Filistin’de her Ramazan işgal rejiminin silahlı güçleri ve görünüşte sivil gerçekte silahlı gerilla gücü niteliğindeki “gönüllüler” kanadını oluşturan yahudi yerleşimciler Filistin halkına yönelik baskı ve şiddeti artırıyor. Bu, doğal olarak Filistin halkının ve onun hakları için mücadele eden gençlerin tepkilerinin de artmasına neden oluyor. O yüzden hava ısınıyor.
Bu yıl ayrıca yahudilerin Hamursuz Bayramı dedikleri ve bir hafta süren festival günleri Ramazan’ın üçüncü haftasına denk geldiği için gerginliğin daha fazla olacağı tahmin ediliyordu. Çünkü yahudi yerleşimcileri yönlendiren fanatik gruplar o günlerde Mescidi Aksa’ya baskınların artırılması çağrıları yaptılar.
İşgal güçleri fanatik yerleşimcilerin tehditleri karşısında, Filistinlileri sindirmek ve onların Mescidi Aksa baskınlarını önleme amaçlı kitlesel eylemlere kalkışmalarını engellemek için Kudüs ve Batı Yaka’da gece baskınlarını, şiddet uygulamalarını ve tutuklamalarını artırdılar.
İşgalcilerin şiddeti Filistin tarafında da tepkilere neden oldu ve özellikle Filistin’in 1948’de işgal edilmiş bölgesinde işgalcilerin hedeflerine yönelik arka arkaya eylemler gerçekleştirildi.
İşgal rejimi bu eylemler karşısında şiddeti daha da artırmanın önünü açmak ve dünya kamuoyuna kendini haklı gösterebilmek için bu eylemlerin IŞİD tarafından gerçekleştirildiği yalanını ortaya attı. Ne yazık ki, Türkiye’de de “İslami” kimlikli bazı medya organları ve yorumcular da dâhil, birçokları siyonist işgalcinin kendilerine sunduğu bu cukkayı yuttu. Tabii bunda, IŞİD’in eylemleri sahiplendiğine dair tezgah da kendilerini etkileyici bir unsur oldu.
Oysa her şeyden önce IŞİD, siyonist işgale karşı verilen direnişi desteklememekte ve Filistin davasının kendisi için öncelikli bir konu olmadığını açıkça ifade etmektedir. Bunun da ötesinde Hamas ve İslami Cihad Hareketi gibi İslamî oluşumlar da dâhil olmak üzere Filistin’deki bütün direniş gruplarını tekfir etmektedir. Bu durum karşısında IŞİD’in Filistin’de direnişe destek vermek amacıyla siyonistlerin hedeflerine yönelik eylemler düzenlemesi söz konusu olmadığı gibi, Filistin’deki direniş gruplarının kendilerini tekfir eden bir örgütün eylemlerini destekleyen açıklamalar yapmaları, takdir etmeleri ve sahiplenmeleri ihtimali de yoktur.
Söz konusu eylemler, herhangi bir örgüt adına gerçekleştirilmeyen bireysel eylemlerdir ve eylemciler herhangi bir direniş hareketiyle organize şekilde değil kişisel kararlarıyla bunları gerçekleştirmişlerdir. Ama direniş hareketlerinin tümü eylemleri sahiplenmiş ve desteklediklerini ortaya koymuşlardır.
Aslında işgal rejimi bu tür bireysel eylemler karşısında daha fazla zorlanmakta ve bu tür eylemler işgalcinin onları engelleme konusunda strateji geliştirmesini de zorlaştırmaktadır. O yüzden Filistinli gençleri bu tür eylemlerden vazgeçmeye zorlamak için halk tabanını yıldırma amaçlı geniş çaplı saldırı operasyonları planlamak istemektedir ve bu operasyonlarında kendini haklı gösterebilmek için de işte bu IŞİD numarasına sığınma taktiğini kullanmıştır.
Eylemlerde sivillerin hedef alındığı iddiası da bir çarpıtmadır. Eylemlerin genelinde asker, polis ve özel birimlerin elemanları hedef alınmıştır. Bu gerçeği bizzat, işgal güçlerinin saha çalışmalarının televizyon ekranlarından canlı yayınlanmasının tehlikesine dikkat çeken siyonist analistler de açıkça dile getirmişlerdir. Çünkü bu şekilde ekranlarda gösterilen elemanların ekranlardan teşhis edildiğini ve eylemcilerin daha sonra onları bazen sivil kıyafetle bulundukları yerlerde hedef aldıklarını dile getirdiler.