Filistin Toprak Günü

Tarihi Filistin topraklarının yüzde 85'inin Terör rejimi İsrail işgali altında olduğu, Filistin halkının ise topraklarının ancak yüzde 15'ini kullanabildiği belirtildi.

Eklenme Tarihi: 30 Mar 2015
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Filistin Toprak Günü

Bugün 30 Mart. Filistinlilerin Toprak Günü. israil'in 1976 yılında Filistinlilere ait yüzlerce dönüm araziyi işgal etmesinin yıldönümü.

Her yıl büyük ilgi gösterilen 30 Mart Filistin Toprak Günü vesilesiyle Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne dikkat çekmek isteyen Filistin Dostları dünyanın birçok ülkesinden bölgeye akın ediyor. Vardıkları Lübnan, Ürdün, Mısır ve Suriye'den Kudüs'e yürümek isteyen aktivistlerin bu çıkarması israil'de büyük tedirginliğe sebep oluyor.

İSRAİL TOPRAKLARIN YÜZDE 85'İNİ İŞGAL ETTİ

Tarihi Filistin topraklarının yüzde 85'inin israil işgali altında olduğu, Filistin halkının ise topraklarının ancak yüzde 15'ini kullanabildiği belirtildi.

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu, "Toprak Günü"nde yayınladığı raporla, Filistin'in tarihi coğrafyasında, maruz kaldığı haksızlığı gözler önüne serdi.

Raporda, 27 bin kilometre karelik tarihi Filistin topraklarının yüzde 85'inin israil'in kontrolü altında bulunduğu ifade edildi. israil'in bölücü uygulamaları nedeniyle Filistin halkının bu toprakların yalnızca yüzde15'ini kullanabildiği kaydedildi.

Filistin'in tarihi toprakları üzerindeki nüfusun yüzde 48'inin Filistinlilerden oluştuğu, buna mukabil bir israil vatandaşına düşen toprağın ancak beşte biriyle yetinmek zorunda kaldıkları aktarıldı.

israil'in, Kudüs'te 1967-2000 yılları arasında 500, 2000-2014 yılları arasında bin 342 binayı yıktığı ve bu süreçte 5 bin 760 Filistinlinin zorunlu göçe tabi tutulduğu dile getirildi.

KENDİ ELLERİYLE EVLERİNİ YIKTILAR

Ev yıkımlarında 2000 yılından sonra büyük bir artış yaşandığına değinilen raporda, 340 Filistinlinin 2000-2014 yılları arasında evlerini kendi elleriyle yıkmak zorunda bırakıldığı vurgulandı.

Batı Şeria'da 2013 yılı sonu itibariyle israil'e ait 409 Yahudi yerleşim yeri ve askeri nokta olduğu, buradaki Yahudi yerleşimci nüfusunun ise 580 bin 801'i geçtiği bilgisine yer verildi.

Yahudi yerleşimcilerin yüzde 48,5'inin Kudüs'te ikamet ettiği, Batı Şeria'da her 100 Filistinliye karşılık, 21 Yahudi yerleşimci, Kudüs'te ise her 100 Filistinliye karşılık 69 Yahudi yerleşimci bulunduğuna değinildi.

Filistin Planlama Bakanlığı ve Dünya Bankası'nın verilerinden de faydalanılan raporda, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerin 2013 yılında, çoğu sulamalı tarım yapılan 100 kilometre karelik tarım arazisini kullandığı ve bu faaliyet için yıllık 50 milyon metreküpten fazla Filistin'e ait yer altı suyunu tükettiği belirtildi. Buna karşılık, 2011 yılı verilerine göre Batı Şeria'da Filistinlilerin sulamalı tarım yaptığı arazinin 78 kilometre kareyi geçmediği ifade edildi.

"İSRAİL SÖMÜRÜYE AÇIK ALANLAR OLARAK KULLANIYOR"

israil'in Filistin'e yönelik uygulamalarına ayrıntılı şekilde yer verilen raporda, "israil hala Batı Şeria'daki işgal edilmiş bölgeleri ekonomik sömürüye açık alanlar olarak kullanıyor" denildi.

Raporda ayrıca, israil'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği Temmuz ayındaki son saldırılarda binlerce evi, onlarca sağlık kurumu, okul ve ibadethaneyi hedef alarak, tamamen yıkılmasına veya zarar görmesine neden olduğunun altı çizildi.

Filistin ile israil yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde, Batı Şeria, A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı. Yüzde 18'i kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, "güvenliği" ise israil yönetimine bırakılırken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin "idari ve güvenliği" israil'e bırakılmıştı.

İsrail, 30 Mart 1976'da Filistinlilere ait yüzlerce dönüm araziye el koymuştu. Filistin halkı, olayı protesto etmek için genel grev düzenlemiş, protesto gösterilerine katılan Filistinlilere israil askerleri tarafından ateş açılması sonucu 6 kişi ölmüş, yüzlerce kişi de yaralanmıştı.

Bu nedenle her yıl 30 Mart'ta ''Toprak Günü'' etkinlikleri düzenleyen Filistin halkının bu davranışı, israil işgaline karşı direnişin göstergesi olarak nitelendiriliyor.