İsrail ordusuna (IDF) bağlı askerleri son bir yıl içinde Filistin Otoritesi Güvenlik Güçleri (PSS) mensupları ile birçok kez silahlı çatışmaya girdi. Bu yaşanan vakaların bazılarında PSS mensuplarının aynı zamanda milis örgüt üyeleri de olduğu belirlendi.
Bu durum, geçtiğimiz yılın haziran ayında Filistin İslami Cihad örgütü mensubu Cemil el-Amuri’yi Cenin’de tutuklama girişiminde bulunan İsrail özel kuvvetlerine ateş açtıktan sonra Filistin Otoritesi resmi askeri istihbarat yetkilileri Adham Tevfik ile Taysir İssa’nın öldürülmesinden sonra başladı.
Geçtiğimiz yılın mayıs ayında Filistin Otoritesi’ne bağlı Filistin Önleyici Birlikleri bünyesinde görev yapan bir subay Cenin yakınlarındaki bir anti-terör operasyonu sırasında İsrail ordusu askerler tarafından tutuklandı. Bu olaydan üç ay sonra da Nablus yakınlarındaki Ruceyb şehrinde uzun süren bir silahlı çatışmanın ardından Filistin Otoritesi’ne bağlı resmi bir gümrük polisi memuru yine İsrail kuvvetleri tarafından tutuklandı.
Mahmud Hucer isimli Filistinli polis memuru, Batı Şeria’daki Huvarra kontrol noktasında İsrail askerlerine ateş açtıktan sonra çıkan çatışmanın ardından ağır yaralı halde tutuklandı.
Diğer vakalarda da militanlar ve destekçilerinin PSS bünyesinde çalıştığı tespit edildi. Bir PSS mensubu olan Davud Zübeydi, İsrail kuvvetleri tarafından Cenin’deki bir anti-terör baskını esnasında vurularak yaralandı. İsrail’e ait bir hastanede daha sonra hayatını kaybeden Zübeydi’ye El Aksa Şehitleri Tugayı sahip çıkarak kendisinin örgüt içinde bir komutan olduğunu açıkladı.
Son olarak, Fethi Hazım isimli bir PSS subayı, oğlunun Tel Aviv’de bir terör saldırısı gerçekleştirmesinden kısa süre sonra bir ‘provakasyon’ kampanyası başlattı.
Eldeki veriler Filistin Otoritesi’nin kendisine bağlı güvenlik güçlerinin kontrolünü görünürde kaybettiğine işaret etmektedir. İsrail ordusuna yönelik PSS mensuplarının gerçekleştirdiği saldırılar her ne kadar henüz ikinci intifada seviyelerine ulaşmış olmasa da bu sayının artışı gözlerden kaçırılmamalıdır. Filistin Otoritesi’nin sorunlarından bir tanesi de Batı Şeria’nın bazı bölgelerinde otoritesinin iyice aşınmaya başlamasıdır.
Filistin İslami Cihad, Hamas ve diğer milis örgütler Filistin Otoritesi’nin varlık göstermediği Cenin, Tubas, Tulkarm, Nablus ve diğer bazı şehirlerde harekete geçerek nüfuzunu artırdı.
Geçtiğimiz ağustos ayının sonlarına doğru manalı ismiyle dikkat çeken ve yeni bir milis örgüt olduğu anlaşılan ‘Aslan İni’ Batı Şeria’da kuruldu. Bu örgüt şu ana kadar İsrail askerlerine yönelik en az bir saldırıyı üstlendi. Nabluslu bir Filistinlinin Tel Aviv’de tutuklanmasının ardından perşembe günü gerçekleştirilmesi planlanan bir terörist saldırı planı engellendi. İsrail polisinin yaptığı açıklamada saldırganın taşıdığı çantada bir tüfek, boru bombaları ve ‘Aslan İni’ örgütüne ait bir bayrak bulunduğu bildirildi.