Burada medyanın rolü sorgulanmalıdır; çünkü Félix Guattari’nin bundan otuz küsur yıl evvel yazdığı gibi, öyle bir enformasyon medyası ortaya çıkmıştır ki, medya iktidarı devlet dışı bir şekilde işleyebilmekte ve kamuoyu istenildiği gibi yönlendirilebilmektedir
Geçen T24 yazımda Fransa’daki şiddetin sebepleri arasında aşırı sağcı entelektüel bir girişimin medya üzerinden toplumun kamuoyunda oynadığı rol üzerinde durmuş ve Eric Zemmour örneğini vermiştim. Bir milyon euro’luk bir para toplanmış ve polis Fabien’in ailesine verilmek üzere daha da arttırılmayı beklemektedir. Nahel’in ailesi ise bu şekilde gayrı meşru yollardan piyango oynar gibi para toplanmasının kanunlara aykırı olduğunu ileri sürmekte ve bu işlemin iptali için hukuka başvurmak istemektedir. Bu kanal işlemekte hala.
Bilhassa bazı özel televizyon kanalları kamuoyunu şekillendirmeye devam etmekte. Gençlerin isyancı hareketinin içindeki aşırı şiddeti kınamadığı söylenen aşırı sol kanatta yer alanlar ilk hedefe yerleştirilmekteler. Bilhassa saldırılan polislerin haberleri ve ne yazık ki çocuğuyla birlikte görev sonrası işi bittiğinde ve sivil elbiseleriyle evine dönmekte olan bir kadına “senin polis olduğunu biliyoruz” tehdidini sokaktakilerden birisinin ileri sürmesi durumun ne kadar karmaşık olduğu hakkında bize ip uçları vermekte sanırım.
T24’te Ahmet İnsel’in dikkat çektiği gibi gençlerin isyan sırasında mağazaları yağmalarken tüketimlerini arzuladıkları dükkanlara saldırmaları manidar. Lastik ayakkabı ve gençlerin giydiği markaların dükkanlarının yağmalanmasının bedelinin, tüm Fransa’da bir milyar Euro civarında olduğu haberi verilmekte. Patronların sendikası Medef’in ileri sürdüğü bu rakam astronomik bir rakamdır. Ve hıncın şiddetinin parasal değerine dikkat çekmektedir. Medef’e göre, dükkanların çoğu yakılmış ve yağmalanmıştır. Birçok turist Fransa seyahatini iptal etmiştir. Ülkenin imajı yerle bir edilmiştir. Yakılan-yıkılan dükkanların yeniden inşa edilmesi gerekmektedir. Birçok mağaza kepenkleri indirmiş vaziyette beklemektedir. Hatta bazı ekmekçilerin, sigara satan dükkanların saldırıya uğradığı ve kasalarının boşaltıldığı haberi iletilmektedir.
Bir milyar euro zarar, diğer yanda polis Fabien’in ailesine bir milyon Euro para yardımı yapılmak istenmektedir. Bu çağırı Amerikan bir siteden duyurulan çağırıdır. Fransa’da açılan bir hesap değil söz konusu olan. İrlanda’da açılan bir hesaba para yollanılmaktadır. Bu toplanan para katil zanlısı bir polis içindir. Ve tekrar şiddeti körükleyen bir hareket olarak provoke edicidir. Üstelik Fabien adlı polisin motorlu polis teşkilatından geldiği ve daha önce bir disiplin vakası olduğu ortaya konulmuştur. Daha evvel disiplin suçu işlemiş ve hakkında soruşturma açılmış bir polisin daha dikkatli olması gerekmekte değil midir? Bu durum vakayı biraz daha zorlar gibi gözükmektedir. Bu zararın içinde polis Fabien’in ailesine bu rakamı toplayabilen Fransız aşırı sağının ve bu polisin bir sorumluluğu yok mudur? Öldürme vakası olmasaydı, bu bir milyar Euro civarındaki maddi zarar yapılmayacaktı belki de? Toplum bu olayı yaşamayacaktı sanki?
Bir anlamda iç savaş görüntüleri birkaç gün için Fransa’yı sarmış gözükmekte. Burada medyanın rolü sorgulanmalıdır; çünkü Félix Guattari’nin bundan otuz küsur yıl evvel yazdığı gibi, öyle bir enformasyon medyası ortaya çıkmıştır ki, medya iktidarı devlet dışı bir şekilde işleyebilmekte ve kamuoyu istenildiği gibi yönlendirilebilmektedir. Guattari post-medyadan söz etmekteydi. Televizyon imajının dijitalleşmesiyle birlikte ekran sadece televizyon ekranı değil, aynı zamanda bir telefon veya bilgisayar ekranı haline gelmiştir. Zaten eskiden ekrana televizyon adı verilirken artık ekran için televizyon lafı az kullanılmaya hatta kullanılmamaya başlamıştır; çünkü medya çağı, ekranı televizyon görüntülerine değil, bilgisayarın görüntüsü haline çevirmiştir. Ne seyredilmekte, neyin üzerine çalışılmaktaysa, gençler ekranı artık televizyon için değil bilgisayar oyunları için kullanmaya başlamışlardır.
Telematik ve enformatik gelişim “denetim toplumlarını” ortaya koymuştu. Bugün denetim toplumları artık “cinnet toplumları” haline girmektedir. Sivil hayatın yaşamaya alışmadığı kadar şiddet sarmalı etrafı sarmıştır. Kablolu yayın ve uydulardan yayın yapan yeni teknolojiler medyanın rolünü daha da kuvvetlendirmiştir. Sosyal medya etkisi “CNN etkisinin” üzerine çıkmaya başlamıştır. Bu kanaldan yapılan saldırılar, yalan haberler etrafı daha dikkatsizce yönlendirebilmekte ve bazen istenen etkinin üzerinde etkiye sahip olmaktadır.
Bu durum, toplumun ve devletin denetim araçlarının ötesine geçen bir hat üzerinde yer almaya doğru yol almaktadır. Toplumsal enformasyon bir anlamda Guattari’nin ifade ettiği gibi “hipnotik bir etkiye” sahip olma yoluna girmektedir. Modern anlamda öznelliğin yok edilmekte olduğunu takip etmeye başladık. Etki bir anlamda hipnotik bir şekilde işlemekte ve kalabalıkları çoğaltarak şiddete yönlendirmektedir. “Uzaktan kumandalı hipnozun” etkisi gibi, genç gruplar çoğalarak saldırıya ve yağmaya yönlendirilebilmektedir. Öznellik alanlarını özgürleştirmek yerine denetlemektedir. Bireylerin veya kolektifin yaşamı el atında durmaktadır. Toplum “çocuksulaştırılmaktadır”.
Aşırı sağ söylemde ailenin tek ebeveynli aileye dönüşmeye başlamasıyla birlikte baba otoritesinin ortadan kalktığı ileri sürülmekte. Bu eylemlerin faturası, 12-13 yaşındaki çocukların sokaklara dökülmesinin hesabı artık tek başlarına çocuklarıyla yaşayan kadınlara kesilmektedir. Banliyölerde çocuklarıyla yaşayan kadınların toplumsal alandaki sayılarının artmasıyla ilişkilendirilmektedir bu durum. Çekirdek aile değerlerine dönülmesi salık verilmektedir. Oysa 1980’lerden beri boşanmış kadınların kendi çocuklarıyla aile kurması veya daha sonraki eşinin çocuklarıyla birlikte bir aile kurmaları bugünkü bilhassa Batı toplumların yeni aile şekillerini ortaya koymaktadır. Aşırı sağ Fransa’da bu yaşam biçimini sorgulamaya başlayarak Katolik aile modeline geri dönmeyi önermektedir.
Bir olay nelere yol açabilir? Vakaların önemi tahmin edilebilir boyutları aştığında tepkisi daha genelleşmektedir. Nereye doğru yön alabileceğini kestirmek zorlaşmaktadır. Nasıl ki bugün savaşlarda devletin ordusunun yerini özel ordular almaya başlamışlarsa, medyada enformasyon dağılımda özel alanda öznellikleri yönlendirerek, popülizmi, sahte haberciliği ve aşırı sağcı duyumsamaları tetiklemeye başlamaktadır.