Gazze’de açıklanan 37 bin küsur şehit sayısı gerçeği yansıtmıyor, Filistinli yazar Susan Abulhawa bildiklerini aktardı.
Gazze’de gerçek şehit sayısının 193 bin ila 514 bin arası olduğu tahmin ediliyor. Filistinli yazar ve bu süreçte defalarca bizzat Gazze’de bulunmuş olan Susan Abulhawa; “Soykırımın ilk haftalarında düzenli olarak artan rakam, son aylarda vahşet azalmamış olmasına rağmen adeta sabit kaldı.” ifadelerini kullanıyor.
Abulhawa: “Soykırımın ilk haftalarında düzenli olarak artan rakam, son aylarda, vahşet azalmamış olmasına rağmen adeta sabit kaldı.
Peki neden?
Öncelikle açıklanan sayılar, sadece direkt bombardımanlarda ölmüş ve sonra hastaneye girişi yapılmış kişilerden oluşuyor. Ailesi tarafından gömülen veya cesedi parçalandığı için kimliği tespit edilemeyen binlerce kişi bu sayılara dahil edilmiyor.
İnsanlar, ölmüş yakınlarını hastaneye taşıyacak imkana sahip değiller. Tankların gölgesi altında ve maddi imkansızlıklar içindeler. O nedenle sevdiklerinin cenazelerini buldukları ilk yere gömmek zorunda kalıyorlar. Bu cenazeler, ölü sayısına dahil edilmiyor.
İnsanlar, ölmüş yakınlarını hastaneye taşıyacak imkana sahip değiller. Tankların gölgesi altında ve maddi imkansızlıklar içindeler. O nedenle sevdiklerinin cenazelerini buldukları ilk yere gömmek zorunda kalıyorlar. Bu cenazeler, ölü sayısına dahil edilmiyor.
İsrail Gazze’deki bütün hastaneleri hedef aldı. Bu da, hastanelerdeki sunucuların hiçbirisinin sağlıklı çalışmadığı anlamına geliyor. Dolayısıyla Gazze vatandaşlarına dair çok büyük miktarda veri zayi oldu ve yeni veriler girilemiyor. Bu da ölü sayısını hakkıyla tespit etmenin önüne geçiyor.
Sadece doğrudan ateş altında ölenler sayıya dahil ediliyor dedik. Ama Gazze’de İsrail’in aylardır uyguladığı çok ağır bir abluka var. Dolayısıyla en basit ilaçlara bile ulaşım yok. Bu nedenle diyabet, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları ve kanser gibi kronik rahatsızlıkları olanlar, ilaca ulaşamadıkları için ölüyorlar. Bunlar da sayıya dahil edilmiyor.
Bombardımanlarda yaralandıktan sonra, aslında kolayca iyileşecek iken tıbbi malzeme eksikliği yüzünden enfeksiyona yakalanan çok fazla sayıda insan oluyor. Bu enfeksiyonlar da sepsise ve ölüme yol açıyor. Bu ölümler de sayıya dahil değil.
Açlık ve susuzluk nedeniyle ölen insanlar da bu sayıya dahil değil. Özellikle yenidoğan bebekler ve özel beslenmesi gereken hastalarda bu sebeple ölüm oranı çok yüksek ancak bu ölümler de ölü sayısına dahil edilemiyor.
Enkaz altında kalan, İsrail tarafından kaçırılan, bir şekilde ölüsüne de dirisine de ulaşılamayan on binlerce insan bu sayıya dahil değil.
Açlık ve susuzluk nedeniyle ölen insanlar da bu sayıya dahil değil. Özellikle yenidoğan bebekler ve özel beslenmesi gereken hastalarda bu sebeple ölüm oranı çok yüksek ancak bu ölümler de ölü sayısına dahil edilemiyor.
Enkaz altında kalan, İsrail tarafından kaçırılan, bir şekilde ölüsüne de dirisine de ulaşılamayan on binlerce insan bu sayıya dahil değil.
Ve işgalci İsrail bu kargaşanın ortasında çocuk kaçakçılığı yapmaya ve Filistinlilerin organlarını çalmaya devam ediyor. Mağdurların ise tabii ki sayısı belirsiz.
Susan Abulhawa, İsrail’in uyguladığı bu etnik temizlik politikasının 7 Ekim’le alakası olmadığını ve Gazze’de 2006’dan beri uygulanan abluka ve yok etme politikasının devamı olduğunu söylüyor. Amaç ise Gazze’yi yerlilerinden tamamen arındırıp trilyonlarca dolar değerindeki gaz ve petrol yataklarına sahip olmak.” Açıklamasında bulundu.