahibi Ferhat Nasıroğlu’yla yaptığı görüşmenin ardından alındığı ifade edildi. Fernas işçileri, yarın Soma’da işveren ile görüşme yapmak için yola çıktı. Ankara’dan hareket etmeden önce işçiler Kurtuluş Parkı’nda açıklama yaptı.
Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, yarınki sonuca göre cumartesi günü açıklama yapacaklarını söyledi. Çakır, “Yarın 5 kişilik bir heyetimiz patron vekilleriyle görüşecekler. Eylemimizdeki iki etabımızı yarınki sonuca göre açıklayacağız. Türkiye’deki bütün işçi sınıfına, siyasi partilere, kamuyouna madencilerin yanında oldukları için teşekkür ederiz. Bu başarı Türkiye’nin başarısıdır” dedi.
“Bizler, lekesizleriz”
Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanu Başaran Aksu da yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Halkımızı çok seviyoruz. Madenci bu mücadeleye çıkarken iki taleple ortaya çıktı. Fernas işletmesinde yaşanan sorunların ve oradaki madencilerin ihtiyaçlarının dile getirilmesi ve bunun sonuç üretmesi ve Türkiye işçi sınıfının içine sokulduğu cendereden yasal, anayasal mevzuatlarla ve idari mekanizmalarla, Türkiye işçi sınıfını bastırılması, susturulması ve iş cinayetlerinde öldürülmesi, iş yerlerinden sendikal nedenlerle atılması, patronların yargılanmaması nedeniyle toplumda biriken öfkeyi ifşa etmeye, bunu görünür kılmaya bu mücadeleyi düzen karşısında taşımaya dönük bir niyetle yola çıktık. Biz ‘munafık’ diye etiketlendik ama biz celaliyiz, onların çocuklarıyız. Dolayısıyla mücadele edenler her zaman yaftalanır, ‘provakatör’ derler, vatan haini derler ama biz lekesisiz, lekesizleriz. Biz burada baldırı çıplaklarla bir mücadele yürütüyoruz. Toplumun en dibinde en ağır işleri en yoksulluklar içerisinde tüketemeden yaşamaya çalışan ve çocukları ile ilgili gelecek kaygısı duyan madencilerin kavgasını veriyoruz. Biz mücadeleye başlamadan önce muhatabımızı çalışırız. Her ayrıntısına kadar, ezbere hiç kimseye hak etmediği bir şeyi söylemeyiz. Bir mücadelede düşmana bile saygı duyan bir etiği, mücadelenin üretmesini özellikle önemseriz. Gerçeğe dayanmayan hiçbir şeyi, sırf birisini yaftalamak için kullanmayız.
“Masaya İşçi Arkadaşlarımızdan Oluşan Bir Heyet Oturacak”
Yarınki toplantıdan sonra işçi arkadaşlarımızdan oluşmuş bir heyet. O heyette ilk atılan iki arkadaşımız var. Eylem başladıktan sonra atılan bir arkadaşımız var. Hala iş yeriyle ilişkiyi kesen bir arkadaşımız var. Ön uzlaşı da işçilerin her üç talebinin de kabul edildiği. Birincisi, iş yerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından teftişi, işçilerin ücretlerinin Soma’daki diğer maden ocaklarının ortalamasına getirilmesi ve banka promosyonlarının ödenmesi konusunda bir sıkıntının olmadığı, atılan işçilerin geri alınması konusunda direniş başladıktan sonra atılan 27 arkadaşla ilgili bir sıkıntının olmadığı, iki arkadaşımızın kod sorunu vardı. Bu kod sorununun kalktığı, diğer üç arkadaşlarımızdan ikisi zaten masada olacak olan arkadaşlar. Biz heyetimize de güveniyoruz, sendika olarak tarzımızda bu tarz görüşmelerde başkan, yönetici olarak tarzımız değil, doğrudan işçi arkadaşların kendi kendilerini temsil etmesi ve yönetmesi bu kudrete sahip olduklarına da inanıyoruz. Bir patronun, holdingin bir grup işçi karşısında, uzlaşma zeminine oturtulması. Bu mücadelede şunu göstermiştir. Yasayı insanlar yapıyor, yasayı kapitalistler, holdingler yapıyor. Yasa hak veriyor denen şeylerin tamamı yalandır. Bunu kabul etmiyoruz. Biz bir mücadelede insana doğaya mal olarak görüşülen şeyi aşmayı temel düstür olarak görüyoruz.”