Furkan Vakfı Gönüllüleri, Adana İnönü Parkı’nda onlarca kişinin katılımıyla gerçekleştirdikleri basın açıklamasında haftalardır devam eden mahkemeleri protesto etti! Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı ve sevenlerine yönelik 30 Ocak 2018 tarihinde yapılan siyasi operasyon sonrası gönüllülerin başlattığı “Adalet Eylemleri” kapsamında sürdürülen “Özgürlük Yürüyüşleri” davalarının şimdiye kadar açılan en kalabalık dava olduğu aktarıldı.
80 civarında açılan ‘Özgürlük Yürüyüşü’ mahkemesinde 176 vatandaşın yargılandığı duyurulurken şimdiye kadar 40 mahkemeden beraat alındığı ifade edildi. Gerçekleştirilen basın açıklaması şu başlıklarla sürdürüldü:
‘Alınan Beraatler Furkan Gönüllülerinin Suçsuzluğun İspatıdır!’
30 Ocak 2018 tarihinde yapılan operasyon ile başlayan zulüm sürecine bir tepki olarak başlayan Özgürlük Yürüyüşlerine 80 civarı davanın açıldığı hepinizin malumudur. Bugün ise Adana 29. Asliye ceza mahkemesinde 3 haftadır, 9 celse halinde devam eden ve 176 kişinin yargılandığı Özgürlük Yürüyüşü davası görülmektedir. 176 FurkanGönüllüsünün yargılanmakta olduğu bu dava şimdiye kadar açılmış en kalabalık “Özgürlük Yürüyüşü” davası olmasıyla ayrı bir öneme haizdir. Öncelikle 176 kardeşimize geçmiş olsun diyoruz ve onları zulme boyun eğmedikleri ve hakkı konuşmanın bedelini mahkemelerle uğraşarak ödedikleri için tebrik ediyoruz.
Bugüne kadar açılan davaların 40’ından beraat edilmiştir. Bu durum Furkan Gönüllülerinin tertemiz olduğunu ve yaptıkları eylemlerin hiçbir suç unsuru içermediğini kanıtlaması açısından önemlidir. Ancak bu, adalet değildir. Adalet aylar veya yıllar süren yargılamaların sonunda verilen bir lütuf olamaz. Bir insanın sırf fikirlerinden dolayı veya hakkı olan yürüyüş, basın açıklaması gibi bir faaliyete katıldığından dolayı mahkeme koridorlarını arşınlaması, mahkeme zaptlarında adının geçmesi dahi zulümdür, adaletsizliktir!
‘Aciz, korkak, suskun ölüler olmayacağız!’
Bugüne kadar tamamen barışçıl ve yasal hakkımız olan faaliyetlerle sesimizi duyurmak istediğimizde her defasında önümüze engeller çıkarıldı. Tomalarla kimyasal sular sıkıldı, coplarla, kalkanlarla müdahale edildi, gözlerimizin içine biber gazı sıkıldı. Geri adım atmayınca “biz size gösteririz” dercesine hakkımızda mahkemeler açıldı.
Bu baskılama ve sindirme girişime karşı duruşumuz ve sözümüz şudur: Yapın Yapacağınızı… Bu ülkeyi kimsenin konuşmadığı bir mezarlığa çeviremeyeceksiniz! Bütün peygamberlerin yaptığı gibi zalimin karşısında hakkı söylemeye devam edeceğiz. Aciz, korkak, suskun ölüler olmayı sonuna kadar reddedeceğiz!
‘Bu mahkemelerde halkın ifade özgürlüğü yargılanıyor, adalet yargılanıyor!’
176 kişinin arasında 20 yaşında delikanlılar da var, 70 yaşında teyzelerimiz de var. Memurlar da var işçiler de var. Kadınlar da var erkekler de var. Türkiye halkının bir özeti gibi olan 176 kişinin yargılandığı bu davada aslında halk yargılanmaktadır. Halkın ifade hürriyeti yargılanmaktadır. Temel hak ve hürriyetlerimiz yargılanmaktadır. Adalet Yargılanmaktadır. Ve Furkan Gönüllüleri gerek mahkemedeki savunmalarıyla gerekse de yargılananları yalnız bırakmayan siz kardeşlerimizin duruşuyla ADALETİN ayaklar altına alınasına karşı çıkmış, memleketimizi diktatörlüğe götürmek isteyenlerin oyunlarına çomak sokmuştur.
‘Adalet abluka altında hakim bey!’
Duruşma salonlarında neler konuşulduğunu merak ettiğinizi düşünerek sizlerle örnek bir savunma metnini paylaşmak istiyoruz.
“Ben Furkan gönüllüsüyüm hâkim bey. Alparslan Hoca da bu ülkede, fikirlerinden dolayı haksızca tutuklanmış bir İslam Âlimidir. Olay günü hem Alpaslan Hoca'ya hem de ülkemde yaşanan diğer zulümlere tepki göstermek amacıyla oraya gittim. Bir vatandaş olarak ifade hürriyetimi kullanmak istedim. Ama yanılmışım bu ülkede ifade hürriyeti yokmuş! Ben zarar vermedim, zarar gördüm. Engellemedim, engellendim. Slogan mı? Tabi ki slogan attım. Yüreği yanan bağırmaz mı hâkim bey!
Etrafımıza kurulan abluka içinde basın açıklaması yaptık. Etrafı ablukaya alınan aslında biz değildik. Adalet abluka altına alınmıştı hâkim bey! Mahkemeye çıkarılmak bile bir zulümken ifade hürriyetimi kullandığım için hakkımda herhangi bir mahkûmiyet kararı verilebileceğine ihtimal dahi vermiyorum.”
Aktardığımız gibi gerçekleşen savunmalar ile Bediuzzamanların, Seyyid Kutupların, İmam Azamların zalimlerin zulmüne rağmen mahkeme salonlarında gösterdikleri dik duruşu 21. Yüzyılda gösteren Alparslan KUYTUL Hocaefendi ve Furkan Gönüllüleri de bu hareketleriyle tarihe geçmişlerdir. Ancak ne yazık ki birileri tarihe “zalim” diye geçecektir.
Bu vesileyle bir kez daha diyoruz ki: Ne mutlu İslam’ın nurlu yolundan yürüyenlere. Ne mutlu peygamberler, salihler ve şehitler gibi zalimin karşısında dik durup zulme boyun eğmeyenlere. Ne mutlu mazlumun sesi olanlara. Rabbim duruşunuza kararlılık, izzetinize izzet katsın.”