Filistin’deki savaş ne kadar sürebilir?

Siyonist işgal rejiminin Gazze’ye yönelik olarak başlattığı soykırım amaçlı savaşın bu kadar uzayabileceğini başlangıçta kimse tahmin etmiyordu. Bunu işgal hükümeti ve onun tarafında duran hatta onunla birlikte bilfiil savaşa müdahil olan emperyalist güçler bile beklemiyordu. O yüzden bundan sonra daha ne kadar sürebileceği konusunda da bir öngörüde bulunmak zor.  İşgal güçleri ve destekçileri savaşın kısa … Filistin’deki savaş ne kadar sürebilir? Devamı »

Eklenme Tarihi: 19 Oca 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 19 Oca 2024
Filistin’deki savaş ne kadar sürebilir?

Siyonist işgal rejiminin Gazze’ye yönelik olarak başlattığı soykırım amaçlı savaşın bu kadar uzayabileceğini başlangıçta kimse tahmin etmiyordu. Bunu işgal hükümeti ve onun tarafında duran hatta onunla birlikte bilfiil savaşa müdahil olan emperyalist güçler bile beklemiyordu. O yüzden bundan sonra daha ne kadar sürebileceği konusunda da bir öngörüde bulunmak zor.

İşgal güçleri ve destekçileri savaşın kısa sürede sonuç vermesi dolayısıyla Filistin halkının hızlı bir şekilde teslim olmaya zorlanması için şiddete azami düzeyde başvurdular.

Bu amaçla önce yoğun hava saldırılarıyla bölgede çok büyük bir katliam ve yıkım gerçekleştirdiler. İlk 22 günlük süre içinde, ABD’nin verdiği uçaklarla ve yine onun verdiği bombaları kullanarak havadan sürekli ateş yağmuru yağdırdılar.

Bu kadar yıkım ve katliamdan sonra artık Filistin direnişinin kara saldırıları karşısında çok fazla kararlılık gösteremeyeceği beklentisiyle savaşın ikinci aşamasına geçti ve kara operasyonlarını başlattılar. Ama kara operasyonları işgal güçlerinin ciddi bir bataklığa saplanmasına ve önemli sayıda kayıp vermesine neden oldu.

İşgal rejimi kara saldırılarında en çok, özel olarak yetiştirilmiş komando birliklerinden oluşan Golani Tugayı’na güveniyordu. Ancak çok sayıda kayıp vermesi üzerine bu tugayı çekmek zorunda kaldı. Golani Tugayı’nı çekmesi mensuplarının hayatlarını değil fonksiyonlarını önemsemesinden kaynaklanıyordu. Çünkü daha fazla kayıp vermesi durumunda tugay artık tamamen fonksiyonunu kaybedecekti. Ayrıca eğitimi ve aktivitesini koruması için yapılan harcamalar düşünüldüğünde özel yetiştirilen bir birlikteki bir komandonun öldürülmesinin maddi külfeti herhangi bir askerin öldürülmesinin maddi külfetinin kat kat fazlasına tekabül etmektedir.

İşgal rejimi Golani Tugayı’nı çektikten sonra büyük ölçüde çapulcu takımıyla kara saldırılarını sürdürmeyi tercih etti. Çünkü onların hayatlarını önemsemediği gibi öldürülmelerinin rejime maddi külfetinin çok daha az olacağını ve öldürülenlerin yerlerini yeni yedek ya da paralı askerleri cepheye sürerek doldurabileceğini düşünüyordu.

Bu noktada savaşın üçüncü aşamasına geçtiği söyleniyor. Bu da uzun vadeli yıldırma savaşı. Bir yandan karada çapulcu takımının saldırılarıyla bölgede korku ve tedhişin sürmesine neden olurken bir yandan da hava saldırılarıyla katliamlara devam ederek bölge halkını ve direnişi teslim olmaya zorlamak. İşgal rejimi yetkilileri böyle bir savaşı, uzun sürse de göze alabilecekleri yani Filistin direnişini silah bırakıp işgal rejiminin şartlarına razı olmaya zorlayıncaya kadar ısrarlı olacakları yönünde intibalar veren ifadelere de açıklamalarında yer verdiler.

Bir yandan da ablukayı çok katı bir şekilde sürdürerek Gazze bölgesini iyice yaşanmaz hale getirme, açlığa ve salgın hastalıkların yayılmasına neden olan uygulamaları sürdürme politikası da devam ediyor.

Bu durumda zihinlerde, “İşgal rejimi iddia ettiği gibi savaşı uzatır, dünya da bu durumu kanıksar ve Gazze ikinci plana itilirse bölge ahalisi ve direniş güçleri daha ne kadar direnebilir?” sorusu akla geliyor. Çünkü işgal rejiminin askerlerinin hayatlarını önemsemediği, rehinelerini kurtarmayı bir hedef olarak göstermesinin de onların hayatlarıyla ilgili duyarlılıktan kaynaklanmayıp askeri ve siyasi prestijini kurtarma amacına yönelik olduğu, dolayısıyla onların hayatlarını riske atma pahasına da olsa stratejik hesaplarını önceleyebileceği görülüyor.

Tabii Filistin halkının ve direnişinin karşısında küresel emperyalizmin Batı kanadının siyonist işgalle ittifak halinde savaşıyor olması ve bütün insani, ahlaki ve hukuki değerleri ayaklar altına alan son derece vahşice saldırılar gerçekleştirilmesi Filistin halkını ve direnişini ciddi şekilde zorlamaktadır. Ama savaşın uzamasının işgal rejimi açısından da ağır bedeli olacaktır. Dolayısıyla bir öngörüde bulunabilmek için işgal rejimini zorlayan hususları da gözden geçirmekte yarar görüyor ve bunu müteakip yazımıza bırakıyoruz.