Fuat Oktay: Dünyanın ilk 20 ekonomisinden biriyiz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "2020 bütçesi, kabuğunu kırmış, küresel bir güç haline gelmiş, bölgesinde ve dünyada sözü dinlenen, dünyanın ilk 20 ekonomisinden biri olan Türkiye'nin bütçesidir" dedi.

Eklenme Tarihi: 07 Kas 2019
20 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Fuat Oktay: Dünyanın ilk 20 ekonomisinden biriyiz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2020 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2018 Yılı Kesinhesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında konuştu.

"2020 Bütçesi ne anlama geliyor, misyonu nedir?" şeklinde bir soru geldiğini belirten Oktay, 2020 bütçesinin, AK Parti hükümetlerinin 18'inci bütçesi olduğunu hatırlattı.

Oktay, bütçenin, 18 yıldır milletin teveccühünü kazanan AK Parti hükümetlerinin "milletten aldığı yetkiye" dayanarak hazırladığı bir bütçe olduğuna işaret ederek, "2020 bütçesi, kabuğunu kırmış, küresel bir güç haline gelmiş, bölgesinde ve dünyada sözü dinlenen, dünyanın ilk 20 ekonomisinden biri olan Türkiye'nin bütçesidir. 2020 bütçesi, 17 yıldır olduğu gibi, 18'inci yılda da millete hizmeti şiar edinen bir bütçedir. Yaşlısı, genci, kadını, erkeği, kentlisi, köylüsü, yani hepimizin bütçesidir." diye konuştu.

Bütçenin toplumun tüm kesimlerinin tamamının taleplerini karşılayan bir bütçe olduğunu belirten Oktay, "2020 bütçesi, 2018 yılında Türkiye üzerinde ekonomi üzerinden oynanmak istenen oyunun tutmadığının, Türkiye ekonomisine diz çöktürülemediğinin, velhasıl, belli merkezlerin hüsrana uğradığının adıdır. 2020 bütçesi, Türkiye ekonomisinin yoluna daha da güçlenerek devam etmesine katkı sağlayacak bir bütçedir." ifadesini kullandı.

Oktay, 2020 bütçesinin, 11. Kalkınma Planı ve Yeni Ekonomi Programı hedeflerini merkeze alan, her alanda yatırımı, üretimi, istihdamı güçlendiren ve muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefinin kararlılıkla devamı anlamına gelen bir bütçe olduğunu da söyledi.

Elde edilen başarıların tamamının, millete ve ülkeye ait olduğunu bildiklerini dile getiren Oktay, "Cumhuriyet döneminde yapılanların katbekat üzerinde yatırımlar yapılması, eserler ortaya konulması, hizmetler gerçekleştirilmesi, tüm Türkiye'nin kazanımıdır." dedi.

Türkiye'nin gösterdiği başarıların, cumhuriyeti ve demokrasiyi daha güçlü hale getirdiğini vurgulayan Oktay, "Kendini bu ülkenin bir ferdi olarak gören herkese düşen, bundan rahatsız olmak değil, gurur duymaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Fuat Oktay, iyi bütçe uygulamaları ve mali disiplinin, AK Parti hükümetleriyle özdeşleştiğini, 2018 yılı bütçesinin de hükümetin güven veren politikaları ile hayata geçirildiğini dile getirdi.

Bütçelerin, ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerine hizmet eden bir yapıya kavuşmasının kendi hükümetleri döneminde olduğunun altını çizen Oktay, "2002 yılı bütçe harcamalarında faiz ödemeleri yüzde 43'ü aşmaktaydı. Bugün bütçe açıklarını yüzde 11'lerden yüzde 2'lere çekmek bu anlayış ve mali disiplinle başarılmıştır. Aynı anlayış 2018 bütçemizin de yine temelini oluşturmuştur.

İyi yönetimle kaynaklar rant yerine hizmete yönelmiş, akılcı kullanılan kaynakların verimi de artmıştır." ifadesini kullandı.

"FİNANSAL İSTİKRARI TESİS ETMEYİ BAŞARDIK"

Oktay, 2018 yılında da katılım finans başta olmak üzere yeni finansal araçları da hayata geçirerek yollarına devam ettiklerine işaret ederek, "2018 yılında iç ve dış ekonomik, siyasi ve jeopolitik sorunlara ve ağustos ayında başlayan kur saldırılarına rağmen, enflasyonu dizginlemeyi ve finansal istikrarı tesis etmeyi başardık." dedi.

Türkiye'nin geçen yıl yüzde 2,8 oranında büyüme sağladığını, 2018 yılı yatırım programları kapsamında 88 milyar lira yatırım programlandığını anlatan Oktay, "Yıl içerisinde tahsis edilen ilave ödeneklerle bu rakam 104 milyar lira seviyesine yükselmiştir. Yatırımlardan en yüksek payı ulaştırma sektörü almış, bunu eğitim ve tarım sektörleri takip etmiştir. Eğitimde ve sağlıkta büyük dönüşümler yaşanmıştır. Eğitim sektörüne 2018 yılında 14 milyar lira, sağlık sektörüne ise 7 milyar lira kamu yatırımı yapılmıştır." diye konuştu.

Türkiye'nin, gelecek yıllarda en yüksek insani gelişme sağlayan ülkeler arasına girmeye aday hale geldiğini belirten Oktay, "Sağlıkta devrim yaşanmış, hizmetlere erişimde OECD ortalamaları aşılmıştır. Ar-Ge'nin milli gelir içindeki payı, yüzde 1 seviyelerine yaklaşmıştır." dedi.

YEDEK ÖDENEK ELEŞTİRİSİNE YANIT

Bazı milletvekillerinin, 2018 yılı ödeneklerinin 63 milyar lira üzerinde harcama yapıldığını ifade ederek, yedek ödenek kullanımına ilişkin eleştirilerini dile getirdiklerini anımsatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yedek ödenek kullanımı 5018 sayılı Kanun ve 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Yedek ödenek miktarına getirilen yüzde 2'lik sınırlama, başlangıç ödeneklerine ilişkindir. Bu durum, 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminde Sayıştay tarafından da kabul edilmektedir. Yıl sonu itibarıyla ulaşılan yedek ödenek tutarı Bütçe Kanunu'nun 'aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri' başlıklı 6. maddesi ile verilen yetkiler çerçevesinde yapılan aktarmalardan kaynaklanmakta."

Bütçenin her kalemi gibi yedek ödeneklerin de millete hizmet için kullanıldığını söyleyen Oktay, "2018 yılı yedek ödenek kullanımları Strateji ve Bütçe Başkanlığının internet sitesinde kamuoyu ile de paylaşılmıştır. Bu kapsamda büyük oranda yedek ödenek tahsis edilen iki temel alan şunlardır: Yedek ödenekten aktarılan ödeneklerin 20,2 milyar lirası yatırım harcamalarında, 20,8 milyar lirası emeklilere verilen bayram ikramiyesi ödemelerinde kullanılmıştır." diye konuştu.

"HALKIN BÜTÇESİ"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2020 yılı bütçesinin halkın bütçesi olduğunu belirterek, bütçeden 3,4 milyon kamu çalışanı için 333,9 milyar lira maaş, ücret ve sosyal güvenlik prim ödemesi yapılacağını bildirdi.

Aileleriyle birlikte 16 milyon vatandaşın bütçeden doğrudan yararlandığına dikkati çeken Oktay, şunları söyledi:

"290 bin işçimizin ücretleri ve sosyal güvenlik prim ödemeleri bütçeden karşılanıyor. Bütçeden işçilerimiz için 23,6 milyar lira ödeme yapılacak.

31 bin KOBİ ve girişimcimize 1,4 milyar lira KOSGEB destek ödemesi yapılacaktır. 2,7 milyon çiftçimize 22 milyar lira ödeme yapılacak. 24,3 milyon ilk, orta ve yükseköğretim öğrencisinin faydalandığı eğitim hizmetleri için 176,1 milyar lira kaynak aktarılacak. Sağlık hizmetleri için 188,6 milyar lira kaynak ayrılmış olup bu hizmetlerden sizler de dahil bizler de dahil 82 milyon vatandaşımız faydalanacaktır.

Engelli evde bakım ödemeleri, 65 yaş üstü muhtaç vatandaşlarımızın maaşı, ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın sağlık primleri gibi sosyal harcamalar için ise yaklaşık 70 milyar lira kaynak ayırdık."

Bu rakamların bütçenin "yüzde 100 vatandaş bütçesi" olduğunu gösterdiğini vurgulayan Oktay, "AK Parti hükümetleri bütçeleri hep halkın bütçesi olmuştur. Bunun böyle olması sayesinde bu millet 18 yıldır bu iktidara destek vermektedir." dedi.

AK Parti iktidara geldiğinde, bütçenin yüzde 43,2'sinin faize gittiğini, 2020 yılı bütçesinde ise bütçenin yüzde 12,7'sinin faiz giderlerine ayrılacağının öngörüldüğünü aktaran Oktay, "AK Parti iktidara geldiğinde, toplanan her 100 liralık verginin 86 lirası faize gidiyordu. 2020 yılı bütçesinde ise 100 liralık verginin sadece 18 lirasının faiz giderlerine ayrılacağı öngörülmektedir. AK Parti, görüleceği üzere bütçeleri faiz bütçesi olmaktan çıkardı ve hizmet bütçesine dönüştürdü." ifadesini kullandı.

Oktay, Türkiye'nin AK Parti hükümetlerinden önce IMF ile 17 stand by anlaşması yaptığını ancak bütün bu programların başarısızlıkla sonuçlandığını dile getirerek, "3 Kasım 2002'de AK Parti iktidara geldiğinde IMF ile yine kendisinden önce imzalanmış olan 18'inci stand by anlaşması uygulamadaydı. 2001 krizi sonrasında ekonomide yapısal dönüşümü gerçekleştirmek üzere AK Parti bu anlaşmanın devam niteliğinde sadece bir kez IMF ile 19'uncu stand by anlaşmasını gerçekleştirdi ve 2008 yılında bu program tamamlandı. Bir daha da IMF ile program yapmadık." açıklamasında bulundu.

Türkiye ekonomisinin yaptıkları reformlar ve attıkları adımlar sayesinde uluslararası alanda bir başarı hikayesi oluşturduğunu söyleyen Oktay, AK Parti'nin iktidara geldiğinde IMF'ye 23,5 milyar dolar borç bulunduğunu, 2013 yılında bu borcun sıfırlandığını hatırlattı.

AK Parti olarak Türkiye-IMF ilişkilerinde bilinen bütün ezberleri bozduklarını, yerli ve milli ekonomiyi inşa ettiklerini vurgulayan Oktay, "Esas görülmesi gereken gerçek, geçmişte Türkiye'nin neden IMF'ye teslim edildiğidir. IMF ile ilişkinin ne anlama geldiği, kimlerin emir aldığı, kimlerin emir verdiğini sizler bizlerden daha çok daha iyi bilirsiniz." dedi.

Oktay, genel makroekonomik görünüme bakıldığında bütçe sunumunda ifade ettikleri gibi 2019 yılını pozitif bir büyüme ile kapatmayı hedeflediklerini belirterek, 2019 yılının ilk yarısında ekonomik aktivitede bir toparlanma gerçekleştiğine şahit olduklarını kaydetti.

Toparlanma sürecinde büyümenin ana kaynağının net ihracat ve özel tüketim harcamaları olduğunu anlatan Oktay, "2019 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler, iktisadi faaliyette toparlanmanın devam ettiğine işaret etmektedir. İkinci çeyreğe göre üçüncü çeyrekte CDS risk primleri 452 düzeyinden 382 düzeyine inmiştir, inşallah inmeye de devam edecektir. Türk Lirası dolar karşısında değer kazanarak ortalama 5,7'ye gerilemiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Ekonomik güven endeksinin 81,9'dan 84,6'ya, kapasite kullanım oranlarının yüzde 76'ya yükseldiğini kaydeden Oktay, "Kur etkisinden arındırılmış kredi büyümesi ise ikinci çeyrekte yıllık 0,5 daralmadan sonra üçüncü çeyrekte yüzde 3,5 büyümüştür." diye konuştu.

Oktay, "2020 yılı ekonomik göstergeleri ve beklentileri iç tüketimdeki beklenen artışı yansıtmıyor mu?" şeklinde bir soru yöneltildiğini hatırlatarak, "Yeni Ekonomi Programı'na göre, yurt içi talep, 2020 yılında büyümenin temel belirleyicilerinden birisi olacaktır. Özel tüketimin, ertelenmiş talebin harekete geçmesi, enflasyon ve faiz oranlarının gerilemesi, kredi ve güven kanalının desteği ile büyümeye en yüksek katkı veren kalem olması beklenmektedir. 2020 yılı için öngördüğümüz yüzde 5 oranındaki büyüme rakamının 2,6 puanlık kısmının, 2019 yılına göre yüzde 4,4 oranında artış göstermesini tahmin ettiğimiz özel tüketim büyümesinden gelmesini öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "TÜİK, tüketici fiyat endeksini Avrupa Birliği ve dünya genelinde geçerli olan, uluslararası kurumlar tarafından tavsiye edilen yöntem, tanım ve kavramları kullanarak hesaplamaktadır. Uluslararası alanda uygulanmayan veya önerilmeyen hiçbir yöntem söz konusu değildir." dedi.

Oktay, 2020 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2018 Yılı Kesinhesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında konuştu.

Programlarda gayri safi yurtiçi hasılanın dolar cinsinden verilmediğine yönelik bazı eleştirilerin bulunduğunu belirten Oktay, gerek 2020 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda gerekse Yeni Ekonomi Programı'nda gayri safi yurtiçi hasılaya ilişkin hem TL hem de dolar cinsinden tahminlerin yer aldığını ifade etti.

Oktay, 2018 yılında 789 milyar dolar olarak gerçekleşen gayri safi yurtiçi hasılanın 2019 yılında 749 milyar dolara gerileyeceğinin, 2020 yılında ise 812 milyar dolara yükseleceğinin tahmin edildiğini söyledi.

Enflasyonla mücadele konusuna da değinen Oktay, "2018 yılı ağustos ayında başlayan spekülatif kur saldırıları, para ve maliye politikaları arasındaki güçlü koordinasyon, zamanında alınan tedbirler, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gerileme ile toplumsal desteğin de katkısıyla etkisiz hale getirilmiştir. Böylece, enflasyonda hızlı ve belirgin bir düşüş gerçekleşmiştir." diye konuştu.

Atılan kararlı adımlarla enflasyonun eylül ayı itibarıyla tek haneli oranlara gerilediğini, ekim ayı itibarıyla da yüzde 8,55 ile tek haneli seviyelerdeki yerini koruduğunu vurgulayan Oktay, "Bu tek haneli seviyeyi 2020'de kalıcı hale getirmekte kararlıyız. Bunun için Yeni Ekonomi Programı'nda öngördüğümüz para ve maliye politikalarının eş güdümü ile mal ve hizmet piyasalarında rekabet ve verimliliği artıracak yapısal dönüşüm adımlarını hayata geçirmeyi hedeflemekteyiz." ifadesini kullandı.

Fuat Oktay, enflasyon oranlarının istikrarlı bir şekilde aşağı yönlü hareket etmesiyle risk primlerinin düşeceğini, öngörülebilirliğin artması sayesinde ise uzun vadeli finansman imkanlarının gelişeceğini bildirdi.

Sonuç olarak ekonomik ve finansal istikrarın güçleneceğini belirten Oktay, "Enflasyon 2019 yılı sonunda yüzde 12'ye, 2020 yılı sonunda ise yüzde 8,5'e gerileyerek, kalıcı olarak tek hanelere düşüşünü sürdürecektir." dedi.

ENFLASYON HESAPLAMASI

Enflasyon verilerinin hane halkının durumunu yansıtmadığına ilişkin bir değerlendirme olduğunu ve bu doğrultuda enflasyonun nasıl hesaplandığına dair de değerlendirme yapmak istediğini dile getiren Oktay, şunları kaydetti:

"TÜİK, tüketici fiyat endeksini Avrupa Birliği ve dünya genelinde geçerli olan, uluslararası kurumlar tarafından tavsiye edilen yöntem, tanım ve kavramları kullanarak hesaplamaktadır. Uluslararası alanda uygulanmayan veya önerilmeyen hiçbir yöntem söz konusu değildir. Hesaplamalarda kullanılan ağırlıklar, madde sepeti ve fiyatlar, şeffaflık politikası gereği TÜİK internet sayfasında da yayımlanmaktadır. TÜFE 81 il merkezi ve 225 ilçeden aylık olarak 28 bin işyerinden 895 madde çeşidi için 545 bine yakın fiyat derlenerek hesaplanmaktadır. Enflasyon sepeti ve açıklanan değişim oranları tek bir bireyi değil, ülke ortalamasını ifade etmektedir. Elbette TÜFE rakamlarını bireyler veya haneler kendi harcama ve tüketim yapılarına göre daha fazla veya daha az hissedebilirler. Bu, sadece Türkiye için değil tüm ülkeler için de geçerli bir durumdur."

"İSTİHDAMIN KADEMELİ OLARAK ARTMASINI BEKLİYORUZ"

İşsizlik oranının da yoğun olarak gündemde olan konulardan olduğunu, küresel krizin başladığı 2007 yılı ile 2018 yılı arasında yaklaşık 8,5 milyon kişiye istihdam sağlandığını anlatan Oktay, "Bu suretle kapsayıcı büyüme anlamında ülkemiz önemli mesafe almıştır. Eylül ayı itibarıyla istihdamda kalıcı yükselişin işaretleri de gelmeye başlamıştır." diye konuştu.

Önümüzdeki dönemde büyümede tüm alt sektörlere yayılması beklenen artış ve yatırımlardaki güçlü toparlanmanın istihdam artışının temel belirleyicisi olacağını dile getiren Oktay, "Özellikle 11. Kalkınma Planı'nda öngörülen imalat sanayisinde dönüşüm çerçevesinde kalıcı, niteliği ve katma değeri yüksek ve istihdamı destekleyecek yatırımlar teşvik edilecektir ve teşvik edilmektedir de. Bunun sonucunda oluşacak işgücü talebi ise istihdamın artmasını sağlayacak önemli faktörler arasında yer alacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Ertelenen iç talebin 2020 yılında yeniden canlanmasının, yatırım ve üretimi tetikleyeceğini belirten Oktay, "Bunun yanı sıra 2019 yılına göre daha güçlü bir küresel büyümenin getireceği dış talep de büyümeyi ve özellikle de ihracata yönelik sektörlerde istihdamı destekleyecektir. Sonuç olarak, ekonomideki canlanmaya paralel olarak önümüzdeki dönemde istihdamın kademeli olarak artmasını bekliyoruz. Yeni Ekonomi Programı dönemi sonunda işsizlik oranının 3,1 puan indirilmesi hedeflenmektedir." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2019 yıl sonu bütçe açığı için öngörülen 80,6 milyar liralık tahminin 125 milyar lira olarak revize edildiğini aktararak, "Söz konusu revizyondaki en temel etken 2019 yılında ekonominin dengelenme süreci nedeniyle potansiyelinin altında büyümesinden kaynaklıdır. Buna rağmen, 2019 yıl sonu için öngördüğümüz bütçe açığımız yüzde 2,9'la Maastricht kriterlerine uygun seviyelerde seyretmektedir. Yeni Ekonomi Programımızda merkezi yönetim bütçesi açığının dönem sonunda yüzde 2,6 seviyesine inmesini öngörüyoruz." diye konuştu.

Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında TBMM tarafından birinci yargı paketinin kanunlaştırıldığını anımsatan Oktay, bu paketle reform niteliğinde değişiklikler yaptıklarını belirtti.

Oktay, ikinci yargı paketi hazırlıklarının devam ettiğini, adalet sisteminin işlerliğini artıracak çalışmalara devam edeceklerini ifade etti.

"EĞİTİMDE KALİTEYİ ARTIRMAYA BÜYÜK ÖNEM VERMEKTEYİZ"

Bütçenin önceki yıllarda olduğu gibi yine hizmet bütçesi olacağını, bütçedeki kaynakların büyük ölçüde vatandaşların ihtiyaç duyduğu hizmetlerin karşılanmasında kullanılacağını söyleyen Oktay, "Bu kapsamda 2020 yılında bütçe ödeneklerinin yaklaşık yüzde 16,1'ine karşılık gelen 176,1 milyar lirayı eğitime ayırıyoruz. Eğitimde 2023 vizyonumuz ile eğitimde kaliteyi artırmaya büyük önem vermekteyiz." dedi.

Oktay, 207 üniversitede 8 milyona yakın gencin yükseköğretim gördüğünü, yükseköğretimde sadece niceliğe değil niteliğe de önem verdiklerini vurguladı.

Geleceğin mesleklerini dikkate alarak yükseköğretim programlarını güncellediklerine işaret eden Oktay, öğrencilere ödenen aylık burs/kredi miktarının da 500 liradan 2020 yılından itibaren 550 liraya yükseltildiğini hatırlattı.

Oktay, yüksek lisans öğrencilerine ödenen aylık kredi/burs miktarının bin 100 lira, doktora öğrencilerine ise bin 650 lira olduğunu söyledi.

Sağlık alanında gerçekleştirdikleri reformlarla hastaneler başta olmak üzere, her alanda kaliteyi yükselttiklerini belirten Oktay, 2020 yılında sağlık hizmetleri için bütçeden 188,6 milyar lira kaynak ayırdıklarını bildirdi.

Şehir hastanelerinde yüksek kalitede hizmet verdiklerini dile getiren Oktay, "Kamu Özel İşbirliği modeli ile yatırımları hızla bitirip hastanelerimizi hizmete almış olduk. 2019 yılı Ekim ayı itibarıyla şehir hastaneleri için bütçeden 4,5 milyar lira harcama yapılmıştır. Merkezi yönetim bütçe teklifinde 2020 yılı ödeneği 10,5 milyar lira olarak belirlenmiştir." açıklamasında bulundu.

Oktay, iktidarları döneminde hastane yatak kapasitesini 79 binden 236 bine çıkardıklarını da kaydetti.

İktidarları döneminde tarım sektörüne yönelik birçok desteği hayata geçirdiklerini ifade eden Oktay, bu destekler sayesinde 17 yıllık dönemde tarım sektöründe önemli bir büyüme trendi yakalandığını söyledi.

Fuat Oktay, 2002 yılında 36,9 milyar lira olan tarımsal hasılanın, 2018 yılında 216,6 milyar liraya yükseldiğine işaret etti.

Tarım sektörüne 11. Kalkınma Planı'nın öncelikli alanları arasında yer verdiklerine dikkati çeken Oktay, "Bu kapsamda, üreticilerimizin artan girdi maliyetlerinden olumsuz etkilenmelerini önlemeyi ve üretim araçlarına daha ucuza ulaşabilmesini temin etmeyi amaçlıyoruz. Üreticilerimizin ekonomik olarak daha etkin faaliyette bulunabilmeleri için işletmelerinin büyütülmesi yanında modernizasyonunu sağlamak amacıyla tarımsal destekleme bütçesinde yüzde 36,7 oranında artış sağladık." dedi.

Oktay, böylece bütçeden tarıma ayırdıkları kaynakları 2020 yılında 33,4 milyar liraya çıkaracaklarını, bu tutarın 22 milyar lirasının tarımsal destek programları, 5,1 milyar lirasının da tarım sektörü yatırım ödenekleri için kullanılacağını anlattı.

Çiğ süt birim miktarına ilişkin eleştirileri hatırlatan Oktay, şunları kaydetti:

"2019 yılı ocak-nisan döneminde süt referans fiyatı 1,7 lira, süt pirimi 25 kuruş olarak belirlenmiş olup süt üreticimizin çiğ süt için eline geçen tutar litre başına 1,95 lira olmuştur. Mayıs ayında süt referans fiyatı 2 lira, çiğ süt pirimi 10 kuruş olarak belirlenmiş olup süt üreticimizin eline geçen tutar litre başına 2,1 liraya yükselmiştir. Dolayısıyla süt üreticimizin çiğ süt için eline geçen tutar artmıştır. Diğer taraftan süt üreticimize üretimin yapıldığı dönemler itibarıyla belirlenen tutarlar üzerinden pirim ödemeleri yapılmaktadır. Dolayısıyla ocak-nisan dönemi için 25 kuruş üzerinden pirim ödemesi yapılmış olup bu tutarın düşürülmesi söz konusu değildir."

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "ABD Başkanı'nın mektubuna cevabımız esasen Barış Pınarı Harekatı'yla sahada verilmiştir. Bununla birlikte, diplomatik teamüllerden ve devlet adabından uzak bir üsluba sahip mektuba dair tepkimiz, ilgili Amerikalı yetkililere de iletilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinde de bu doğrudan dile getirilmiştir ve getirilmeye de devam edilmektedir." dedi.

Oktay, 2020 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2018 Yılı Kesinhesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında konuştu.

Hükümetleri döneminde ulaştırma ve altyapı kapasitesini önemli ölçüde iyileştirdiklerini ve bu doğrultuda, bölünmüş yol uzunluğunu 27 bin 75 kilometreye çıkardıklarını belirten Oktay, 2003 yılında 34,4 milyon olan hava yolu toplam yolcu sayısını 2018 itibarıyla 210,9 milyona, iç hat yolcu sayısını ise 9,1 milyondan, 112,9 milyona yükselttiklerini söyledi.

Oktay, aktif havaalanı sayısını 26'dan 56'ya, dış hat uçuş noktalarını ise 60'tan 318'e çıkardıklarını ifade etti.

Özellikle kara yolu yatırımlarında, önceliğini ve yapılabilirliğini kaybetmiş yatırımları yatırım programından çıkarmak suretiyle rasyonelleştirmeye gittiklerini anlatan Oktay, ulaştırma sisteminin etkinlik ve verimliliğinin artırılabilmesini teminen, yük taşımacılığı odaklı demir yolu yatırımlarına odaklandıklarını belirtti.

Bu yatırımların diğer ulaştırma modları ile rekabet oluşturmayacak ve yük talebi ile uyumlu olacak şekilde yürütülmesini sağlayacaklarını dile getiren Oktay, demiryolu hatlarının hem yolcu taşımacılığı hem de yük taşımacılığı yapılabilecek şekilde dizayn edileceğini söyledi.

Oktay, tüm ulaştırma modlarında yeni altyapı arzından ziyade mevcut altyapının yeterli hizmet seviyesinde tutulmasına yönelik önleyici bakım-onarım yatırımlarına ağırlık vereceklerini kaydetti.

Söz konusu yatırımlar ve vizyonlarının sadece Türkiye için değil, Bakü-Tiflis-Kars hattı ve bu bağlamda Çin-Avrupa kesintisiz demiryolu projesi başta olmak üzere, uluslararası bağlantılar için de büyük önem taşıdığını vurgulayan Oktay, "Bu kapsamda Çin'den Avrupa'ya gitmek üzere yola çıkan ilk yük treni bugün itibarıyla Ankara'ya ulaşmıştır. Bu tarihi bir gelişmedir. Çin'in Şian şehrinden hareket eden yük treni Demir İpek Yolu üzerinden Ankara'dan geçip, Marmaray Tüp Geçidi'ni de kullanarak, Çekya'nın başkenti Prag'a ulaşacaktır. Ne yaptınız diyorsunuz ya... Bu gelişme, ülkemizin ulaştırma alanında küresel düzeyde geldiği ileri bir noktayı ve önemi de teyit etmektedir." diye konuştu.

TERÖRLE MÜCADELE

Türkiye'nin içeride ve dışarıda PYD/YPG/PKK, DEAŞ, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadele halinde olduğunu söyleyen Oktay, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra terörle mücadelede köklü bir strateji değişikliğine gidildiğini belirtti.

Oktay, "Tüm terör örgütleriyle eş zamanlı, tüm güvenlik birimlerinin eşgüdümüyle yine terör unsurlarının tamamıyla, finansman kaynakları ile uluslararası bağlantılarıyla da mücadele stratejisi uygulanmaya başlanmıştır. Olay sonrası operasyon stratejisinden, kesintisiz operasyon stratejisine geçilmiştir. Tehlikeyi kendi sahamızda değil oluştuğu yerde yok etmeye odaklı bir mücadele anlayışı benimsenmiştir. Sadece elinde silah olan teröristle değil, o silahın teröristin eline gelme süreciyle de mücadele edilmeye başlanmıştır." dedi.

Uyuşturucu ticareti, kaçak göç ticareti ve terör örgütleri arasında güçlü bir finansman ilişkisinin söz konusu olduğuna işaret eden Oktay, "Her üç konuda gerçekleştirdiğimiz saha baskısıyla birlikte örgüt yapılarında önemli ölçüde gerileme ve zayıflama sağlanmıştır. Örgüte katılım, tarihin en düşük seviyesindedir. Buna karşılık sadece bu yıl 206'sı ikna yöntemiyle olmak üzere 289 örgüt elemanı da teslim olmuştur. Halihazırda PKK'nın dağlardaki mevcudu 600'ün altına inmiştir. Bu mücadelemiz sonuna kadar da devam edecektir." ifadesini kullandı.

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekatlarının başarıyla gerçekleştirildiğini hatırlatan Oktay, içeride ise İçişleri Bakanlığının tüm kolluk birimleriyle koordineli şekilde gerçekleştirdiği operasyonlarla terör örgütlerinin faaliyet kabiliyetinin önemli ölçüde kırıldığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "Barış Pınarı Harekatımızla ülkemizin güvenlik endişelerinin giderilmesi, Suriye'nin toprak bütünlüğünün muhafazasına katkı verilmesi, bölge halkının PKK-YPG ve DEAŞ baskısından kurtarılması ve Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmeleri için uygun ortamın oluşturulması hedeflenmiştir. Bunu da açıkça bütün dünyaya da ilan ettik." değerlendirmesinde bulundu.

Harekatın, uluslararası hukuk temelinde, Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı ve BM Güvenlik Konseyinin terörizmle mücadeleye ilişkin kararları uyarınca yürütüldüğünü dile getiren Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında olduğu gibi, Barış Pınarı Harekatımızın planlama ve icrasında da sadece terör unsurları hedef alınmış, sivil halkın zarar görmemesi için gereken her türlü tedbire başvurulmuştur. 9-22 Ekim 2019 tarihlerinde başarıyla icra edilen operasyonla 4 bin 219 kilometrekare alan teröristlerden arındırılmıştır. Sınır hattımızdaki diğer alanların da teröristlerden arındırılmasına ilişkin Rusya ile varılan mutabakat çerçevesinde çalışmalar titizlikle devam etmektedir. Harekatta şu ana kadar etkisiz hale getirilen terörist sayısı binin üzerinde, terörden arındırılan meskun mahal sayısı 600'e yakındır. Harekatımız esnasında yine kahraman askerlerimizden 11 şehidimiz ve 149 gazimiz olmuştur. Suriye Milli Ordusunun 144 mensubu şehit olmuş, 558'i yaralanmıştır."

Terör örgütünün açtığı ateşler sonucunda 21 vatandaşın şehit olduğunu, 184 vatandaşın yaralandığını kaydeden Oktay, şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere de hayırlı ömür diledi.

Barış Pınarı Harekatı'nda şu ana kadar 269 DEAŞ üyesinin teslim alındığını, bunlardan Türkiye vatandaşı olanlara Türk kanunlarına göre işlem yapıldığını anlatan Oktay, yabancıların ise geri alacak ülkelere gönderildiklerini veya cezaevi/tutukevi tarzında yerlerde tutulduklarını bildirdi.

Oktay, 17 Ekim'de üzerinde anlaşılan ortak açıklamayla, Amerika Birleşik Devletleri'nin harekatın gerekliliğini ve meşruiyetini kabul ettiğini hatırlatarak, "Bu mutabakat ülkemizin meşru güvenlik çıkarlarının korunması bakımından güvenli bölgenin önemini ve işlevselliğini de tasdik etmiştir." dedi.

Rusya ile 22 Ekim'de Soçi'de varılan mutabakatla Türkiye sınırına mücavir Suriye topraklarının terörden arındırılması konusunda anlayış birliğine varıldığını anımsatan Oktay, "Her iki mutabakatın sahadaki uygulaması tarafımızdan yakınen izlenmektedir. Varılan mutabakatlar hilafına gelişmeler vuku bulduğu takdirde meşru müdafaa hakkımızın her zaman baki olduğu açıktır." diye konuştu.

TRUMP'IN MEKTUBU

ABD Başkanı Donald Trump'ın gönderdiği mektuba ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Oktay, "ABD Başkanı'nın mektubuna cevabımız esasen Barış Pınarı Harekatı'yla sahada verilmiştir. Bununla birlikte, diplomatik teamüllerden ve devlet adabından uzak bir üsluba sahip mektuba dair tepkimiz, ilgili Amerikalı yetkililere de iletilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinde de bu doğrudan dile getirilmiştir ve getirilmeye de devam edilmektedir." ifadesini kullandı.

umhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu normalleşme sürecinin devamı ve buna bağlı olarak ekonomik belirsizliklerin azalmasıyla beklentilerin iyileşmesi ve kredi faizlerinde görülen düşüş eğilimiyle birlikte borç ödeme kapasitesinde iyileşme sağlanacağı öngörülmektedir." dedi.

Oktay, 2020 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2018 Yılı Kesinhesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

OECD tanımlamasına göre, 2002'de dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının yüzde 46,9 olduğunu, son açıklanan 2017 verilerine göre ise bu oranın yüzde 43,4 olarak gerçekleştiğini belirten Oktay, yıllar itibarıyla Türkiye'nin vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payının azaldığını söyledi. Bu oranın 16 yılda 6,4 puan düştüğüne işaret eden Oktay, "OECD tarafından henüz açıklanmamakla birlikte 2018 Türkiye vergi gelirleri içinde dolaylı vergi gelirlerinin payı yüzde 40,5 olarak gerçekleşmiştir. Yani dolaylı vergilerin toplam içindeki payı düşmeye devam etmektedir." diye konuştu.

Son yıllarda vergi geliri cari yıl tahsilat oranının yüzde 90'ın üzerinde gerçekleştiğini ifade eden Oktay, bu yıl da cari tahsilat oranının Ocak-Eylül 2019 döneminde yüzde 89,2 olduğunu, yıl sonuna doğru bu oranın yüzde 90'ı aşmasının beklendiğini kaydetti.

TBMM Genel Kurulu gündeminde bulunan yeni düzenlemeyle gelir vergisi tarifesine bir dilim eklenerek, 500 bin lira ve üzeri gelir elde edenlerin yüzde 40 oranında vergilendirilmesinin sağlandığını dile getiren Oktay, bu düzenlemenin yüksek gelir gruplarını hedef aldığını söyledi.

Oktay, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi tahsil edilmesinin esas alındığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2019 yılı Temmuz ayında yürürlüğe giren Finansal Yeniden Yapılandırma Kanunu ile yargı yoluna başvurmadan sorunlu kredilerin yeniden yapılandırılması yönünde bankaların teşvik edildiğini anımsattı. Oktay, "Böylece reel sektörün borç servis kapasitesi geliştirilecek ve firmaların geri ödeme gücü artacaktır. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu normalleşme sürecinin devamı ve buna bağlı olarak ekonomik belirsizliklerin azalmasıyla beklentilerin iyileşmesi ve kredi faizlerinde görülen düşüş eğilimiyle birlikte borç ödeme kapasitesinde iyileşme sağlanacağı öngörülmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Sanayi üretim endeksinin büyümenin öncü göstergelerinden biri olduğunu anımsatan Oktay, "Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış aylık değişim oranlarına bakıldığında son 8 ayın 5 ayında bir önceki aya göre artış göstermiştir. Baz etkisiyle birlikte ekonomide çok büyük bir aksaklık yaşanmaması şartıyla eylül ayından itibaren de takvim etkisinden arındırılmış yıllık değişimlerde artış beklenmektedir." ifadesini kullandı.

Oktay, 2020 yılında piyasadan borçlanmayla çekilecek kaynak tutarıyla piyasaya borç servisi yoluyla bırakılacak kaynak tutarı arasındaki farkın 12 milyar lira düzeyinde olduğunun altını çizdi.

"DIŞ KAYNAK İMKANLARINI ARTIRACAĞINI ÖNGÖRMEKTEYİZ"

Oktay, "Piyasalarda sağlanan gelişmeler ve ülkemizin risk primindeki iyileşmeler dış borçlanma şartlarının daha uygun fiyatlarla gerçekleşebileceğine işaret etmektedir. Küresel risk iştahındaki son dönemdeki olumlu gelişmeler ve FED ile Avrupa Merkez Bankasının genişleyici politikalarının dış kaynak imkanlarını artıracağını öngörmekteyiz." açıklamasında bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünce yürütülen proje kapsamında kesin hesap bütçe sonuçlarının vatandaşların anlayabileceği daha sade bir dille sunulması amacıyla vatandaş kesin hesap raporunun üretilmeye başlandığını bildiren Oktay, söz konusu raporun 2016-2017 yılları için hazırlandığını ve Muhasebat Genel Müdürlüğü internet sitesinden kamuoyuyla paylaşıldığını hatırlattı.

Fuat Oktay, 2018 yılında 17.2 milyar dolar tarımsal ihracata karşılık 13,9 milyar dolar ithalat yapıldığını ve 3,3 milyar dolara yakın dış ticaret fazlası verildiğini aktardı.

Oktay, 2020'de ihtiyaca göre Milli Eğitim Bakanlığının öğretmen alımlarına devam edeceğini belirtti.

İstanbul Havalimanı'nın yap işlet devret modeliyle ihale edildiğini, ihaleyi 5 şirket tarafından oluşturulmuş konsorsiyumun kazandığını ve bunun kamuoyuna açık olduğunu anımsatan Oktay, "Bankalara olan kredilerin geri ödenmesi planlandığı şekliyle yapılmakta olup mevcut borcun yapılandırılması söz konusu değildir." dedi.

2019 dönemi küresel rekabetçilik endeksi hesaplamalarına göre, Türkiye'nin 141 ülke arasında 2018'de olduğu gibi 61'inci sıradaki yerini koruduğunu ifade eden Oktay, 2019 yılı raporunda Türkiye'nin özellikle bilgi ve iletişim teknolojileri adaptasyonu entegrasyonu ve altyapı bileşenlerinde önemli iyileşmeler gösterdiğinin de vurgulandığını, ayrıca yenilik kabiliyetli bileşeninde de önemli ilerlemeler kaydedildiğini dile getirdi.

Oktay, "Cari açıkta son dönemde kaydedilen olumlu gelişmeler neticesinde tasarruf yatırım açığı da azalmakta. Bu da bize tasarrufların daha yüksek oranlarda yatırımlara dönüştüğünü göstermektedir." diye konuştu.