Filistin yönetimi, Gazze'de yaşananlardan dolayı İsrail'i kınadı.
Filistin Haber Ajansı WAFA'da geçen haberde, "Devlet Başkanlığı, halkın barışçıl gösterilerine karşı işgal kuvvetlerinin yürüttüğü katliam operasyonlarını sert bir şekilde kınamaktadır." ifadeleri yer aldı.
Filistin'in Birleşmiş Milletler, Arap Birliği ve Avrupa Birliğindeki temsilcilerinden uluslararası tüm tarafların harekete geçmesi için acil çalışma yapmasının istendiği, işgal kuvvetlerinin suçsuz ve silahsız insanları taammüden öldürdüğü aktarıldı.
Uluslararası topluma İsrail vahşetinin durdurulması için çağrıda bulunan Filistin yönetimi, başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası toplumdan işgal ordularına karşı silahsız Filistin halkının himaye edilmesini talep etti.
Filistinlilerin abluka altındaki Gazze sınırında geçen cuma başlattıkları "Büyük Dönüş Yürüyüşü" kapsamındaki barışçıl gösterilerin İsrail'in tehditlerine rağmen mayıs ortalarına dek sürmesi bekleniyor.
Gösterilerin başladığı geçen cumadan bu yana 29 Filistinli şehit edilmişti.
BMGK'yi harekete geçmeye çağırdı
Filistin'in Birleşmiş Millletler (BM) Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, BM Genel Merkezinde gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrailli yetkililerin uluslararası hukuku dinlemeyi reddettiğini söyledi.
Filistinlilerin geçen haftadan bu yana Gazze sınırında sürdürdüğü gösterilerde İsrail askerlerinin ateş açması sonucu 30'a yakın kişinin hayatını kaybettiğini, 2 bin 500'den fazla kişinin yaralandığını ifade eden Mansur, BM Güvenlik Konseyinin sorumluluklarını ihmal etmesinin İsrail'i, Filistinlilere yönelik saldırılarını sürdürmeye teşvik ettiğini ifade etti.
Mansur, şöyle devam etti:
''Geçen hafta sorumluluklarını yerine getirmesi umuduyla konseye geldik ama hiçbir şey yapılmadı çünkü bir taraf (ABD) Güvenlik Konseyi'nin devreye girmesini istemedi. Bu hafta da yine aynı şekilde davranırlarsa yine geleceğiz, çünkü konsey uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu ve bu sorumluluğu üstlenmesi gerek. İşgal altındaki Filistin topraklarında şu an yaşananlar özellikle de Gazze Şeridi'nde, uluslararası barış ve güvenliği tehdit ediyor. Güvenlik Konseyi'nin müdahale etmeyi reddetmesi mantıklı mı? Biz bunu kabul etmiyoruz. Güvenlik Konseyi'nin üzerine düşen rolü oynaması gerek, milyonlarca sivile Güvenlik Konseyi'nin onları terk etmediği mesajını göndermek zorunda.''
Riyad Mansur, Gazze'de yaşanan şiddet olayları için bir bilirkişi heyeti oluşturulması, bağımsız ve şeffaf soruşturma başlatılması çağrısında da bulundu.
Bağımsız soruşturma talebi
Kuveyt'in BM Daimi Temsilcisi Mansour el Otaibi de geçen hafta ABD'nin, İsrail'in Gazze'de orantısız güç kullanması sonucu onlarca kişin hayatını kaybettiği şiddet olaylarına ilişkin bağımsız ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesini isteyen BMGK talebini reddettiğini hatırlatarak, bu gün de aynı talebi konseye yeniden ilettiklerini söyledi.
Otaibi, 15 üyeli konseyde birçok ülkenin desteğini aldıklarını ancak veto yetkisine sahip ABD'den yanıt beklediklerini söyledi.
"Büyük Dönüş Yürüyüşü"
Filistinliler, Toprak Günü'nün 42'nci yıl dönümü kapsamında geçen cuma gününden bu yana abluka altındaki Gazze Şeridi'nin İsrail sınırında barışçıl eylemler düzenliyor. İsrail askerleri ise "sürgün edildikleri topraklarına geri dönmeyi ve 2006'dan beri Gazze'ye uygulanan hukuksuz ablukanın kaldırılmasını" talep eden sivil halkın üzerine gerçek mermilerle ateş açıyor.
Filistinliler "Büyük Dönüş Yürüyüşü" adı altında başlattıkları barışçıl gösterilerine altı hafta boyunca devam etmeyi planlıyor. Gösterilerin altı hafta boyunca devam edecek olmasının bir sebebi de bu tarihte ABD'nin Tel Aviv'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacağını açıklamış olması.
Toprak Günü nedir?
İsrail, 30 Mart 1976'da ülkenin kuzeyindeki Celile bölgesinde yaşayan İsrail vatandaşı Filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koydu. Bunun üzerine Filistin halkı, bu gaspı protesto etmek için genel greve gitti ve gösteriler düzenledi.
İsrail polisi gösterilere katılan Filistinlilere ateş açarak 6 kişiyi şehit etti, çok sayıda kişiyi yaraladı.
"Toprak Günü" olarak anılan bu olay, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın kaynağı olan toprak konusunda Filistinlilerin gösterdiği direnişin simgesi olarak görülüyor.