Cumhurbaşkanı Said'in 25 Temmuz 2021'de aldığı olağanüstü kararlar ile ülkede yaşanan siyasi krizin daha da derinleşerek devam ettiği Tunus'ta, Nahda lideri Gannuşi AA muhabirine ülkedeki son durumu ve devam eden siyasi krizi değerlendirdi.
25 Temmuz kararlarını "darbe" olarak nitelendiren Gannuşi, "Darbe yaşandığı sırada karşı çıkanlar çok olmasa da o tarihten bu yana, darbeye karşı olanlar ve demokrasiye geri dönmek isteyenler arttı. Halkın genel eğilimi çok açık, darbeye karşı durmak ve demokrasiye tekrar dönmek." dedi.
- "Bizim uzlaşı noktamız birbirimizi dinlemek ve ortak çözümlere odaklanmak"
Cumhurbaşkanı Said'in olağanüstü kararlarıyla çalışmaları dondurulan Meclis tarafından 30 Mart'ta düzenlenen çevrim içi oturumu hatırlatan Gannuşi, "Geçen ay düzenlenen Meclis çevrim içi oturumuna katılan parlamenterlerin birçoğu 25 Temmuz kararlarını destekleyen cephede yer almıştı. Fakat bugün darbeye karşı olan cephede yer aldıklarına şahit oluyoruz." diye konuştu.
Emel Partisi Siyasi Komite Başkanı Ahmed Necib eş-Şabbi ile geçen hafta bir görüşme gerçekleştirdiğini belirten Gannuşi, şöyle devam etti:
"Sayın Ahmed Necib'in gündeme getirdiği Ulusal Kurtuluş Cephesi oluşumu, tesadüfen düşünülen bir girişim değil. Bu girişim darbeye karşı mücadele veren farklı görüşlerin başlattığı diyaloğun bir meyvesi. Her ulusal koalisyonun fikir birliğine ihtiyacı vardır, bizim uzlaşı noktamız birbirimizi dinlemek ve ortak çözümlere odaklanmak."
- Çevrim içi toplantıdan sonra Meclis feshedilmişti
Cumhurbaşkanı Said'in Temmuz 2021'de Meclis çalışmalarını askıya almasına karşı çıkan milletvekilleri 30 Mart'ta çevrim içi oturum düzenlemişti. Meclisteki 217 milletvekilinden 126'sının katıldığı oturumda, Said'in 25 Temmuz olağanüstü kararlarının iptali için sunulan yasa tasarısı onaylanmıştı.
Çevrim içi oturum düzenlenmesini "yasa dışı" olarak değerlendiren ve milletvekillerini "başarısız bir darbe girişiminde bulunmak"la suçlayan Cumhurbaşkanı Said ise aynı gün Meclisi feshetmişti.
- "Tunus'u kurtarmak için her türlü fedakarlığa hazırız"
Tunus'u bölünmeden ve çökmekten kurtarmak için muhalefet ile ortak hareket ettiklerini vurgulayan Gannuşi, "Darbeyi bertaraf etmek için 2013 krizinde yaptığımız gibi hedefimize ulaşmak ve Tunus'u kurtarmak için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Bu minvalde düzenlediğimiz 30 Mart'taki çevrim içi oturuma 126 milletvekili katıldı. Bu milletvekilleri bundan sonra düzenlenecek Meclis oturumlarına katılma sözü verdi." diye konuştu.
Gannuşi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uzlaşma olmasaydı, 30 Mart'taki çevrim içi Meclis oturumunu düzenleyemezdik. Her ne kadar tartışmalı konular olsa da hiç kimse oturum esnasında bu tartışmaları gündeme getirmedi. Bu, oturuma katılanların her konuda anlaştığı anlamına gelmiyor ancak açıklananlar bir uzlaşı kültürünün meyvesidir. Hedef, ülkede yaşanan istisnai durumu sona erdirmek için 25 Temmuz'da alınan kararların geçersiz olduğunu teyit etmekti."
- "Halk demokrasiden vazgeçmedi"
25 Temmuz kararları alındığı zaman halkın sokaklara çıkmamasının "demokrasiden uzaklaşma" olarak görülmesini eleştiren Gannuşi, "Tunus halkının demokrasiye sırt çevirdiğine inanmıyorum. Bugün demokrasinin savunucuları darbeyi savunanlardan daha fazla. Siyasette önemli olan istikamettir. Diktatörlüğe karşı çıkan Tunus, demokrasiye dönme yolunda. Ancak bu eğilim darbecileri geri püskürtecek düzeye henüz ulaşmadı." ifadelerini kullandı.
Nahda lideri, 25 Temmuz'dan önceki sürece dair ise şunları kaydetti:
"25 Temmuz öncesi bir altın çağ ya da iyi bir aşama değildi. Kırılgan ve zorlu geçen demokratik geçiş sürecinin bir parçası olan yıllardı. Darbeyi savunanların iddia ettiği gibi bir yıkım ya da ülkenin karanlığa gömüldüğü yıllar da değildi. Arap dünyasında devam eden darbeler ve iç savaşların devam ettiği on yıllık süreçte, bizim ülkede özgürlük ve demokrasinin korunması için çabaladığımız bir on yıllık süreçti."
Said'in olağanüstü kararlarının ardından yaşananları gören halkın, 25 Temmuz öncesinin söylenildiği gibi bir cehennem olmadığını anladığını savunan Gannuşi, devrim itibaren yaşanan 10 yıllık süreçte sosyal ve ekonomik sıkıntılar çözülemese de özgürlük, demokrasi ve Anayasa'nın üstünlüğünün korunduğunu vurguladı. .