129 kişinin öldüğü Paris baskınları sonrası Suriye’deki DAEŞ hedeflerine yönelik saldırılar başlatan Fransa, Suriye’de sivilleri hedef aldı. DAEŞ’in başkent olarak kullandığı ancak sadece 3 bin militanının bulunduğu Rakka’ya saldıran Fransız jetleri bölgedeki bir hastane ve müzenin de aralarında bulunduğu sivil unsurların yer aldığı alanları vurması tepkileri de beraberinde getirdi. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan gazeteci Yılmaz Bilgen, Fransa’nın, DAEŞ’in şahsında Suriye halkını katlettiğini belirtti. DAEŞ’in Rakka’dan vazgeçmesinin Suriye savaşına hiçbir faydası olmayacağına vurgu yapan Bilgen, “Aksine daha büyük sorunlara yol açacak. Çünkü Rakka’ya, ya Demokratik Suriye Güçleri kılıfıyla PYD ya da Esed rejimi girecek” diye konuştu.
RAKKA’DA SADECE 3 BİN DAEŞ MİLİTANI VAR
Suriye’deki olayları yakından takip eden gazeteciler arasında yer alan ve Suriye’de bulunan Yılmaz Bilgen, gazetemize yaptığı değerlendirmede,“Rakka’nın özelliği Esed karşıtı Ahrar-uş Şam devrimcilerinin ilk ele geçirdiği şehir olma özelliği taşımasıdır. DAEŞ, Rakka’yı Esed’den değil muhalif güçlerden aldı. Fransa’nın operasyon düzenlediği Rakka’da DAEŞ’in yalnızca 3 bine yakın militanı var” dedi.
DAEŞ’İN ŞAHSINDA SURİYE HALKI KATLEDİLİYOR
DAEŞ’in Rakka’yı üs ve ikmal merkezi olarak kullandığını vurgulayan Bilgen şöyle konuştu: “Rakka’da 700 binden fazla sivil insan yaşıyor. Saldırılar da ağırlıklı olarak bu sivillere yönelik düzenleniyor. Kaldı ki DAEŞ’in Rakka’dan vazgeçmesinin Suriye savaşına hiçbir faydası olmayacak aksine daha büyük sorunlara yol açacak. Çünkü Rakka’ya ya Demokratik Suriye Güçleri kılıfıyla PYD ya da Esed rejimi girecek. Her iki halde de Suriye halkı ve Suriye muhalefeti kaybedecek. Burada Fransa, Amerika ve İngiltere DAEŞ’in şahsında Suriye halkını katlediyor ve yine DAEŞ’in şahsında Suriye muhalefeti cezalandırılıyor.”
AVRUPA'NIN 11 EYLÜL'Ü SURİYE İŞGALİ İÇİNMİŞ Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın, DAEŞ’in terör saldırılarının hemen sonrasında Suriye’ye operasyon yapması, akıllara Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 11 Eylül saldırılarını bahane ederek Afganistan’ı ve Ortadoğu’yu işgal etmesini getirdi. 2001 yılında gerçekleşen saldırı sonrası George Bush yönetimindeki ABD, Afganistan’a ve Irak’a girerek bölgeyi işgal etmiş, daha sonra ise bölgelerin bütün yeraltı ve yerüstü kaynakları Amerikalı şirketlerin kontrolü altına girmişti. DAEŞ’in Paris saldırısı sonrasında da Avrupa kamuoyu, terör olaylarını “Avrupa’nın 11 Eylül’ü” olarak lanse ederek, Fransa’nın Suriye operasyonlarını meşrulaştırmaya çalıştığı görüldü. Fransa’nın Rakka’ya düzenlediği hava operasyonlarının “Suriye’de ben de varım” anlamını taşıdığı ve bölgenin enerji kaynaklarından pay istediği şeklinde yorumlandı.
BOMBALI SALDIRILARDAKİ ÇİFTE STANDART
Öte yandan Paris saldırısı sonrası Siyonistlerin kontrolündeki Avrupa medyası dünyayı ayağa kaldırdı. Paris için, ortak eylem kararları alınırken, sosyal medya aracılığıyla dünya çapında eylemler başlatıldı. Saldırının hemen ardından Twitter’da; #PorteOuverte (Açık Kapı), #RechercheParis (Paris’i araştır), #PrayforParis (Paris için dua et), #TodosSomosParis (Hepimiz Paris’iz) gibi ‘Paris Hantang’leri başlatıldı. Ancak, Paris saldırısından bir gün önce Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta da bombalar patladı. Kentin güneyindeki Şii nüfusun yoğun olarak yaşadığı, Hizbullah kontrolündeki Burc el-Barajne’yi hedef alan 2 ayrı intihar saldırısında 43 kişi yaşamını yitirdi, 200’den fazla kişi de yaralandı. Dünya medyasının, Paris’e gösterdiği hassasiyeti Beyrut’a ve Ankara’ya göstermemesi dikkat çekti.