Furkan Gönüllülerinden Yemen İçin Dört Dilde Basın Açıklaması!

Furkan gönüllüleri bugün, Yemen'de milyonlarca insanın uğradığı zulme karşı farkındalık oluşturmak maksadıyla Adana Merkez Park'ta dört dilde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Eklenme Tarihi: 09 Ara 2018
7 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Furkan Gönüllülerinden Yemen İçin Dört Dilde Basın Açıklaması!

Yemen yıllardır iç savaş, Suudi Arabistan ve müttefiklerinin saldırısı, açlık, kuraklık ve ölümcül hastalıklarla mücadele ediyor. Tüm dünyanın gözü önünde yapılan bu zulme kârşı yüzlerce Furkan gönüllüsü bugün Adana Merkez Park'ta Türkçe, Arapça, İngilizce ve Almanca dillerinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Kuranı Kerim tilavetiyle başlayan etkinlik Grup Furkan'ın zulmü ve kardeşliği konu alan ezgileri ile devam etti. Ardından 4 dilde gerçekleştirilen basın açıklması yer aldı.

Bismillahirrahmanirrahim

Kıymetli Kardeşlerimiz ve çok değerli halkımız

Bilindiği üzere 2015 yılından beridir bir takım güçlerin işgali altında zulme uğrayan, her gün onlarca çocuk, yaşlı ve bebeklerin canına kıyıldığı Yemen’deki zulme karşı duruşumuzu ve tepkimizi göstermek adına burada toplanmış bulunuyoruz.

Yemen, Miladi yedinci yüzyılında, Muaz b. Cebel’in Efendimiz Hz. Muhammed sav. tarafından bu ülkeye yönetici olarak gönderilmesiyle, bir İslam ülkesi haline gelmiştir. Eski çağlardan itibaren zenginliğiyle bilinen, ticaret merkezi olarak öne çıkan Yemen, Arap dünyasının en önemli ülkelerinden biri konumundayken son yıllarda yaşanılan iç savaşla adeta mazlumlar ve ölümler ülkesi haline dönüşmüştür.

Efendimizin, "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar." Hadisinde de buyurduğu üzere mazlum Yemenli kardeşlerimize uygulanan bu saldırılar müslümanlar olarak yüreğimizi derinden yaralamaktadır.

Öyle bir çağda yaşıyoruz ki ümmetimiz olarak güneş, her gün yeni ve büyük acıların üzerine doğuyor. Öyle ki yeryüzünde koca bir sahayı, mazlum coğrafyası olarak nitelemek mümkün. Adalet ve insan eksenli İslam medeniyetinin dünya hakimiyetinden uzaklaşmaya başladığı yüzyıllarda, dünyanın yeni hakimi, sömürgeci, menfaatçi, zalim ve batıl düzenlerin hakimiyeti ile beraber dinmeyen feryatlar, kan, ölüm, acı, açlık ve sefalet de mazlum coğrafyasının değişmeyen panoraması oldu.

Geçtiğimiz haftalarda 100. yıl dönümü kutlanan (!) 1. Dünya Savaşı'nın ve onu takip eden 2. Dünya Savaşı'nın gerçek sebebinin emperyalizmin sömürge, toprak ve para hırsı olduğu artık bir sır değil. 100 yıl önce gözü dönmüşcesine Asya- Afrika topraklarına saldırıp çıkar rekabetleri için milyonları katletmekten çekinmeyen iğrenç zihniyet bugün de o günkü kadar acımasız ve zalim.

15 yıl önce "Büyük Ortadoğu Projesi" olarak takdim edilen ve 22 ülkenin sınırlarını değiştirmek hedefi ile tasarlanmış yeni bir proje konuldu sahaya. Projenin sahibi ABD'nin başını çektiği koalisyon güçleri ve figüranları, yanısıra bu yeni sömürge yarışında onlardan geri kalmak istemeyen Rusya ve müttefikleri bir kez daha menfaatleri uğruna milyonları nasıl acımasızca katledebileceklerini dünyaya ispatladılar. 8 yıl önce ortaya attıkları "Arap baharı" isimli "yalancı bahar" zaten istikrarın bulunmadığı ortadoğuyu yepyeni bir kaos girdabına soktu.

En başından itibaren, "Büyük Ortadoğu Projesi"nin büyük bir tuzak, "Arap Baharı"nın ise kocaman bir aldatmaca olduğunu her fırsatta ifade etmiş olan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi, Türkiye'nin bu projelere destek verip, zalimin safında yer tutmaması gerektiğini, her ne kadar bize stratejik müttefik de deseler hakikatte bu projelerin Türkiye'ye de Ortadoğu'ya da büyük zararlar vereceğini ve bu projenin yalnızca gerçek sahiplerinin menfaatine işleyeceğini defalarca dile getirip gerekli uyarıları yapmaya çalışmıştır. Gelinen süreçte onun ne kadar haklı çıktığı ve yaldızlı isimlerle sunulan B.O.P ve Arap baharı gibi projelerin Ortadoğu'ya ölüm ve zulümden başka bir şey getirmediği artık herkese aşikardır.

Ve işte Yemen de bu hırs ve menfaat kokan projelerin acılarla dolu duraklarından biri..

B.O.P'un en güçlü arzularından olan, Ortadoğu'da mezhep kaynaklı çatışma ve savaş bölgeleri oluşturma hedefi, şii ve sünni unsurları barındıran Yemen'i adeta bir laboratuvar gibi kullanarak tatbik edilmektedir. Ülkenin içerisinde dış güçlerin tahrik ve teşvikleri ile parlatılan mezhepsel çatışmalar, 2015'te Suudi Arabistan'ın başını çektiği Arap koalisyonu ve diğer yandan İran'ın da müdahil olmasıyla artık yıllardır süren bir savaşa ve Yemen halkı için bir çıkmaza dönüşmüş durumda. Bugün ne Suudi Arabistan'ın Yemen halkına doğrultmak için milyonlarca dolar harcayarak ABD'den silah almasını, ne de Suud'a silahları satan ABD'nin Yemen'deki katliamlar için ikiyüzlü mesajlarını kınayıp lanetleyecek bir cümle kurmayı dahi, abesle iştigal bularak şunu söylüyoruz: "Zalimlere tanıdığın mühleti kudretinle bitir Allah'ım!"

Zaten dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Yemen'deki durum 2015'ten bu yana giderek daha da vahim bir hal almaktadır. Yemen hava sahasının kapatılması ve limanların kullanılamaması sebebiyle insani yardımların girişi engellenmektedir. Birleşmiş Milletler verilerine göre Yemenliler dünyadaki en ağır insani krizle karşı karşıya kaldı. Raporlara göre, iç savaş sırasında, ülkede 15 binden fazla sivil öldü veya yaralandı. Fakat gerçek sayının resmi rakamların çok daha üstünde olduğunu söylemek mümkün. Üstelik savaşta hayatını kaybedenlerin önemli bir kısmı da çocuklar...

Unicef yetkililerinin son açıklamalarına göre Suud krallığı tarafından devam eden savaş sebebiyle Yemen'de korunması mümkün olan hastalıklardan dolayı her 10 dakikada bir çocuk hayatını kaybediyor. Yemen halkı bir taraftan açlıkla boğuşurken öte taraftan kolera ve difteri gibi bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmektedir. Temiz suya ulaşamamanın sebep olduğu Kolera ilaç ve aşının bulunmamasından dolayı hızla Yemen şehirlerine yayılmaktadır. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütünün aktardığı verilere göre 2 bin 300 Yemenli koleradan dolayı hayatını kaybetmiştir 1 milyon 100 binden fazla kolera vakasına rastlanmış 3 milyon Yemenli ise kolera tehdidi altında yaşamını sürdürmektedir.

Birleşmiş Milletler son yaptığı açıklamada kısa süre içerisinde Yemen'e gıda ulaştırılamaması durumunda 14 milyon Yemenli'nin hayatını kaybedeceğini belirtmektedir. Şu anda 22 milyonu aşkın Yemenli, yani Yemen nüfusunun %75'i insani yardıma muhtaç, yaklaşık 18 milyonu ise bir sonraki öğünün nereden geleceğini bilmiyor. 16 milyon kişinin temiz içme suyuna ve temel hijyene erişimi yok. Çocukların %25'i okula gidemiyor ve 2 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Yemen'deki insani durumun endişe verici boyutlara ulaşması 4 yıldır devam eden iç savaş, Suudi Arabistan ve müttefiklerinin saldırılarının bir sonucu. Savaşta köprülerin, hastane ve okulların havalimanlarının sanayi tesislerinin de hedef alınarak bombardımana tutulması yaşanan duruma gelinmesinin başlıca sebeplerindendir. Mezhep Savaşları ile ve dış güçlerin saldırılarıyla parçalanıp bitirilmek istenen Yemen, stratejik konumu nedeniyle de emperyalistlerin iştahını kabartan bir ülke. Görüldüğü üzere, sömürgeci kafaların sömürü iştahları uğrunda ölen, can çekişen milyonlar umurunda bile değil!

Ortadoğu'yu savaşların ve iç çatışmaların merkezi haline getirmek isteyenler hedeflerine adım adım ilerliyorlar. Müslüman bir ülke olan Yemen, Türkiye gündeminde küçük bir yer bile teşkil edemiyor. Bu savaşın Müslüman ülkelerle sürmesi, Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerinin bizatihi savaşın unsurları olması da yürek yakan ayrı bir durum. Bu acı bilançoyu görünce haklı olarak soruyoruz: D-8, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kurumlar ne işe yarıyor? Halkı Müslüman ülkelerin liderleri -maalesef buna Türkiye'de dahil- Yemen için kör sağır ve dilsiz kalmaya daha ne kadar devam edecekler?

Furkan Gönüllüleri olarak, bu hazin tabloya dikkat çekmek ve her daim zulmün zalimin karşısında mazlumun safında onlarla yürek yüreğe, omuz omuza olduğumuzu beyan etmek isteriz. "Zulme rıza, zulümdür" düsturuyla hareket eden bizler, Yemen'de bunca zulüm varken sessizce, görmezden, duymazdan gelmeyi âr biliyor ve en gür sedamızla haykırıyoruz:

"Unutulmuş, duyulmamış sesler var coğrafyamızda, Çatlayacak kadar gür bağrılırken çığlıklar, duyamayacak kadar sağırlar var.

Her gün ölürken binlercesi aç, sefil, biçare ve derbeder, göremeyecek kadar körler var...

Yanarken alev alev İslam coğrafyası, kardeşlikten nasibini almamış nice buz gibi yürekler var...

Semi ve Basir olan Rabbim! Tesbih tanesi gibi dağılan şu ümmeti yeniden toparla,

Bir bedenin parçaları gibi aynı acıyı, aynı sancıyı, aynı hüznü, aynı sevinci yaşamamızı nasib eyle...

Bizlere yeniden kardeş olmanın, ümmet olmanın mutluluğunu yaşat Rabbim ve gözyaşlarımızın sevinçten aktığı zamana ulaştır bizi...

Yeniden İslam medeniyetimize kavuştur bizi... Ve elimizle, gayretimizle son ver bu acılara Rabbim. Kurtar mazlum ümmetimizi bu zalimlerin elinden..

Kahrolsun Amerika, Kahrolsun bu zulmün tüm yandaşları. Zalim Suudi yönetim! Lanet olsun! Elinde tuttuğun peygamber mirasını, ümmetin mirasını Müslüman kardeşinin başına bomba olarak mı atacaktın!!!

Haram olsun size hakkımız!.

Yemen mazlum!

Kabemiz mahkûm!

Mescidi Aksamız işgal altında..

Coğrafyamız kan ağlıyor.

Bizlere İslam ümmeti olarak birlik ve beraberlik, uyanış, diriliş ve güç ihsan eyle Allah'ım. Bu duaya amin diyerek bu basın açıklamamıza son veriyoruz ve Katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyoruz. Hep beraber İslam medeniyetine ulaşmak ve acıların son bulduğu günleri görmek temennisiyle Allah'a emanet olun..

Yüzlerce kişinin katılım gösterdiği açıklama zaman zaman "Kahrolsun zalimler", "Kahrolsun Amerika" gibi sloganlarla bölündü. Dünyanın dört bir tarafında zulme uğrayan mazlumlar için yapılan dualar ile basın açıklaması sona erdi. Çevreye herhangi bir zarar vermeyen gönüllüler, zulmü tekbirler ve sloganlarla kınayarak alandan ayrıldı.