Yazıda Faruk Beşer'in bugün 'aldandık' diyerek bir kaç cümleyle geçiştirmeye çalıştığı Fethullah Gülen hayranlığı ve daha da önemlisi güçlünün yanında olma anlayışını yayınladığı yeni yazıyla delilleriyle gözler önüne serdi.
İşte o yazı:
Faruk Beşer, Fethullah Gülen ve camiasının itikadî, amelî ve siyasî hatalarını baştan beri görmezden geldi.
Faruk Beşer fıkıhçı olduğu halde F. Gülen’in görüşlerindeki yanlışları ve camianın yaptığı haramları görmüyor, meseleye Kur’an, Sünnet ve Fıkıh ilmi açısından bakmıyordu. 2006’da 54 yaşında Fıkıhçı bir profesör olarak ‘Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Fıkhını Anlamak’ isminde bir kitap yazıyor ve Fethullah Gülen’i kitabında övgülere boğuyordu. Çünkü Gülen hareketi o zaman en güçlü zamanını yaşıyordu.
Eğer Faruk Beşer Kuran ve sünnetle meseleye bakabilseydi bu tehlikeyi görür ve böyle bir kitabı asla yazmazdı. Bir hoca olarak Kur’an ve sünnete göre bu hareketi inceleseydi, hareketin haramları helalleştirdiğini, dinden tavizler verdiğini, itikadı bozduğunu görür, bunlardan dolayı hareketin geleceğinin olmadığını ve Allah’ın tokadını yiyeceğini anlardı. Faruk Beşer’in ölçüsünün Kur’an ve Sünnet olmadığı, haktan yana değil güçten yana olmak olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Ekleme ve çıkarma yapmadan kitabından alıntılarla Faruk Beşer’in Fethullah Gülen’e övgülerini görelim ve Faruk Beşer’in ne kadar ilim (!) ve ne kadar basiret (!) sahibi olduğuna karar verelim.
Faruk Beşer’e göre Fethullah Gülen, İlmini Aldığı Kaynakların Başında Gelir
Gülen’in Fıkhını Anlamak, Sayfa 12: 1970’li yılların sonundan 1980’in sonuna kadar ulaşabildiğim bütün konuşma bantlarını, pek çoğunu defaatle olmak üzere, dinledim. Özel bir deftere notlar aldım. Çok önemli bulduğum notları bir araya getirerek 20 kadar seçme kaset yaptım. Aradığım bilgiye ulaşabilmek için diğer kasetlerin konularını da tek tek fişleyip bir indeks hazırladım. Çünkü o zaman, ne bilgisayar ne de cd vardı. Çalışacağım ve yazacağım her konuda, öncelikle onun söylediklerini duyarak anlamaya ve düşüncemin doğru olup olmadığını bu yolla test etmeye çalıştım. Bu benim için önemli bir teyitti… Şunun da farkına vardım ki, aslında benim kendimin sandığım fikirlerimin pek çoğunun kaynağı bu kasetlermiş. Hatta yıllardır fakültede vermekte olduğum ve öğrencilerim tarafından çok beğenilen “Günümüz Fıkıh Problemleri” adlı derslerimdeki etraflı izah ve açıklama üslubunda Hocaefendi’den etkilenme olabileceği kanaatine vardım. Bu itibarla yarın benin hakkımda, faraza bir terceme-i hal yazılacak olsa, “İlmini aldığı kaynakların başında Fethullah Gülen Hoca gelir” denmesi tam isabet olur.
Faruk Beşer’e Göre Fethullah Gülen, “Zamanının Biriciği” ve “Asrının Birinci Adamı”dır
Gülen’in Fıkhını Anlamak, Sayfa 13: Bu sebeple Hocaefendi en çok sevdiğim insan oldu. Bazı teracim kitaplarında çokça görülen ifadesiyle, benim gözümde o; “vahidü dehrih” (Zamanının biriciği) ve “ferîdü asrih” (Asrının birinci adamı) haline geldi. Hatta “Ya Rab! Benim sağlığımdan al ve onun sağlığına kat” diye bilmem kaç kez dua ettim… bunları söylememin bir hakkı teslim görevi olduğuna inanıyorum. Ve yine inanıyorum ki, Allah uzun ömür eylesin, yarın pek çok insan bu teslimde geç kalmış olacaklarını söyleyeceklerdir. İmdi, şöyle iddialı bir çıkış yapsam “kendilerinden hiç ayrılmayanların bir kısmı da dahil olmak üzere, cemaatinden kaç kişi Hocaefendi’yi benim kadar tanımıştır?” desem, birileri buna için için gülse de, ben kendimi asla fazla abartılı konuşmuş saymam.
Faruk Beşer’e Göre Fethullah Gülen Hem Alim Hem Müçtehittir
Gülen’in Fıkhını Anlamak, Sayfa 17 ve 18: Hangi açıdan bakılırsa bakılsın Hocaefendi’nin Âlim olmasının yanında bihakkın müçtehit olduğundan da bizde şüphe yoktur. Bunu kabul etmeyecek olanlar iki sebepten ötürü kabul etmiyor olabilirler. Birincisi müçtehitliğin “tanıdığımız bildiğimiz insanların ulaşamayacağı” hayali bir derece olduğunu vehmetmeleri, İkincisi ise Hocaefendi yi tanımıyor olmaları.
Faruk Beşer’e Göre Fethullah Gülen Müceddittir
Gülen’in Fıkhını Anlamak, Sayfa 18: Müceddit ise, hadis-i şerifin ifadesiyle, “her asrın başında (burada asır, belli zaman dilimleri anlamında olsa gerek) zuhur edip, dine arız olan bid’atleri kaldıran ve dini, asli güzelliğiyle gösteren, yenileyen kişi”, ya da kişiler, yani cemaatlerdir. Âlim ya da müçtehit olmadan bu işin yerine getirilebilmesi ise elbette mümkün değildir. Bu değerlendirme ile Hocaefendi’nin, en azından hizmet birimi ile birlikte, böyle bir mertebeyi ihraz etmiş olarak görülmesinde şer’an ve aklen bir mani görünmemektedir.
Faruk Beşer’e Göre Fethullah Gülen “Mehdiyyun Bih”tir
Gülen’in Fıkhını Anlamak, Sayfa 19: Bize göre, Hocaefendi, insanları hidayetine vesile olan bir “Mehdiyyun Bih”tir. (Kendisiyle hidayetin bulunduğu, insanlara hidayeti gösteren kimse)
Faruk Beşer’e Göre Fethullah Gülen Her Konuda Hz. Peygamber’i Örnek Almakta ve İsabet Etmektedir
Gülen’in Fıkhını Anlamak, Sayfa 35: Şahsen onun hayatının ve çalışma metodunun her safhasında ve her boyutunda “Hz. Peygamber’i örnek almanın bulunduğuna inanıyorum. İsabet edip etmeme ise ayrı bir şeydir ve şahsen böyle bir isabetsizlik de göremiyorum. Faraza olmuş olsaydı bu da en nihaye, bir İçtihat hatası olurdu ve sahibine yine de bir sevap kazandırırdı.
Faruk Beşer’e Göre Fethullah Gülen’in Aleyhinde Konuşmak Caiz Değildir
Gülen’in Fıkhını Anlamak, Sayfa 35: Ama bu melhuz hatalara binaen gıybetinin yapılması ise hiçbir bakımdan tecviz edilemeyecek (caiz görülemeyecek) bir durumdur. Günlük hayatında, metodunda, hicretinde, kısaca hazarında ve seferinde hep sünnet örneği üzere hareket ettiğini sanıyorum. Hatta Eğer bugün ABD’de ise bunun bile sünnetten bir örneğe dayandırıldığı gibi bir izlenime sahibim.
Faruk Beşer’e Göre Fethullah Gülen Müzik Konusunda İslam Fıkhına Uymaktadır
Gülen’in Fıkhını Anlamak, sayfa 52-53: Müziğin felsefesini yaptığı ve gereğini anlattığı bir sadette, ondan kaçılamayacağını bu sebeple de üzerine eğilinmesi gerektiğini uzun uzun anlattıktan sonra şöyle der. “Onun için toplumun kabul ettiği müzik türlerinden zararsız olan veya daha az zararlı eserleri icra ederek, onların ihtiyacını karşılayacak ve böylece bu alanda da mesajınızı vermiş olacaksınız.”
Görüldüğü gibi burada müziğin meşru olanının alınmasından öte ondan kaçılamayacağı gibi bir yerde gerekirse daha az zararlı olanının zararlı olanın yerine konulması tavsiye eder ki, bu bizim hukukumuzda “zarar-ı âm zarar-ı has ile def’ olunur” ya da “ehaffu’d-darareyn ihtiyar olunur” kurallarının işletilmesinden başka birşey değildir. Bu yönüyle de sedd-i zerai’nin bir örneğidir.
Faruk Beşer’e Göre Fethullah Gülen’in Bugün Anlaşılmayan Görüşleri 10 Yıl Sonra Anlaşılacaktır
Gülen’in Fıkhını Anlamak, Sayfa 88: Eğer Hocaefendi’nin vaktiyle isabetli olmadığını düşündüğüm görüşlerini, on sene sonra aynen kabul etme durumunda kalmış olmasaydım, bugün de mesala, dinlerarası diyaloğa bunca tahşidat ( bir mevzu hakkında çok izah ve konuşmalar) yapılırken, Müslüman cemaatler arası diyaloğa aynı kıratta yer verilmemesinin, başka cemaatlerin hizmetlerinin adeta yok sayılarak desteklenmemesinin kesin hükmünü şimdiden koyardım. Ama bunların kesin hükmünü verebilmek için de bir on yıl daha beklemem gerekir. Ya da aslında bize öyle geliyor ama mesele öyle değildir.